CHP'nin içindeki gerginlik,
Dersim dolayısıyla tekrar su yüzüne çıktı. Bu durumu, "Parti içi
demokrasi" diye takdim etmeye çalışan "CHPperestler" de var. Bunlar, son seçimlerde alınan % 26'lık oyu, başarı diye sunmadılar mı? Oysa, mukayese, 2007 genel seçimleriyle değil, 2009 İl Genel Meclisi seçimleriyle yapılmalıydı. 2009'da CHP,
AK Parti'yle arasındaki mesafeyi bir hayli kapatmıştı. AK Parti % 38.7'ye gerilemiş, CHP'nin
oy oranı ise % 23.1'e yükselmişti. Son seçimlerde AK Parti'nin CHP'nin tam iki misline çıkması, ana muhalefetin "alternatif parti" olma vasfını ortadan kaldırıyor ki, esas başarısızlık burada. Son kamuoyu araştırmaları da, CHP'nin yerinde saydığını gösterdi. Bu da
doğal karşılanmalı. Parti içinde
kavga devam ederken,
halk nasıl güvenecek? CHP henüz güzergâhını belirleyemedi. Hâlâ partide Deniz
Baykal/
Önder Sav damarı mevcut.
Kürt meselesi, Dersim gibi konular açıldığında, dipteki çalkantı su yüzüne çıkıyor.
Sezgin Tanrıkulu'nun
Kürt raporu, parti içinde şiddetli bir dille eleştirilmişti. Tanrıkulu, Genel Başkan yardımcısı ama raporu kimse sahiplenmedi.
Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı'nın KCK'dan tutuklanması üzerine,
Binnaz Toprak'ın grupta yaptığı "Bildiri yayınlayalım" teklifi de, "CHP
dernek değil... Bazı arkadaşlar CHP ile BDP çizgisini karıştırıyor" tepkileriyle karşılaşmıştı.
Hüseyin
Aygün ve Dersim konusu da bu bağlamda değerlendirilmeli. CHP'de sular kaynıyor; henüz hangi mecraya akacağı bilinmiyor.
Baykal/Sav çizgisi mi galip gelecek? Statükocu, bağnaz Atatürkçü olmaya devam mı edecekler, yoksa CHP, Sezgin Tanrıkulu, Binnaz Toprak gibi isimlerin partiye kattığı yenilikçi havayı mı soluyacak? Hiç şüphesiz Kılıçdaroğlu bu ikinci yolu
tercih ediyor. Ama başarabilecek mi?
Kazan kaynıyor
CHP kulisinden bilgiler gazetelere yansıdı.
Gürsel Tekin bir arayış içinde. Örgütten Sorumlu Genel Başkan yardımcılığından ayağı kaydırıldığından beri, kendisi için güvenli bir yol bulmaya çalışıyor. Her ne kadar yalanlasa da, Şişli Belediye Başkanı
Mustafa Sarıgül ile yakınlaştığı iddia ediliyor.
Tunceli milletvekili
Hüseyin Aygün'ün, Dersim çıkışına tepki gösteren grubun arkasında Baykal olabilir. Bildiriye
imza koyan 4
Antalya milletvekili var. Bu da, parti içi muhalefette Baykal'ın hareketlendiğini gösteriyor.
Kurultay, 2012 ilkbaharından, 2012 sonbaharına ertelendi. Bunun sebebi olarak, Kılıçdaroğlu'nun çevresi mahalli seçimleri gösteriyor. Kurultay 2 yılda bir toplanacağına göre, 2012 Mayıs'ı, bir sonraki 2014 Mayıs'ına denk gelecek. "2014 ilkbaharındaki mahalli seçimleri geçtikten sonra Kurultay yapılsın" düşüncesiyle, 2012'deki Kurultay da sonbahara ertelenmiş. Doğrusu ben bunu çok inandırıcı bulmadım. 2012 Kurultay'ı pekâla ilkbaharda toplanabilir, tüzük değişikliğiyle
vaat edilen
demokratikleşme hamlesini gerçekleştirilirdi; 2014 Kurultay'ını, mahalli seçimlere isabet etmesin diye sonbahara ertelerdiniz. Ama herhalde kazanılan 6 aylık süre zarfında, Kılıçdaroğlu örgütteki hâkimiyetini pekiştirmeyi hesaplıyor.
Öte yandan, Baykal'ın Genel Başkanlığa
aday olup olmayacağı hâlâ bilinmiyor.
Önder Sav'ın ise,
Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu'nu desteklediği belirtiliyor.
İstanbul ilindeki huzursuzluk,
Kadıköy ve
Kağıthane ilçe başkanlarının görevden alınması üzerine, Yönetim Kurulu üyeleri Nadir
Ataman ve
Erol Şahin'in
istifalarıyla ortaya çıktı. CHP tüzüğüne göre, atanmış olan
yönetimlerde, istifayla üye tam sayısı azaldığı ve yedekleri de bulunmadığı için, İl Yönetimi toptan düşüyor. Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
Nihat Matkap, ilk MYK toplantısında istifa edenlerin yerine yenilerinin atanacağını açıkladı. İstanbul gibi büyük bir kentteki teşkilâtına bile CHP'nin istikrar kazandıramadığı görülüyor. (Gürsel Tekin'den sonra bu koltuğa önce
Berhan Şimşek, sonra
Nebil İlseven ve nihayet
Oğuz Kaan Satıcı oturdu.)
Bu durum, CHP'yi alternatif parti olarak umut bağlayan yazarları da kızdırıyor. Bekir
Coşkun, Hikmet Çetinkaya ve
Yalçın Doğan CHP'nin gidişatından şikâyetçi.