Son yazımda '
Bayburt'tan küresel bir
marka çıkar mı?' diye sormuştum. Bayburtlu bazı okurlarım 'dalga mı geçiyorsun, bırakın küresel markayı,
inek bile çıkaramıyoruz oradan' diye serzenişte bulunuyorlar. Terk edilmişliğe, Ankara'nın kâbus bürokratik diktatörlüğünün oraya uzanan kılcal damarlarının iş yapmayışına, insanımızın önünü açmayışına hayıflandıkları için böyle diyorlar.
Zaten benim amacım tam da bu noktaya işaret etmek. Lütfen son yazımı bir daha okuyun. Şimdi anlatacaklarımı buna göre değerlendirin. Eğer mağduriyet ve çaresizlik psikolojisi içerisinde kıstırıldığımız şehrimize muzaffer bir
komutan edasıyla dönmek istiyorsak, muhacirliğin anlamını iyi kavrayıp, şehri terk etmek de gerekebilir. Hiç olmazsa kader ırmaklarında uyumlu akmak, iyi yıkanmak gerekiyor.
Almanya'daki 3 milyon Türk'ten
Real Madrid'e üç
oyuncu gönderdik. Onlarcası da Almanya'da oynuyor. 70 milyonluk
Türkiye'den bir adet milli
takım çıkaramıyoruz, yarısı da
ithal, görüyorsunuz!
Konferans için son
model Mercedes ile otobanda Mannheim'dan başka bir şehre doğru akarken, yanımdaki
arkadaş 'İşte bu
arabada dev küresel markalarla yarışıp
ödül alan yüksek performanslı UHP Syron lastikleri ve Keskin Tuning jantlarını
tercih ediyoruz.' diyor. İşte size sözü edilen bu gurur verici başarının altındaki Bayburtluyu takdim ediyorum.
Mannheim'da gidip fabrikalarını ziyaret edip, tanışıp sohbet ettiğim Bayburtlu Keskin ailesinin Almanya sınırlarını aşıp, küresel marka olma yolundaki moral veren hikâyesi tam bir kader oyunu ve muhacirlik ile başladı. Ulvi ve
Abdurrahman Keskin kardeşler aslında okumak, olmazsa çalışmak için 1985'te Almanya'ya gitmişler... Derken 1989 yılında hac farizası için önce memleketleri Bayburt'a gelirler. Kadere bakın ki pasaportlarını bile çaldırırlar. Türkiye'nin
bürokrasi hazretleri adamlara kan kusturur, 'bugün git, yarın gel, şunu getir, bunu götür' derken, gecikmeler nedeniyle zamanında Almanya'ya dönüp okula
kayıt yaptıramayınca bu
genç adamlar da 'bari ticaret yapalım' demişler. 1985 yılında mütevazı bir adımla başlayan Keskin Tuning jant üretimi işini, 1996 yılında markalaşmak ve kurumlaşmak üzere yeni bir aşamaya getirdiler. Sonunda Keskin jantları bugün dünyanın kabul ettiği TÜV garanti belgesiyle şu an 13 ayrı model seçeneğiyle
İngiltere,
Fransa,
Kanada,
Yunanistan ve
Amerika başta olmak üzere birçok
Avrupa ülkesine ve dünyaya satılıyor. Bunu oturtunca 2005 yılından itibaren de yüksek performanslı
araba lastiği işine girdiler. Reklamlardan da bildiğiniz Syron lastiklerine, 2010 yılında Herse markasını ilave ettiler. Şimdi Merkep yolda!
Keskin Grup 2008'de
Kuzey Amerika, 2010'da ise Fransa birimini açtı.
Ukrayna'da da üretimleri var. Türkiye (Bayburt ve
İstanbul) ve diğer ülkelerde (ABD, Ukrayna, Almanya, İngiltere, Fransa) 700'ü aşkın kişi istihdam ediyorlar.
Keskin kardeşler memleketleri Bayburt'a da çok düşkünler. Kalifiye
eleman ihtiyacını karşılamak için 2005'te Keskin Business Academy'yi kurdular. 2010'da Bayburt
Üniversitesi, meslek yüksekokulu ile üniversite-sanayi
işbirliği kapsamında çalıştıracağı elemanlarını eğitiyor. Bayburt merkezde bir '
çağrı merkezini' devreye sokup, müşterilerine
teknik destek veriyorlar. Köylerden getirip eğittikleri kız çocukları şimdi Almanya, Fransa, ABD, Ukrayna, İngiltere ile online görüşme ve
satış yapıyorlar. Hatta bir köyde hayvancılık ve tarımla uğraşan bir genç o kadar coşup ileri gitmiş ki, şimdi ABD Los Angeles'taki firmanın başına geçmiş. Biz buna 'tezekten ehram yapmak' diyoruz.
Uganda'da
Türk okulu yaptıracak kadar
hayırsever olduğu gibi, burada çalışacak işçileri ve malzemeleri de Bayburt'tan ısmarlayacak kadar da milliyetçiler. Mannheim'da yeni açtıkları tesislerin malzemelerini de Türkiye'den getirmişler. Önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yeni yatırımlara hazırlanıyorlar.
Küçük ancak dinamik bir şirketle küresel marka olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Keskin Grup başarısını, kazandıklarını başka yerlere değil kendi işlerine, son teknolojiye, çok iyi eğitim görmüş insanlara ve iş bilen danışmanlara ayırmalarına borçlular.