Görülme sıklığı giderek artan ve adı ülkemizde de her geçen gün daha çok duyulan
modern zaman hastalıklardan biri de Celiac (
Çölyak okunur) hastalığıdır.
Bu kelime Yunanca karın manasına gelen 'koilliakos' kelimesinden gelir.
Mayo Klinik tarafından yapılan yeni bir araştırma
Çölyak hastalığının Amerika'da geçmiş senelere göre 4 misli fazla rastlandığını gösteriyor.
Araştırma 50 sene önce sağlıklı
Amerikan Hava Kuvvetleri askerlerinden alınan ve dondurularak saklanan kan örnekleriyle günümüzde benzer yaştaki kişiler kıyaslanarak yapıldığı için bu artışı sadece hastalığın daha iyi tanınması ve teşhis imkânlarının artması ile izah etmek mümkün değil. Bu araştırmaya göre, hastalık her 100 kişiden birinde görülüyor, ancak bunların yüzde 5'i hastalıklarının farkında.
Bu genetik bir hastalık ve dünyanın her ülkesinde görülüyor. Amerika'da 2 milyondan fazla Çölyak hastası olduğu tahmin ediliyor.
Anne,
baba veya kardeş gibi birinci derece yakınlarında Çölyak hastalığı bulunanlarda görülme ihtimali artıyor.
Çölyak hastalığı ince bağırsakları
hasara uğratan ve
besin maddelerinin emilimini bozan bir hastalıktır. Bu kişiler
buğday, çavdar ve
arpada bulunan glüten isimli proteine karşı anormal bir tepki gösterirler.
Çölyaklılar, içinde glüten bulunan besinleri yediklerinde bağırsaklardaki kılsı çıkıntılar harap olmaya başlıyor ve besin emilimi bozuluyor. Bu kişiler ne kadar çok yerlerse yesinler gıdaların bağırsaklardan kana geçmesi mümkün olmuyor.
Hastalıktaki bu hızlı artışta, 50 senelik süre genetik değişikliklerin ortaya çıkması mümkün olmadığı için tıpkı
astım ve diğer alerjik hastalıklarda olduğu gibi çevresel faktörlerin rolü olduğu düşünülüyor. İnsanların daha az mikropla karşılaşmalarını temel alan
hijyen hipotezi ile son 50 senede yeme-içme alışkanlıklarımızda meydana gelen değişiklikler ve buğdayın üretimi ve işlenmesindeki farklılıklar üzerinde duruluyor.
Hastalığın belirtileri
Hastalık belirtileri her hastada farklıdır. Anne sütü ile beslenme süresi, glüten ihtiva eden besinlere başlama yaşı ve yenilen glütenli besinlerin miktarı hastalığın hangi yaşta ve nasıl başlayacağını belirleyen faktörlerdir. Anne sütü ile beslenme süresi uzadıkça hastalığın ortaya çıkma yaşı da gecikir. İlk belirtiler cerrahi bir girişim,
gebelik,
doğum, viral enfeksiyonlar veya ağır bir
psikolojik travmadan sonra ortaya çıkabilir.
Belirtiler hastanın yaşı ve ince bağırsaklardaki hasarın derecesine göre farklıdır. Erken teşhis edilmeyen ve
tedavi olmayan hastalarda uzun süreli komplikasyonların görülme ihtimali daha fazladır.
İnce bağırsak belirtilerine çocuklarda daha fazla rastlanır. Bunlar karında şişkinlik ve ağrı, kronik ishal,
kusma,
kabızlık, kötü kokulu ve yağlı dışkılama ve kilo kaybıdır. Çocuklarda sık görülen bir semptom da sinirliliktir. Büyüme geriliği, ergenliğin gecikmesi, kalıcı dişlerde bazı kusurlar da olabilir.
Erişkinlerde ise sindirim sistemi belirtileri daha azdır.
Demir eksikliğine bağlı kansızlık,
halsizlik,
kemik ve eklem ağrıları, depresyon veya anksiyete, el ve ayaklarda karıncalanma, âdet gecikmesi,
kısırlık veya tekrarlayan düşükler, kaşıntılı
deri lezyonları ve bağırsak kanserleri görülebilir.
Çölyak hastalığı olanlarda bağışıklık sistemindeki kusurlardan kaynaklanan tip 1 diyabet, oto-immün tiroit iltihabı ve
karaciğer hastalığı, Addison hastalığı, Sjögren Sendromu ve romatoit artrite de rastlanabilir.
Nasıl teşhis edilir?
Hiçbir belirti Çölyak için özgül değildir ve bunlara pek çok başka hastalıkta da rastlanır. Hassas bağırsak sendromu,
demir eksikliği anemisi, iltihaplı bağırsak hastalıkları, bağırsak divertikülleri,
kronik yorgunluk sendromu Çölyak ile sık karıştırılan hastalıklardır.
Bu hastaların kanlarında vücudun kendi dokularına karşı ürettikleri antikorların seviyeleri yüksektir. Bunlar içinde kısaca tTGA ve EMA adıyla bilinen oto-antikorlara bakılır. Testten önce hastaların
gluten ihtiva eden besinleri yemeye devam etmeleri gerekir, aksi takdirde sonuçlar olumsuz çıkabilir. Belirtiler ve kan testleri Çölyak ile uyumlu ise kesin teşhis için ince bağırsak biyopsisi yapılması icap eder.
Tedavi diyetle mümkün
Hastalığın bugün için bilinen tek
tedavi yöntemi glütenli yiyeceklerin yenmemesidir. Çok az miktarda alınan glüten bile bağırsaklarda ciddi hasara yol açabilir. Birçok hastanın şikâyetleri diyete başladıktan kısa süre sonra düzelir. İnce bağırsaklardaki bozuklukların iyileşmesi için çocuklarda 3 ilâ 6 ay, erişkinlerde ise daha uzun zaman geçmesi gerekir. Hastanın yaşı ile ilgili olarak kısa boy, diş defektleri gibi bazı kusurların tamamen düzelmesi mümkün olmaz.
Bazı hastalarda glütensiz diyete rağmen düzelme görülmeyebilir. Bu durum, bazen hastanın farkında olmadan çok az miktarlarda da olsa gluten alması ile ilgili olabilir. Glütenin bazı ilaçlarda, ruj ve
sabun gibi kozmetiklerde, hazır hamur ve çorbalarda, soya sosunda, oyun hamurlarında da bulunabileceği unutulmamalıdır.
Nadiren de çok sıkı diyete rağmen ince bağırsaklardaki hasar devam edebilir. Buna dirençli Çölyak denir; bağırsaklardaki harabiyet hiç düzelmez ve hastaların
ağız yoluyla beslenmeleri de mümkün olmaz.
Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) bir gastro-enteroloji uzmanından Çölyak hastalığı raporu alanlara glüten ihtiva etmeyen yiyecekleri satın alabilmeleri için hastaların yaşlarına göre her ay 50-70 lira vermektedir.
***
Yenmemesi gereken besinler
Buğday, arpa, çavdardan yapılan her çeşit un,
bulgur, irmik,
makarna, şehriye, kuskus, pasta,
börek,
bisküvi benzeri yiyecekler.
Galeta ya da beyaz una batırılarak kızartılmış
tavuk,
balık gibi et ürünleri.
Hazır çorba,
pilav,
köfte, pane harçları.
Glüten bulunan çikolata ve sakızlar.