Fenerli eski
futbolcu Ogün Altıparmak "o gün" doğmuş, adını Ogün koymuşlar. (Değerli ağabeyimin yetmiş üçüncü yaşgününü kutlarım.) Fakat daha önce, "o gece" neler olmuş, hiç merak ettiniz mi?
9
Kasım 1938 gününü
10 Kasım 1938 gününe "bağlayan" gece, öyle derler.
Hayır, Atatürk'ün komaya girmesinden sözetmiyorum, günlerdir komadaydı.
Dünyada neler olmuş?
Ertesi günün gazetelerine bakacaksınız tabii, 11 Kasım'a.
Fakat öyle bir gün yoktur, 11 Kasım diye aramayınız, "11 Teşrin- i Sani" diye bakacaksınız. (Dil devrimini yapan
CHP, bazı aylara isim uydurmakta her ne hikmetse geç kalmış! Bunun için taa 1945 yılının başını bekleyeceksiniz, dünya savaşının son günlerini...)
11 Teşrin-i Sani (düzeltilmiş şekliyle İkinciteşrin ya da Sonteşrin) tarihli gazetelerimizde elbette Atatürk'ün ölümü çarşaf çarşaf yer tutacaktır, başka türlüsü mümkün değildir.
Akşam gazetesi aynı gün ikinci
baskı yapıp İnönü'nün "reisicümhur intihap edildiğini" de haber veriyor. ("Başvekilin Ankara'ya muvassalatını müteakip Vekiller Heyeti içtima aktediyor" ama seçimi yapan "kamutay" tabii, çelişkiler ülkesi Türkiye'de.)
İsterseniz aynı gün CHP'nin yayın organı
Ulus gazetesinde Nurettin Artam'ın o ilginç manzumesini de okuyabilirsiniz: "Ölümün içimde bir yara Atam, derdimi kimlere döküp anlatam?... Her zaman ırkıma büyük baş Atam, tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!"
Dilerseniz, Kanzuk pastilleri, Hasan kolonyaları, Tokalon pudraları falan, reklamlar da var. (Altı lambalı Blaupunkt
radyo sadece 133 lira, fakat ülkede cebinden ha deyince 133 lira çıkarabilecek babayiğit çok az.)
Bunun dışında, kimi gazetede iki, kimi gazetede tek sütuna önemsiz bir haber: Almanya'da sinagoglara saldırmışlar...
Çok kişi farkında değil, o gece tarihte ünlü "Kristallnacht" gecesidir. Cam kırığı gecesi...
İki bin kadar
Yahudi öldürülmüş, 30 bin kadar Yahudi tutuklanmış, 267 sinagog yakılmış, 1668 sinagog, 7 bin işyeri, 29 büyük
mağaza yağmalanmıştır.
Türk basınının bu gibi konulara eğilecek hali pek yoktur.
Çok arayan,
İspanya İç
Savaşı'ndan ajans haberi bile bulabilir arka sayfalarda, tek sütuna beş santimetre: "Serge mıntıkasında cümhuriyetçilerle Frankistler arasında şiddetli muharebeler vuku bulmuştur, her iki taraf da muvaffakiyet iddiasındadır."
Bu kadar. Anlı şanlı solcu Tan gazetesinde bile bu kadar.
Faşistler Katalonya'ya saldırıyorlar, Barselona düşmek üzeredir, savaş kaybediliyor ama bu kadar yeter.
Bize ne Almanya'da olup bitenlerden, İspanya'daki gelişmelerden, değil mi efendim?
Ulan ilaç için biriniz de Berlin'e muhabir gönderin, Burgos'a (faşistlerin geçici başkenti), Valencia'ya (solcuların sığındıkları geçici başkent) bir muhabir gönderin...
Ulan ilaç için bir tek kişi gitsin Türkiye'den İspanya'ya, ille solda savaşmaya demiyorum, sağda savaşmaya gitsin bir tek kişi...
Dövizler çarçur olur. Avrupa'ya gidilecekse Falih Rıfkı Bey gider, dönünce yazar, biz de okuruz.
Biz bize benzeriz, biz dünyaya kaparız kapımızı penceremizi, ne kokarız ne bulaşırız.
Sonra, yetmiş üç yıl sonra dünyaya açılan biri gelir, kişi başına düşen milli geliri 16 bin 500 dolara, yani 30 bin liraya çıkarır, ona da
küfür ederiz.