Bir Ankara trajedisi


Bu maçı unutulmaz bir futbol dersi olarak teknik direktör kurslarında, antrenör seminerlerinde göstermek gerekir. Bu maçı unutulmaz bir futbol dersi olarak teknik direktör kurslarında, antrenör seminerlerinde göstermek gerekir. Futbolun bir oyun, eğlence olduğunu biliyoruz ama, aynı zamanda ciddi bir iş olduğunu da unutuyoruz çoğu zaman... ...Ve futbol bazen hiç affetmiyor. Tıpkı dün olduğu gibi! Dördüncü dakikada Ernst’in kafayla uçarak attığı açılış golü aslında hoş bir tablo sunuyordu. Simao topu kaldırıp ceza alanına indirdi, Aurelio Ernst’e aktardı. Vaka mahallinde Egemen’i de gördük. Modern futboldan bir kesit gibi. Takımın savunma karakterli üç oyuncusu, oyunun akışı sırasında (duran toptan filan değil) ceza alanında golü arıyor, üretiyorlar. Çok güzel bir görüntü. Üçü adına da olumlu notlar alıyoruz. Sonra Mustafa Pektemek’in golü geliyor. Benzer bir tablo... Ama o gollerin örtemediği bir gerçek var. İki takım da hayatın temel dinamiği olan “savunma” ilkesini boşverip gol arıyorlar. İki takımın da savunması sıfır... Herkes gol peşinde... Ailecek topu karşı kaleye taşıma ihtirası engel tanımıyor. İki takımın da orta alanı serbest ticaret bölgesi gibi... Giriş, çıkış, geçiş serbest! Bu oyunda erken golleri bulduğu için, iş yükümlülüğünü yerine getirdiklerine inanarak sıranın “show”a, gösteriye geldiğini düşünen taraf Beşiktaş... Hepsi birlikte hücum üzerine atraksiyon yapıyor, show yapıyor, beceri örnekleri sergiliyor ama, o gösteriden ciddi bir şut ve pozisyon çıkmıyor. Buna karşılık Gençlerbirliği, sürekli dört kişiyle hücumda... Herve Tum, Oktay, Azofeifa basit vuruşlarla golü yapacaklar ama, dalga geçiyorlar adeta...Arada Cenk’in, Egemen’in, Sivok’un da müdahaleleri var tabii... Çok kolay goller atan Beşiktaş, çok kolay gollere teslim oluyor. Herve Tum’un 53’deki golü, sinirleri germeye, maçı netameli bir hale dönüştürmeye yetiyor. Sonra Ernst’in golüne nazire yaparcasına Hurşut’un kafayla attığı beraberlik golü... İki gol bu kadar benzer birbirine... Üstelik ikisi de dazlak, iyi mi! Beşiktaş’ın takım savunmasında gösterdiği zaafın tipik örneği bu goller. Egemen’e gelince... Cenk’e verdiği pasta, kalecisi fena yakalandı. Cesur Yürek, kendi kalesine maçı çeviren golü attı. Zeki Müren’in şarkısındaki gibi: “Nazar mı değdi bize? Düştük bu hale neden?” diyerek kaşlar çatıldı sanki... Gözlerde öfkenin ve acının damlaları birikti. Ardından Erdal’ın golü! Beşiktaş için unutulmaz bir Ankara trajedisi!.
<< Önceki Haber Bir Ankara trajedisi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER