"Mağlup Edilemeyen."
Bu ifadeyi, Zaman gazetesi yazarı, Mahmut Nedim Hazar'dan aldım.
Diyor ki: "Bana '
Bediüzzaman ile ilgili bir film çekiyoruz, adı ne olsun' diye sorsalar, bir saniye bile beklemeden 'Mağlup Edilemeyen' teklifinde bulunurum." Sonra ekliyor:
"Said
Nursi, mağlup edilmez bir yapıya sahipti."
Ben de şunu söyleyebilirim:
İslam kültür-
medeniyet tarihi, böyle "Mağlup edilemeyen" bir dolu simaya sahiptir ve bu başlık altında, gerçekten son derece dramatik gerilim taşıyan dizi ve belgeseller çekilebilir.
Diyelim bir
İmam Azam Ebu Hanife'nin hayatı...
Diyelim yakın zamanlardan bir
Muhammed Es'ad Erbili'nin, İskilipli Atıf Hoca'nın, Mehmet Akif'in hayatı...
İslam dünyası bunu yapmalı...
Perşembe akşamı, altında Ser
Film'in imzasının bulunduğu bir Bediüzzaman filminin ilk gösterimi yapıldı.
Yapımcı Fatih Gök.
Yönetmen Esin Orhan. Senaryo Rıdvan
Kızıltepe, Zeynep Kayadelen ve Ali Sacit'in kaleminden çıkmış... Filmin müziği,
Budapeşte Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilmiş.
Filmin adı Allah'ın Sadık
Kulu- Barla.
Film, Bediüzzaman hazretlerinin 1927-1934 yılları arasındaki Barla
sürgün hayatını konu alıyor. Bu dönem, aynı zamanda Risale-i Nurlar'ın ilk doğduğu ve dalga dalga yayıldığı dönem.
Film, üç boyutlu
çizgi film tekniği ile, orijinal fotoğraflardan yola çıkılarak gerçekleştirilmiş.
Filmin dramatik yapısı, sürgünle Barla'ya geliş, yeni bir sürgünle Barla'dan Isparta'ya gidiş arasında seyrediyor. Dolayısıyla, bir İslam aliminin sürgün edilmesine karar veren hakim iradenin kaygıları, öfkeleri, telaşları, çaresizlikleri yer yer trajikomik boyutlarla filme yansıyor ve seyircinin duygularını canlı tutuyor.
Ama film, sadece bu gerilimi vermek için kurgulanmamış.
Filmin ismine yansıyan "Allah'ın Sadık Kulu" ifadesi, filme öylesine dengeli biçimde sindirilmiş ki, dramatik gerilim içinde, seyirciyi Bediüzzaman hazretlerinin gönül dünyasında durultan bir mahiyet kazanmış.
Film boyunca, Bediüzzaman Hazretleri'nin dilinden verilen dini mesajlar, son derece dozunda seyrediyor, asla bir "Bu film bu mesajları vermek için yapıldı" kanaati uyandırmıyor, ayrıca ortalama seyircinin kolaylıkla hazmedebileceği özellik taşıyor.
Film hikâyesinde Bediüzzaman'ın toplumla ilişkileri de çok titiz bir kurgulama içinde sunulmuş. Bu boyut, "Mağlup edilemeyen" karakterinin içini en yoğun biçimde dolduruyor. İnzivaya çekilmiş, topluma küskün, bitkin, yenilmiş, mazlumiyet duygularını yansıtan, öfkeli,
isyankâr bir kişiliği görmüyorsunuz burada. Aksine maruz kaldığı her muameleyi, bir misyon gibi değerlendiren, misyona dönüştüren ve bunu zorlayarak değil, asli bir karakterin yansıması halinde yaşayan bir gönül adamı. Dava adamı... Dolayısıyla filmi izlerken, Bediüzzaman Hazretleri'yle birlikte ezilmiyor, isyan etmiyor, sağlam bir yüreğin en zor şartları göğüsleyebileceği duygusunu yaşıyorsunuz.
Daha önce yapılan Hür Adam filmi de, Bediüzzaman Hazretleri'nin hayatı ile ilgili idi.
Orada, Bediüzzaman'ı canlı karakterler temsil etmekte idi.
Kuşkusuz o tür filmler de yapılabilir ama o tür filmlerde, kahramanları canlandıranlar, kendilerini canlandırdıkları karaktere daha çok katıyorlar, bu da bir problem oluşturabiliyor.
Burada ise, üç boyutlu çizgi film tekniği uygulanmış. Ancak çizgi film, tamamen hayali karakterler üzerinden değil, fotoğraflar üzerinden yürüyerek gerçekleştirilmiş.
Bu, seyircinin filmdeki karakterlere hem gerçekçi hem tasavvuri bakmasını sağlıyor.
Bediüzzaman Hazretleri'ni daha önce sınırlı birkaç fotoğraftan görmüştüm. Filmdeki karakter ise, muhtemelen 40'lı, 50'li yaşlarda bir Bediüzzaman görüntüsü sunuyor ki, oldukça etkili bir tipleme.
Ayrıca filmde, yine çizgi film tekniği çerçevesinde üç boyutlu olarak verilen çevre görüntüleri de 1927 Barla'sına yönelik çok itinalı bir çalışmayı yansıtıyor.
Emeği geçenleri kutluyorum.
Bugün
Bayram. Kurban Bayramınızı en kalbi hislerle
tebrik ediyor, hayırlarla buluşmanızı niyaz ediyorum.