Son zamanlarda tutuklanan
sanıklar için "iyi bilirim" referansı moda oldu.
Hiç ummadığınız bir isimden her an bir
telefon alabiliyorsunuz.
Ya da yargı süreçlerine saygısını bildiğiniz yazarlardan hiç beklenmedik tepkilerle karşılaşabiliyorsunuz.
Neden tutuklama gerekçelerine dair
belge ve bilgileri yayınlıyorsunuz diye soruyorlar.
Peki, ne yapalım?
Soruşturma delillerini görmezden mi gelelim?
Deliller doğru ya da yanlış, savcılar bunun üzerinden tutuklama talep etmişse, hakimler uygun görmüşse
gazeteciler ne yapsın?
Hakimlerin kararına itirazları da başka hakimler reddediyorsa, yani tutuklama konusunda icma varsa, sanık dostlarının kanaatlerini mi baz alalım?
Her operasyondan sonra bir iki ismin bu şekilde öne çıkarılması ve süreçlerin topyekûn
baskı altına alınması ya da sulandırılması ne kadar doğru?
Terör örgütü üyesi olmak, şiddete başvurmak nasıl suçsa, şiddete başvurmadan "
yardım ve yataklık" da suç.
Tabii gerçekleri,
iddianame ve deliller açıklandıktan sonra ancak anlayacağız.
Herkesin ortak temennisi hiç kimsenin
mağdur olmaması.
***
Ancak
terör örgütüne karşı yürütülen operasyonların delile dayanmayan şüpheler ve dost baskıları nedeniyle akamete uğraması da tasvip edilemez.
İsimler üzerinden oluşturulan kamuoyu baskısı nedeniyle zaten
KCK operasyonlarının 3 yıl geç başlatıldığı biliniyor.
Örgütün bu süreçte terörü nasıl şehir merkezlerine
transfer ettiğini herkes gördü.
Yeniden aynı acıları yaşamayı da kimse istemez.
Başbakan Erdoğan'ın dün birçok gazetede yayınlanan şu sözleri çok önemli;
"
Yargı sürecinde her şey ortaya çıkacaktır. Savcılık
teknik takip yapmış ve bunları yakalamış.
Yazar arkadaşlarımızın bu konuyu yazarken, 'Biz filancayı tanıyoruz; bu
dava bizi kuşkulandırıyor' gibi yaklaşımlar sergilemeleri uygun değildir. Bu yapılanmanın dayandığı yer bellidir. Bunun
PKK terör örgütüyle bir ilişkisi olmadığını mı iddia ediyorlar? İddianame yazıldığında her şey ortaya çıkacak."
Erdoğan'ın KCK operasyonları konusunda ortaya koyduğu bu kararlı duruş ve yargıya saygıya, Ankara'da gazete sahipleri ve yayın yönetmenleriyle yaptığı toplantıda şahit olmuştum.
Üstüne basa basa en az 3 defa KCK'nın bölücü terör örgütünün üstünde bir yapılanma olduğuna işaret etti.
***
KCK'nın niyeti belli; devlet kurmak.
Son zamanlarda operasyonlar bellerini kırmaya başlamış olmalı.
PKK terör örgütünün Kandil'deki silahlı unsurlarının da başında bulunan Murat
Karayılan dün kendilerine yakın bir haber ajansına demeç verdi.
"Ortada KCK diye bir şey yok. Bu bir tasarımdır" diyor ama bunu "KCK Yürütme Konseyi Başkanı" olarak söylüyor.
Sonra da "
Kürt dostları" olarak nitelediği iki isme Prof.
Büşra Ersanlı ve
Ragıp Zarakolu ile bugüne kadar tutuklanan tüm sanıklar için "KCK üyesi değiller" kefaletinde bulunuyor.
Tabii inanırsanız!
En iyisi Başbakan'ın söylediği gibi iddianameyi beklemek.