İsrail nükleer gücünü 3 yolla kullanabilir: Uçaklardan atılan bombalarla, Jericho adını verdiği balistik füzelerle, ya da
denizaltılarından fırlatacağı nükleer başlıklı seyir (cruise) füzeleriyle. İsrail bu üçüne de önem veriyor, bunları geliştirmeye çalışıyor.
Yerlerinin tespitlerinin çok zor olması, umulmayacak yerlerde bulunabilmeleri sebebiyle özellikle denizaltılarına ayrı bir önem veriyor. Hatta bazı uzmanlara göre bir süredir denizaltı gücünü artırmaya, geliştirmeye öncelik tanıyor. Bugün 3'ü faal, 2'si inşa halinde toplam 5 denizaltı sayısını 6'ya çıkarmak için
Almanya nezdinde elinden geleni yapmaya çalışıyor.
İsrail'in bugün sahip olduğu denizaltılar 21. yüzyılın en ileri, en gelişmiş klasik denizaltıları olarak temayüz etmiş bulunuyorlar. Dizel-elektrik sistemle çalışan bu denizaltılar pek çok özelliğe sahipler. Bunlar kısaca şöyle: Menzilleri aşağı yukarı 4500 deniz mili; Alman 212/214 tip denizaltıların dizayn ve özelliklerine sahipler; esasta düşman deniz hedeflerini
imha etmek,
keşif ve gözlem faaliyetleri yapmak ve özel kuvvetleri istenilen kara hedeflerine denizden çıkarmak için dizayn edilip imal edilmişler; 35 kişilik mürettebata sahip, üslerinden uzakta iki ay kadar kendi imkânlarıyla görev yapabiliyorlar;
silah olarak torpil ve bu torpillerin 10 adet olan fırlatma kanallarından atılabilen
Amerikan yapımı RGMF Harpoon (Zıpkın) adlı deniz hedeflerine karşı kullanılabilen füzeler atabiliyorlar.
İsrail'in bu füzelerin menzillerini ya artırdığı ya da bunların yerine özel cruise (seyir) füzelerini denizaltılarına monte ettiği, böylece hem ateş gücü ve hem de menzil olarak üstün bir konuma ulaştığı hemen hemen kesin sayılır. Üstelik İsrail'in bu füzelere nükleer yetenek de kazandırdığına şüphe yok. Kısacası, Dolphinler İsrail'in nükleer füzelerle donatılı özel denizaltıları olarak da nitelenebilir. Başka bir deyişle, Dolphinler İsrail'in ikinci nükleer vurucu gücü olarak da görülebilirler.
İsrail bu sebeple bir an önce 6. denizaltısına sahip olmak istiyor. Bu denizaltı Alman hükümeti ile bu yıl yapılan
anlaşma uyarıca yine öncekiler gibi, Alman Thyssen-Krupp çelik devinim Kiel'deki HDW tersanesinde inşa edilecek.
Denizaltının yaklaşık üçte biri maliyeti olan 190 milyon dolar da Alman maliyesi tarafından karşılanacak. Esasen öteki denizaltıların önemli maliyeti yine aynı şekilde karşılanmıştı. Kısacası
Almanya önemli mali katkısıyla İsrail'i önemli bir denizaltı gücü haline getiriyor.
Ne var ki, 6. denizaltıyla ilgili ciddi bir problem de kısa bir süre önce ortaya çıkmış bulunuyor. Bu problem İsrail'in yerleşim politikasının son adımlarından birisine karşı
Başbakan Merkel'in tavır ve tepki koyması sonucu 6. denizaltının tedarikini tehdit ediyor. Bu da, Merkel'in, İsrail'in geçen eylülde Doğu Kudüs'te tek yanlı ve milletlerarası hukuka aykırı olarak inşa edeceğini açıkladığı 1100 meskene karşı olduğunu, bunun İsrail hükümetinin barış müzakerelerine devam konusundaki ciddiyetine gölge düşürdüğünü telefonda bizzat
Netanyahu'ya açıkça ifade etmesi sonucu doğmuş bulunuyor. Kısacası Merkel, Netanyahu'yu uyarmış, böyle devam edilmesi halinde 6. denizaltının teslim edilmeyebileceğini de hatırlatmış oluyor.
Merkel ve hükümeti bakımından bu elbette takdir edilmesi gereken olumlu ve yerinde bir tepki. Merkel normalde kendisinden beklenmeyen bu adımı atarak ve tepkisini göstererek hem yerleşimler konusundaki ciddiyetini hatırlatmış oluyor, hem de bununla Netanyahu ve hükümetini belirli ölçülerde hizaya getirmek istiyor. İsrail'in buna tepkisinin ve cevabının son tahlilde ne olacağı bugün henüz tam belli değil. 6. denizaltının tedarikini tehlikeye atmaya devam edecek mi, yoksa bu denizaltıyı elde etmek için Almanya'ya karşı başka kozlar mı ortaya koyacak, bilinen ve bilinmeyen başka dinamikleri, başka güçleri mi devreye sokacak, şimdilik bilinmiyor.
İsrail'in muhtemel manevra,
baskı metotları ya da başkaları karşısında Merkel ve hükümeti ne kadar sağlam duracak ya da durabilecek, bu da bilinmiyor. Netanyahu hükümeti ile Merkel hükümeti 6. denizaltı problemini nasıl sonuçlandıracaklar doğrusu tahmini pek kolay değil. Ancak sonucun İsrail-Almanya arasındaki ilişkilerin mahiyetine ışık tutacağı da aşikâr. Amerika'dan sonra İsrail'in en önemli dostu Almanya, İsrail konusunda nereye kadar gidebilecek, göreceğiz. 6. denizaltı problemi bunu görme ve anlamada önemli bir miyar olacak kısacası.