Özlenen ve beklenen bir
derbiye
tanık olduk.
Beşiktaş’a da
Fenerbahçe’ye de teşekkür borcumuz var.
İnönü’de hem golleri sıraladılar, hem de
futbol oynamaya çalıştılar. Harcadıkları enerjiye, gösterdikleri gayrete, oyunu bırakmadan gösterdikleri direnişe ve becerilerine saygı duymalıyız.
Son yıllarda böylesine güzel ve
temiz bir derbi izlememiştik.
Sahadaki herkes,
mevsim normallerinin üstüne çıktı.
En çok da
Fırat Aydınus... Her hafta
hakem hatalarıyla sarsılıp gerilen futbola dün yardımcılarıyla birlikte çok sağlıklı kararlar, kartlar ve duruşuyla çok olumlu bir katkı sağladı. Dahası, her iki
takım adına verdiği iki ofsayt kararı var ki, onlardan biri gol olsa adaletin ibresi sapar, kıyametler kopardı.
Beşiktaş’ta
Carvalhal, geçen hafta Mersin’de olumlu sinyaller verip maç kazanan kadrosunu bozmadan doğru ve sağlıklı bir
tercih yapmıştı.
Quaresma, Simao,
Ernst,
Aurelio,
Hilbert,
Veli Kavlak derbinin gerektirdiği sorumluluk ve dikkatle oynadılar. Simao’nun perdeyi açan golü unutulmaz bir jenerik oluşturdu. Quaresma elinden geldiğince takım için oynadı. Hele Almeida’ya attırdığı golde, topu sağ ayağıyla kullanmasını bekleyen Bekir’i yanıltarak soluyla yaptığı asist muhteşem bir
zeka gösterisiydi.
Mustafa Pektemek de oyunda kaldığı sürece Fenerbahçe savunması üzerinde gerçekten baskılı oldu. Şut sayısı düşüktü ama, oyunu kanatlara açması, ilk golde topu Simao’ya atması gelecek adına umut verdi.
Beşiktaş savunmasının, Aurelio ile güçlendirilmiş direnci fena değildi. Ama yine de
baraj kurdurmadan 30 metrelik
Cristian frikiğine kaleyi kapamalıydılar.
Fenerbahçe de mevsim normallerinin üzerindeydi.
Haftalardır durgun, yorgun ve etkisiz görünen
Alex, dün Beşiktaş’ın yoğun alan markajı karşısında pek de rahat edemedi ama,
siyah- beyazlı takımına 13. golünü attı yine de... Hele sonucu belirleyen serbest vuruşta, atışı Cristian’a yaptırması (Quaresma’nınki gibi) farklı bir zeka gösterisiydi.
Evet, skor tabelasında denklik var. İki takım birbirini yenemedi.
Ama skorun dışından bakacak olursanız.
Bu maçı Aykut
Kocaman kazandı!
Öncelikle Beşiktaş’la arasındaki 4 puanlık farkı korumasını bildi.
Yorulanların yerine yaptığı değişiklikler (Stoch ve Özer) takımın direncini ve etkisini arttırdı. Psikolojik olarak ligin yenilmez takımının patronu olduğunu gösterdi.
Postunu teslim etmeden çıktı İnönü’den...
Carvalhal’a gelirsek...
Hayır, onu eleştirmeyeceğim. Elinden gelenin en iyisini yaptı bence...
İki takım arasında temelden bazı farklar var.
O farkları da tek maçta silemezdi.