Sadece Van,
Hakkâri değil, deprem sonrası ortaya çıkan bilgiler bütün
Türkiye’yi de sallıyor...
Resmi ekiplerin üç gündür yaptıkları
hasar tespit çalışmalarında yıkılan ve ön incelemelere göre oturulamayacak durumda olan ağır hasarlı ve hasarlı hane sayısının beş bin 250 olduğu ortaya çıktı... Van’daki bu binalar neden hasar görüp yıkıldı?
İstanbul Üniversitesi heyeti tarafından hazırlanan
teknik rapor, ‘
beton kalitesinin düşük, betonarme donatı detaylarının hatalı ve işçilik kalitesinin kötü olduğunu’ vurgulamakta...
Raporun da ortaya koyduğu gibi ‘öldüren bina’ değil, asıl
katil ‘hırsız müteahhit-siyasetçi-bürokrat’ üçgenindeki kanlı günahkar
sistem...
***
Siyaseti ‘müteahhitler’ finanse ettiği için, henüz kimse ‘katil sistem’
tartışmasına girmek istemiyor... Kulakları tıkayıp tavana bakmak daha cazip geliyor...
Binayı yıkan ve insanı öldüren sistem ve üçlü
koalisyon şimdilik taca atılsa da
Başbakan ‘kaçak yapı ve gecekondu’ tartışması başlattı.
Bu tartışma bile rötuşsuz bir resmimizi göstermek açısından çok çarpıcı sonuçlar doğuruyor...
Örneğin, Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı Derneği Başkanı
Işık Gökkaya, İstanbul’da 3,5 milyon konutun yüzde 50’sinin kaçak olduğunu, buna göre İstanbul’da iki milyon konutun yenilenmesinin gerektiğini açıkladı.
Peki, Türkiye’nin genelinde durum ne?
Orada da durum farklı değil, İstanbul gibi...
Türkiye’de 18 milyon konut stokunun yüzde 45’i sağlıksız...
Eğer ‘kaçak bina ve gecekondular’ yıkılacak ise Türkiye genelinde de konut stokunun yüzde 40-45’inin yenilenmesi gerekmekte...
Yaklaşık dokuz milyon binadan söz ediyoruz...
Bu nedenle...
Başbakan Erdoğan’ın söyledikleri eğer gerçekleşir ise çok büyük önem taşıyor:
“Artık şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bunlara yönelik gerekirse yetkiyi tamamen Bakanlığımıza alacağız ve bu tür binalarını değiştirmeyen, bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmasını yapacak ve bu binaları biz yıkacağız. Bedeli ne olursa olsun, oy verirmiş vermezmiş biz bunları dinlemeyeceğiz artık... Çünkü bu tabloları defaatle yaşamaktansa iktidarı kaybetmek çok daha hayırlıdır.”
***
Ama bir de depremde anında tabuta dönen ruhsatlı bina gerçeği var...
Büyük bir bölümü de kamu binası...
Bunlar ne olacak?
Marmara Depremi’nde bir günah keçisi dışında
hırsızlık ve
cinayet üreten sisteme hiçbir şey olmamıştı...
Zaten olsa, bu melun sistem yok edilse, Van’da kimsecikler ölmeyecekti...
***
Ülkedeki toplam binanın neredeyse yarısının yeniden yapılması gerçeğine kulaklarını tıkayıp, dünyaya ayar verme peşinde koşmaya bayılan epey zevat var; onlara göre dünya dökülüyor, biz ise maratoncu misali koşuyoruz...
Ama gerçek öyle değil...
Örneğin, AB’de binaların yarısı ya kaçak ya da gecekondu değil...
Bu arada, AB deyince aklıma geldi,
Euro Bölgesi liderleri Brüksel’de düzenlenen zirvede borç krizinin aşılması konusunda anlaşmaya vardı.
Liderler, Yunanistan’ın borcunu yüzde 50 azaltmaya ve
Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nun büyüklüğünü 1 trilyon euroya çıkarmaya karar verince, euro da dün değer kazanarak kanatlanıverdi...
Belli ki AB krizden dersler çıkararak kendini yeniden tasarlayacak...
***
Peki ya Türkiye?
İki milyonu İstanbul’daki dokuz milyon kaçak binayı ve gecekonduyu yıkıp yeniden yapabilecek miyiz?
Van’daki asıl katil olan ‘hırsız müteahhit-siyasetçi-bürokrat’ üçlemesini deşifre ederek yargılayabilecek miyiz?
Binaları yıkıp, masum insanları öldüren ‘hırsız sistemi’ ortadan kaldırabilecek miyiz?
Büyük acılara neden olan deprem bizleri sarsalayarak kendimize getirip, yapısal ve temel sorunları çözmemize yardımcı olur ise bu yaşanan trajedinin bize bir lütfu olacak...