1959’dan bu yana Bask bölgesinin bağımsızlığı için silahlı mücadele veren ETA
örgütü tek taraflı olarak
terör saldırılarına son verdiğini, bundan sonra mücadelesine
demokrasi ve hukuk içinde kalarak devam edeceğini açıkladı. ETA daha önce de buna benzer açıklamalar yapıp, ardından sözünde durmadığı için en son açıklamaya ihtiyatla yaklaşanlar az değil. Ancak
İspanya Baş
bakanı
Zapatero’nun terörün bittiğine dair sözleri yüreklere su serpiyor. Şöyle diyor ‘şanslı başbakan’: “Bizler bugün demokrasinin, hukukun ve makuliyetin zaferini, bu zaferin hakettiğimiz hazzını tadıyoruz. Bizim demokrasimiz artık terörsüz olanlardan olacak, fakat hafızasız olanlardan değil”.
***
Zapatero ve tüm İspanya ne kadar sevinse az... Çünkü 1959’da kurulan ETA, İspanya’ya yıllarca kan kusturdu. ETA’nın öldürdüğü polis, asker, gazeteci,
yargıç ve sivillerin sayısı 829’u buluyor. Örgüt Fransizco
Franco diktatörlüğü yıllarında kuruldu, kuruluşunu faşist yönetimin zulmüne dayandırdı. Fakat ETA İspanya demokrasiye geçtikten sonra da saldırılarını durdurmadı. Tam tersine kanlı saldırılar daha çok demokrasiye geçiş ve sonrasında yaşandı. Örneğin 1980 ETA’nın en kanlı yılı oldu, tam 92 kişi 1980 yılında terörün elinde can verdi.
ETA ne kadar demokrasi ve insan haklarından bahsetse de İspanya’nın gerçek demokrasiye geçişinin önündeki en önemli engellerden biri oldu. 1986’da
Avrupa Birliği üyesi haline gelen ve cesur reformlara
imza atan İspanya’da derin devletin en önemli meşrulaştırıcısı ve
demokratikleşmeyi yavaşlatan en önemli engel olarak da ETA kaldı.
Peki, İspanya ETA’dan nasıl kurtuldu?
Öncelikle İspanya normalleşti, demokratikleşti. İkinci olarak komşu
Fransa ile yakın
işbirliği sağlandı. Daha önceleri Bask ayrılıkçılarına kucak açan, ETA teröristlerine ‘hoşgörüyle’ bakan Fransa, İspanya’nın AB üyeliğini takip eden yıllarda önce Bask’dan gelen sığınmacılara kapılarını kapattı, ardından ETA’ya karşı Fransa-İspanya güvenlik güçlerinin birlikteliği çok başarılı sonuçlar aldı. Bu süreçte bugünkü Fransa Başkanı
Sarkozy’nin büyük katkısı olmuştur. Sarkozy
İçişleri Bakanlığı döneminden başlayarak bugüne kadar İspanya’nın
terörle mücadelesine
altın değerinde katkılar sağladı. Böylece ETA, komşu Fransa’daki güvenli üslerini kaybetti. Buna ek olarak, İspanya devleti teröristlerle etkin mücadele için GAL gibi
yasa dışı yollara mecbur olmadığını, hukuk devleti sınırları içinde kalarak da terörle mücadele edilebileceğini öğrendi. Sonuçta içlerinde çok sayıda üst düzey ETA yöneticisi de olan 700’den fazla ETA üyesi
İspanyol ve
Fransız güvenlik güçlerince yakalandı ve her iki ülkenin mahkemeleri tarafından hapsedildi. Teröre
destek veren siyasete de izin verilmedi. Terörü desteklemeye kalkan
siyasi partiler etkin bir şekilde engellendi, kapatıldı. Örneğin ETA ile bağı ortaya çıkan Batasuna’nın pek çok yöneticisi bugün hala hapiste.
***
ETA’yı asıl bitiren gelişme ise demokratikleşen ve zenginleşen İspanya’da gelecek gören Basklıların desteğini teröristlerin arkasından çekmesi oldu. 1981’de ETA’ya karşı çıkan Basklıların oranı sadece % 23 iken, bugün ETA’ya tamamen karşı çıkan Basklıların oranı % 64’ü geçiyor. Üstelik
bağımsızlık yanlısı Basklılar bile ETA’yı ‘Bask davasına zarar veren gayrimeşru bir oluşum’ olarak görüyor. Zaten ETA’yı pes ettiren de bu.
Kısacası ETA etkin güvenlik önlemleri ve uluslararası işbirliği ile kıpırdayamayacak hale geldi. Diğer taraftan demokratikleşme ve halkın terörü kesin bir dille reddetmesi sonucunda örgüt oksijensiz kaldı. Türkiye’nin bu hikâyeden çıkaracağı pek çok
ders var. Demokratikleş, komşunla birlikte mücadele et, etkin silahlı mücadele yap bunlardan sadece bir kaçı... Fakat çıkarılabilecek en son ders teröristlerle masaya oturmak olmalı herhalde.