Önceki gün yaşanan acı olayın ardından
Meclis Başkanı
Cemil Çiçek şöyle diyordu:
"Bağrımıza taş basacağız ama üzerimize düşeni yapacağız."
Meclis Başkanı Çiçek, bu sözleri
Türkiye'nin ihtiyacı olan "Yeni
Anayasa" yapımıyla ilgili söylüyordu. İlk kez Meclis'te bir uzlaşma sağlandı ve 4 parti bir araya gelerek yeni anayasaya giden sürecin
yol haritası hazırlanacak.
Bu Türkiye'nin bugünü ve yarını için hayati derecede önemli. Bu nedenle kararlı olmak gerekiyor.
Ancak hepimiz biliyoruz ki,
siyasi partiler seçim sürecinde söz verdiler ama devleti kutsallaştıran "eski
sistemi" yasal güvenceye bağlayan
darbe anayasalarını değiştirmek pek kolay görünmüyor. Hangi partinin ne zaman ve ne gerekçeyle yan çizeceği hiç belli değil.
Daha önemlisi giderek yükselen
terör de bu "yan çizme" arzusu içinde olanlara fırsat sunuyor.
Peki, ne yapacağız?
Tıpkı Meclis Başkanı'nın dediği gibi
toplum olarak "yüreğimize taş basıp" kararlı olacağız.
Bu kararlılığı dün
Mersin Toros
Üniversitesi'nde düzenlenen "Demokratik Türkiye Demokratik Anayasa" sempozyumunda gördüm. Prof. Dr. Ahmet Özer'in davetiyle gittiğim üniversitede canlı, soru soran, kararlı bir topluluk vardı. Bölgenin önemli eğitim kurumlarından biri olmayı hedefleyen Toros Üniversitesi de klasik üniversite kalıplarını aşarak bu kararlılığa ev sahipliği yaptı.
Sempozyuma kamuoyunun tanıdığı çok sayıda isim katıldı. Prof. Dr.
Doğu Ergil,
Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinden Tarık
Ziya Ekinci, Eski
AK Parti Milletvekili Dengir Mir Mehmet
Fırat, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr.
Erol Katırcıoğlu,
Diyarbakır Baro Başkanı
Emin Aktar, Mersin
Baro Başkanı Hulki Özen, Gazeteciler Oral Çalışlar ve Faik Bulut...
Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Tayyar Şen'in moderatörlüğünü yaptığı sempozyumda önce panelistler, sonra da
halk ve öğrenciler konuştu. Kutuplaşan eski Türkiye ile kıyaslandığında yeni toplumun uzlaşmaya çok daha yatkın olduğu görünüyor.
Mersin'in
küçük bir prototipinin katıldığı toplantıda kaygı yaratan iki soru vardı: "
Atatürk milliyetçiliği ve
Kürt meselesi..."
Yeni anayasa sihirli değnek mi?
İnanç ve
ifade özgürlüğü, evrensel hukuk kurallarının hayata geçirilmesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi konularda sorun yoktu.
Bu da Türkiye'nin tarihi bir uzlaşmaya doğru gittiğini gösteriyor. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında şiddete ve
ekonomik zorluklara rağmen yeni anayasa çalışmaları tüm hızıyla sürüyor.
Neredeyse tüm üniversitelerde,
sivil toplum örgütlerinde "Nasıl bir anayasa olmalı?" çalışmaları yapılıyor.
Elbette yeni bir anayasa yapmak, yaşadığımız bütün sorunları çözecek "sihirli değnek" değil, bunu biliyoruz. Ama şunu da biliyoruz, sadece darbecilerin anayasa yaptığı bir
ülke olmaktan kurtulmak da az şey değil.
Toros Üniversitesi'ndeki panelistlerden eski AK Parti Milletvekili
Dengir Mir Mehmet Fırat, bu dönem
milletvekili adayı gösterilmeyen isimlerden biri... Parti içinde demokrat kimliğiyle bilinen Fırat, yeni bir anayasa yapma konusunda kaygılı.
Bu kaygısını da mevcut siyasi partilerin
demokrasi anlayışına ve
vesayet sistemine bağlıyor.
"Bu partiler demokratik özgürlükçü bir anayasa yapmakta zorlanacaklar. Daha baştan anlaşamayacaklar. Çünkü demokrasi tanımında
ortaklık yok. Bu nedenle yeni bir anayasa değil ama belki güncelleme olabilir."
Fırat'ı kaygılandıran öteki konu ise hâlâ gücünü koruyan vesayetçi sistem... 2007'de yapımına başlanan ve yarım kalan yeni anayasa komisyonu üyesi olan Fırat, o dönem anayasa yapma girişimlerinin nasıl engellendiğini şu sözlerle anlatıyor:
"Bir milletvekili aracılığıyla bize bir talimat geldi. 'Bu çalışmayı durdurun. Durdurmadığınız takdirde partiniz kapatılacaktır' İlk kez burada söylüyorum, inanmadık. Ama 4 gün sonra
Yargıtay Başsavcılığı iddianameyi Anayasa Mahkemesi'ne sundu."
Peki, kimdi bu talimatı verenler?
Fırat, kısa bir
cevap veriyor: "Bize bu tebligatı iletenler bugün yargıya
hesap verenlerdir."