Terör örgütü
PKK'nın
Çukurca'da gerçekleştirdiği saldırılarda 24 askerimizin şehit düşmesi, bir kez daha yüreklerimizi dağladı. Son dönemde PKK dört bir koldan sıkıştırılmış ve yüzlerce kayıp vermiş durumda.
Kuzey Irak'a yapılan hava bombardımanları,
Türkiye kırsalında gerçekleşen nokta operasyonlar, şehir merkezlerinde KCK'ya yönelik
gözaltılar ve
lojistik sağlayan dış bağlantılara yönelik çalışmalar
terör örgütünü ciddi
baskı altına aldı. Örgütün
psikolojik çöküntü içine girdiği, yaptıkları açıklamalarda da kendisini hissettiriyor.
Özellikle sivillerin yaşamını yitirdiği terör olaylarının doğurduğu toplumsal tepki, örgütün
halk desteğini zayıflatıyor. Hükümeti köşeye sıkıştırmak için giriştiği her saldırı, toplumsal düzeyde örgütün kendi aleyhine bir durum üretiyor.
Başbakan Erdoğan'ın dün yaptığı konuşmada teröre
destek veren,
teşvik eden, yataklık eden çevrelere uyarı mahiyetinde sözler sarfetmesi, uluslar arası düzeyde yapılmış ciddi bir ikazdır. Bir nevi 'herkes safını belli etmeli' çağrısıdır.
PKK, son dönemde uluslararası düzeyde kullanılan bir enstrüman haline gelmiştir. Ortadoğu'daki gelişmeler nazara alındığında kimi ülkelerin PKK üzerinden Türkiye'yi zora sokma arayışına girdiği düşünülebilir. Bu çerçevede Başbakan'ın 'Türkiye düşmanları' vurgusu çok manidardır.
Hatırlanacağı gibi Mavi
Marmara gemisinin yola çıkmasıyla PKK'nın
İskenderun saldırısı eşzamanlıdır. İsrail'in cezaevinden bıraktığı
Hamas üyelerinin Türkiye'ye geleceğine yönelik haberler ile Çukurca olayı da eşzamanlıdır.
PKK içindeki Suriyelilerin terör eylemleri konusunda daha fazla önplana çıkmaya başlaması da dikkat çeken bir durumdur.
Hakkari çevresindeki PKK kamplarına yönelik operasyonların hemen ardından Sayın Cumhurbaşkanı'mızın,
Genelkurmay Başkanı ile Hakkari'ye ziyaret yapması, bölgede olumlu bir hava oluşturmuştur. Son Çukurca saldırısı, bu durumdan büyük rahatsızlık duyulduğunun göstergesidir. PKK 'yıkılmadım ayaktayım' mesajı vermektedir.
Referandum sabahı
Dağlıca saldırısının gerçekleşmesi gibi,
Anayasa uzlaşı komisyonunun bir araya gelip çalışmalara start vereceği günün sabahında da bu saldırı meydana gelmiştir. Terör sadece yeni anayasa sürecini ve demokratikleşmeyi sabote etmemekte, Meclis'e gelerek anayasa çalışmalarına iştirak eden BDP'nin
siyaset alanını da havaya uçurmaya çalışmaktadır.
Türkiye'nin dört bir yanında gerçekleşecek
şehit cenazeleri, şehirlerin toplumsal atmosferini etkilemekte, sosyal travmalar yaşanmasına sebep olmaktadır.
Terör örgütünün kin ve nefret tohumları ekerek toplumsal ayrışma meydana getirmeye çalışmasına karşılık kanaat önderlerinin birlik ve kardeşlik mesajları vermesi, provokasyon ve tahriklere alet olunmaması gerektiğini vurgulaması büyük önem taşıyor.
Kızgınlığın taşkınlığa dönüşerek farklı kesimlere yönelmesi, sadece
terör örgütünün ekmeğine yağ sürer. Bu yüzden serinkanlılığı muhafaza etmek, aklı selimi ve sağduyuyu kaybetmemek gerekiyor.
Aksi halde 'Türkiye düşmanları' sevinir, biz kaybederiz.
Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifalar, milletimize de sabırlar diliyorum.