Sağlık Bakanı Recep
Akdağ’ın kamuda çalışan doktorların neden özelde çalışmamaları gerektiğine ilişkin olarak verdiği hâkim ve polis örneğini dün aktarmıştım. Doktorların
itirazlarını da...
Doktorların, sabit bir
ücret talep ettiklerini, ücretin yamalı bohça gibi olmamasını ve tamamının emekliliğe yansımasını istediklerini de iletmiştim. Doktorlar, bir
Sağlık Bakanlığı’nın özel
hastanelerdeki doktor kadrolarını sınırlamasına, uzmanlar için mecburi
hizmeti bir mükellefiyet haline getirmesine de itiraz ediyor ve üniversite hastanelerini bakanlığın alıp sonradan işletmesini özel sektöre devredeceği kaygısı taşıyorlardı.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, dün bu itirazlara tek tek
yanıt verdi. Akdağ’ın yanıtları şöyle:
Ücret konusu
1
Hekimler sabit bir ücretlerinin olmasını, yamalı bohça gibi ücret verilmemesini istediklerini size iletmişler. Bu sabit ücreti nasıl belirleyeceğiz? Kaç lira olacak? 5 bin mi, 7 bin mi, 10 bin mi, 12 bin mi, 18 bin mi, kaç lira? Asgari ücretin 700 lira civarında olduğu, birinci
sınıf bir hâkimin 6 bin 400 lira
maaş aldığı bir ülkede doktorlar için ne kadar bir sabit ücret belirleyeceğiz? Bugün itibarıyla Sağlık Bakanlığı hastanelerinde görev yapan bir uzman doktorun temel ücreti 3 bin 200 liradır; bu rakam üniversitelerde 4 bin liradır. Biz, bu temel ücretin üzerine de performans ücreti eklenmesini öngören bir
sistem uyguluyoruz. Performansın içinde eğitim çalışmaları da var. Sadece bakılan hasta sayısı değil. Bu
uygulamayla Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bir klinik şefinin eline ortalama 8 bin lira maaş geçiyor.
Üniversitelerin bazılarında bu ortalama ücret 12 bin liradır. Performans uygulamasında bir klinik şefinin 14-15 bin lira, bir üniversite hocasının eline de 18 bin liraya kadar maaş geçmesi mümkündür. Bu verdiğim rakamlar üst sınırlardır. Hepsi bu ücreti alır anlamında söylemiyorum.
“Emeklilikte haklılar”
2 Hekimlerin bir diğer şikâyeti aldıkları ücretlerin tamamının emekliliğe yansımaması. Bu konuda hekimlerimiz haklıdır. Emekliliğe de yansıması gerekir. Burada bir eksikliğimiz olduğunu kabul ediyorum ve bu eksikliği gidermenin yollarına bakıyoruz.
“Özele devir iftiradır”
3 Hekimlerimizin bir kaygısı da üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilip sonradan işletmelerinin özelleştirileceği yolundaki kirli bilgiye dayalı kaygıdır. Bu doğru değildir. Bu kirli bilgidir. Bu iftiradır. Özel sektörü sınırlamaya, doktorları kamuda çalışmaya özendirmek için çaba gösteren bir hükümetin herhalde böyle bir politikası olamaz.
“Bir hekim
cevap verebilir mi?”
4Mecburi hizmet ve bu nedenle yapılan
sözleşme yeni bir uygulama değil. Hekimler mecburi hizmete ve özel sektörde kadro sınırlamasına itiraz ediyorlar. Mecburi hizmet ve özel hastanelerde kadro sınırı olmazsa, uzman hekimlerin çoğunluğu belli merkezlerde toplanır. O zaman bir hekim meslektaşım kendini benim yerime koysun ve lütfen şu soruya cevap versin: Mecburi hizmet ve özel hastanelerde kadro sınır olmazsa Anadolu’da kim hizmet verecek? Anadolu’da sağlık hizmetini nasıl göreceğiz, nasıl uzman hekim bulunduracağız? Bizim yaptığımız bir planlamadır. Bu planlama yapılmazsa Anadolu’da birçok yer hekimsiz kalır.
“Genelleme yapmadım”
5Hekimlerin, muayenehaneme uğra sonra hastaneye gel demek hâkimin hukuk bürosu, polisin dedektiflik bürosu olmasıyla aynı şeydir benzetmeme, genelleme yaptığım için karşı çıktıklarını belirtiyorsunuz. Ben, kesinlikle genelleme yapmıyorum. Hekimler baş tacımızdır, derdimizin ilacıdır. Asla böyle bir genelleme yapmam. Böyle davrananların çok çok az sayıda olduğunu biliyorum ama örnekleri var diye söylüyorum, yoksa yüzlerce konuşmamın hiçbirinde tüm hekimleri töhmet altında bırakacak bir genelleme yapmaktan hep özenle kaçındım. Kaldı ki, bugün sağlıkta dönüşüm programı bağlamında performans uygulaması dahil bazı olumlu uygulamalar yapabildiysek bu elbette hekim arkadaşlarımın sayesindedir. Onların gayretinin, desteğinin bir sonucudur. Kendilerine katkılarından dolayı da teşekkür ediyorum.