Soru:
Bayramlarda
aile büyüğümüz
kurban kesiyor, biz de kurban konusunda bir tereddüt yaşamıyorduk. Şimdi ise Rabb'imiz nasip etti, kurban kesen aile büyüğümüzü hacca gönderdik. O aramızda yok diye bu bayramda biz burada kurban kesmeyecek miyiz? Bazıları, hacda kesilen kurban kafidir, burada ayrıca kurban kesmeniz gerekmez, diyorlar; bazıları da, hacıların Mekke'de kestiği (hac ve
umre) kurbanıdır, evlerinde iken kestikleri zenginlik kurbanı yerine geçmez, diye de ikazda bulunuyorlar. Bu konuda hacı yakınları bilgiye ihtiyaç duymaktalar. Bayramda kurban kesecekler mi, yoksa hacıların Mekke'de kestikleri kurbanları yeterli sayılacak, evlerinde kurban kesmeye gerek kalmayacak mı?
***
Anlaşılan odur ki, hacı efendilerin Mekke'de kestikleri (hac ve umre) kurbanı ile ülkelerinde iken kestikleri zenginlik kurbanı hakkında bilgiye ihtiyaç var.
Öyle ise, önce hacının Mekke'de kestiği
şükür kurbanı hakkında bilgi sunalım, sonra evinde iken kestiği bayram kurbanına bakabiliriz.
Bilindiği üzere hacılar Arafat'ta, (umre ve hacca) muvaffak kılan Allah'a (cc) şükür kurbanı keserler. Bu kurbanın, bayram günü ülkelerinde kestikleri zenginlik kurbanı ile ilgisi yoktur. Tamamen hac ve umreye muvaffak kılan Allah'a şükür niyetiyle kesilen özel bir kurbandır. Bunu baştan böyle bilmek gerekir.
Hacda kesilen bu kurbanın ikinci önemli şartı da, kesim yeri ile ilgilidir. Hacdaki bu şükür kurbanının kesim yeri, Arafat'ta, on beş kilometre kadar bir sahayı içine alan Harem sınırı içidir. Bu sınırın dışında kalan yerlerde kesilen hiçbir kurban, Harem sınırı içinde kesilen şükür kurbanı yerine geçmez..
Bu itibarla da, hacının evinde kesilen zenginlik kurbanı ile Mekke'deki Harem sınırları içinde kesilen şükür kurbanı, ayrı mekânlarda kesilen ayrı kurbanlardır. Kesim gerekçeleri de mekânları gibi ayrıdır. Biri zenginliğin yüklediği mükellefiyet, öteki de umre ve haccın yüklediği mükellefiyet. Biri diğerinin yerine geçmez!.
Gelelim hacılarımızın evlerinde iken kestikleri kurban mükellefiyetlerinin hacdaki durumuna.
Bilinen bir gerçektir ki, hacılarımızın hemen hepsi de ülkelerinde iken kendilerine kurban vacip olan mükelleflerdendirler. Ancak, hacda seferi sayıldıklarından dolayı bu mükellefiyetleri kaldırılmış olmakta, ayrıca kurban kesmek durumunda kalmamaktalar. Çünkü seferi olanlar nerede olurlarsa olsunlar kurban kesmek mecburiyetinde kalmazlar.
Bununla beraber, seferde olan hacıların yakınları evlerinde kendi
tercihleriyle kurban keserlerse bunda bir mahzur değil sevap söz konusu olur. Nitekim hacılarımızın bazı yakınları, nafile de olsa evlerinde kurbanlarını kesiyor, böylesine özel ve güzel bir ibadeti yine de yerine getirmekten mutluluk duyuyorlar.
Zaten bazı hacı efendiler giderken hane halkına bayram günü kesmeleri gereken kurbanı
ihmal etmemeleri konusunda tembihte de bulunuyorlar.
Hacı evini kurbansız bırakmıyorlar birçok yerlerde..
Demek oluyor ki, hacının Harem sınırları içinde keseceği şükür kurbanı ile evinde kesilen zenginlik kurbanı ayrı ibadetlerdir. Çünkü şükür kurbanının kesim yeri Harem sınırları içidir. Evinde kestiği zenginlik kurbanının sınırları ise ev çevresindeki doksan kilometrelik seferilik sınırlarıdır. Bu sınırın dışına çıkanda seferilik başlar, içinde kalanda sorumluluk sürer.
Hacılarımız da seferilik sınırları dışına çıktıkları için kurban mükellefiyetleri kaldırılmıştır. Kesenler ise nafile olarak kesmeyi tercih etmişler, sevap kazanmışlardır.
Şafii'de ise, kurban
sünnet sayıldığından, ailenin zengini adına değil de tüm fertleri adına kesilen kurban yeterli bulunur. Hanefi'deki gibi zengin aile fertlerinin her biri kendi adına kurban kesme gereği duymazlar.
Sanırım hacılarımızın hacda kestikleri şükür kurbanı ile evlerinde kestikleri bayram kurbanı arasındaki fark anlaşılmış, evlerindekini hacdakiyle karıştırmaya sebep kalmamıştır.