TBMM bu kez “sorunsuz” açıldı.
12 Haziran seçimleriyle oluşan Parlamento’da 8 “
tutuklu” milletvekilinin bulunmayışları “
yemin krizi”ne yol açmış,
CHP ve BDP
Meclis’i “boykot” etmişlerdi.
Ana muhalefetin boykotu tatile girilmeden önce son bulmuştu.
BDP’li milletvekilleri de dün yemin ederek göreve başladılar.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül de 1
Ekim konuşmasında beklendiği gibi “yeni
Anayasa”ya ilişkin düşüncelerini açıkladı.
Yeni dönemi “
Kürt sorunu” gibi çözümü Anayasa’da saklı zor bir
gündem bekliyor.
Bu gündem, 24. dönem Meclis’inin başarı ya da başarısızlığını
tayin edici olacak.
Cumhurbaşkanı Gül de Türkiye’nin
demokrasi ve Anayasa yapma konusunda Osmanlı’ya uzanan 200 yıllık birikiminden söz ederken, 1921 ve 1924 Anayasalarının başarısını özellikle vurguladı.
Kurtuluş Savaşı’nın zor koşullarında Meclis,
halk iradesine dayalı bir Anayasa yapabilmişti. 1961 ve 1982 Anayasaları ise “ara dönemler”in ürünüydü. TBMM 21. yüzyılın demokrasi ve
özgürlük anlayışına uygun bir anayasayı şimdi yapabilirdi.
1982 Anayasa’sının gerçekte çoktan “tedavülden kalktığını” Gül’ün ardından “
yemin töreni” için kürsüye çıkan BDP’lilerin okudukları metinde görmek mümkündü.
Milletvekilleri Cumhurbaşkanı’nın “değişsin” dediği o Anayasa’ya bağlılık (sadakat) yemini ettiler.
Leyla Zana, 1991’de SHP’den milletvekili seçildiğinde
Türkçe yemini
Kürtçe tamamlamıştı. 20 yıl sonra buna gerek duymadı! Çünkü Cumhurbaşkanı Gül, Meclis kürsüsünden “
Kürt sorununun demokrasi içinde çözülmesi” gerektiğini seçilmiş parlamenterlere bir “görev” olarak hatırlatıyordu.
BDP üç aydır hayli eleştirilmesine karşın dün Meclis’e gelerek “yeni bir başlangıç” konusunda sorumlu bir görüntü çizdi. PKK’nın şiddeti tırmandırdığı bir ortamda BDP’nin Parlamento’da bulunmasının yaşamsal önemi var: Demirtaş ve Kışanak’ın
Çankaya ziyaretleri,
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “boykot”a son verilmesi konusunda aldığı inisiyatif, CHP-BDP diyaloğu Meclis’in iyi bir başlangıç yapmasında etken oldu.
Sırada şimdi AKP-BDP görüşmesi var.
Kürt sorununun çözümü ve özgürlükçü demokratik bir Anayasa, Gül’ün değindiği “iç barışın tesisi” açısından da önemli. PKK’nın da bu süreçte yeniden “
ateşkes” ilan etmesi kaçınılmaz olacak. Dersim’de 38 katliamının hesabının sorulduğu günlerde Yüksekova’daki öğretmen eşine
destek ziyaretine giden
genç mühendisin
Buca Cemevi’nde yapılan cenaze töreni
Alevi Kürtlerin de yüreğini yakmış olmalı.
Leyla Zanalar’ın olduğu bir Meclis’te çözümü artık silahta, savaşta aramamak gerekiyor.
Parlamento’da
siyaset ve “müzakere” yolu açılırsa
yeni Anayasa çerçevesinde tarihi bir çözüme gidebilir.
Önümüzdeki 9 ay bu fırsatı veriyor.
Yeni döneme ilişkin en temel eksiklik “tutuklu” 8 milletvekiliydi.
Onların yeri Meclis olmalıydı; cezaevi değil.