Türkiye gündeminin en önemli konularından birisi
Hrant Dink cinayeti.
Bugüne kadar 'cinayete iştirak, kamu görevlilerinin ihmalleri,
soruşturma ve
dava aşamasındaki eksikler' üzerine çok şey söylendi, yazıldı, çizildi.
Önceki gün ise önemli bir gelişme oldu.
Savcı Hikmet Usta karar öncesi mütalaasını açıkladı. Savcının tezi şu: Bu cinayet
Ergenekon'un işi.
Mütalaanın detaylarında bu tezi destekleyen veriler ve gelişmeler anlatılıyor. Ancak bu ifade bile tek başına çok önemli. Çünkü bugüne kadar
Dink cinayeti 'milliyetçi duygularla hareket eden üç beş gencin işi' olarak gösterilmek isteniyordu.
Hatta bazı meslektaşlarımız, Hanefi
Avcı gibi
emniyet müdürleri "bu iş çözülmüştür, azmettiren,
tetikçi ve büyük abi elde. Daha ne arıyorsunuz" diyordu.
Üstelik
iddianame de bu kapsamda hazırlanmıştı. Davanın hakimleri ise üç yıl boyunca gerek kamuoyundan gerekse de Dink ailesinin avukatlarından gelen talepleri ustaca savuşturdu.
Ancak bu davanın seyri geçtiğimiz yılın başı itibariyle değişti. Öncelikle benim kaleme aldığım "Bi
Ermeni Var: Hrant Dink Operasyonun Şifreleri" adlı kitabım yeni bilgi ve belgeler ortaya koydu. Sonra
mahkeme başkanı ve savcısı değişti. Üzerine Zirve cinayetinde yaşanan gelişmeler de eklenince yepyeni bir tablo ortaya çıktı.
Savcı Usta, sadece Hrant Dink değil
Rahip Santoro ve
Malatya Zirve cinayetinin de Ergenekon Terör Örgütü'nün
operasyonu olduğunu gerekçeleriyle ortaya koyuyor. Cinayetin planlanması ve icrası aşamasında ise
örgütün '
Trabzon Hücresi'nin olduğu kayda geçiyor.
Buradaki 'hücre' ifadesi üzerinde ayrıca durmak lazım. Çünkü davadaki temel zorluk da bu ifadede gizli. Çünkü Ergenekon çok zekice örgütlenmiş ve gizliliğe azami dikkat edilen bir yapılanma. Hücreler arası irtibatı ortaya koymak hiç kolay değil.
Dink ailesi mütalaaya tepkili. Fakat unutmamak lazım ki soruşturma tamamen bitmiş değil. Dosya için beklenen evraklar da bir sonraki duruşmaya gelecek. Sonra da esas savunmalar ve mütalaa verilecek.
Kaldı ki kulislerde '
sürpriz gelişmeler'in yaşanacağı yönünde bilgiler de var. O yüzden cinayet 'iki kişiye kaldı
dosya kapandı' diye bakmamak lazım.
Bu konuyla ilgili bir not daha.
Savcının mütalaasını okurken Bi Ermeni Var'daki bilgi ve belgelerin ne kadar doğru bir zemine oturduğunu görmüş oldum. Yani mütalaa aslında kitabımın doğruluğunu teyit etmiş oluyor. Ancak bu gelişme bile beni kurtarmıyor.
Çünkü kitaptan sonra 'beyaz bere içinde 4 kaleşnikof mermisi' ile tehdit edildim.19 ayrı soruşturma ve dava açıldı.
Polis korumasında yaşamak zorunda bırakıldım. Eğer savcının mütalaası da benim kitabıma paralelse onlarca dava ile yargılanıyor olmam biraz tuhaf değil mi?
PKK 90'lara dönüyor!
Terörün arttığı bugünlerde en çok duyduğumuz ifade şu: Tekrar 90'lara mı dönüyoruz? Çünkü hükümet PKK ile mücadelede 'tam saha pres' yöntemine geçti.
Hem yurtiçinde hem yurtdışında PKK'ya karşı geniş operasyonlar yapılıyor. Ki bunların bir kısmından kamuoyunun da haberi yok. Öte yandan da
Öcalan ile görüşmeler
Ramazan başından bu yana askıda. Duyumlara göre uzunca bir süre daha avukatlarıyla görüşemeyecek.
İşte bu aşamada örgüt 'tam saha pres'e karşı 'topyekûn'
terör taktiğini uygulamaya koydu. MİT ile PKK arasındaki ses kaydının sızdırılması tek başına yaptığı bir operasyon olmasa da PKK'nın amacına
hizmet ediyor.
Dün Ankara'nın göbeğinde yaşanan saldırı ise zamanlama itibariyle ilginç. Hatırlanacağı gibi 2009'da da
Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşme öncesinde Reşadiye saldırısı olmuştu.
Yani
terör örgütü 'Güçlüyüm. Ankara'da başbakanlığın yanında
bomba patlatabilirim' mesajı veriyor. Ama PKK'nın unuttuğu bir şey var. Erdoğan 'bombalar patlıyor, terör artıyor' diyerek korkup geri adım atmayacak. O yüzden şiddeti artırmak için her şeyi yapacak, hatta 90'lardaki gibi doğrudan sivilleri
hedef alacaktır.
Yani ortada bir 90'lara dönüş varsa o devlette değil bizzat örgütte oluyor/olacak.
Bu arada PKK-MİT görüşmesinin sızmasından sonra 'bundan sonra patlayacak her bombadan MİT'in eski yöneticileri sorumludur' demiştim. Dünkü patlamadan sonra
Afet Güneş ve ekibine sormak lazım: 'PKK metropolleri bombayla doldururken ne yapıyordunuz?'