Abdülsetter Ölmez,
Sinan Aşka, İsmet Evin, Akif K
arabalı ve Medeni Demir, dün sabah saat 06.30’da, Kayseri’nin
Pınarbaşı ve Sivas’ın Gürün ilçeleri arasındaki karayolunda seyreden cezaevi aracında diri diri yanan mahkûmlar...
Van’dan İstanbul’a nakilleri araba ile sağlanıyordu...
Neden yandılar?
Bulundukları bölümün
kilitli kapıları görevliler tarafından açılamadığı için...
Görevliler nerede?
İkisi rütbeli 10
jandarma, mahkûm taşıyan cezaevi aracına eskortluk yapan araçta...
Mahkûmların yanıp kül olduğu
yangın neden çıkıyor?
Araçtaki
teknik bir
arıza nedeniyle...
Cezaevi arabasında kilit altında tutulan mahkûmların hayatı güya bu devlete emanet...
Tecrübeli bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu skandala projektor yakılması halinde, arabanın muayenesinden görevlilerin konumuna kadar insanın kanını donduran sonuçlar çıkacağından eminim...
O projektör yakılır mı yoksa bu dehşet verici ve belki de hakiki Türkiye manzarası halının altına mı süpürülür, onu bilmiyorum...
***
Kayseri’nin Pınarbaşı ve Sivas’ın Gürün ilçeleri arasındaki karayolunda mahkûmlar onları gözetmekle görevli görevlilerin gözü önünde yanarken,
Manisa Katı
Atık Depo Alanı da
metan gazı sıkışmasından dolayı gece saat 01.10’da patlıyor...
Çöplük patlayınca yangın çıkıyor... Şehir çöplüğü olarak bilinen alanda başlayan yangın, kuvvetli rüzgârın da etkisiyle kısa sürede geniş bir alana yayılıyor...
Çöplük, Spil Dağı eteklerinde...
Orman, çöp alanına yaklaşık 20 metre mesafede...
Alevlerin ormana sıçramaması için çaba harcayan Belediye, itfaiye ve orman
işletme ekipleri, yangının için için yaklaşık 10 gün süreceğini tahmin ediyor...
***
Gene de
ucuz kurtulduğumuz için dua ettim. Çünkü 28
Nisan 1993 tarihinde İstanbul’un
Ümraniye ilçesi Hekimbaşı çöplüğünde biriken metan gazının patlaması sonucu meydana gelen faciada 27 kişi ölmüş, 12 kişi kaybolmuştu... Kaybolan 12 kişinin cesedi bir daha hiç bulunamadı... Mamafih, Manisa’daki çöplükte zaman zaman meydana gelen
küçük çaplı patlamalar ve
dumandan etkilenen bazı itfaiye görevlileri var, neyse ki onlara
sağlık ekibi müdahale ediyor.
Manisa Belediyesi
İtfaiye Müdürü Ali Gül, ‘rüzgâr lehimize esiyor ama Manisa’nın üzerine doğru duman götürüyor. Vatandaştan bu konuda çok sayıda şikâyet telefonu geliyor. Rahatsız olanlar,
hasta olanlar var. Burası katı atık
depolama alanı, yeni yerimize geçinceye kadar bu böyle devam edecek. Zaman zaman bu yangınları yaşayacağız’ diyor...
Astım hastaları ve yaşlıların dumandan etkilendiğini de vurgulayarak, ‘burada bir sürü çöp var, kimyasallar var. Vatandaşların kesinlikle olumsuz etkileneceğini tahmin ediyoruz. Alanın çoğu yerine ulaşamıyoruz, rampa da yüksek, çöpler dökülüyor. Evleri çöp alanına daha yakın olanlar, kapılarını ve pencerelerini açmasın. İmkânları varsa geçici olarak başka yere gitsinler’ diye de devam ediyor...
Bu arada çöpten topladıkları plastik ve kâğıtları satarak geçimini sağlayan çok sayıda vatandaş, sabahın
erken saatlerinde hiçbir şey olmamış gibi çöplüğe gelmiş ve ekipler yangın söndürme ve soğutma çalışmalarına devam ederken ekmek tekneleri için kendi günlük işlerini büyük bir soğukkanlılıkla icra eylemişler.
***
Eski bir dostum,
Osmanlı döneminde şehzadelerin kaldığı kentlerin niteliğine gözü kapalı güvenilmesi gerektiğini söylemişti.
Manisa da şehzadeler kenti ama hala bir çöp fabrikası yok.
Belki de yangın yerinde çöpten kâğıt ve plastik toplayarak
yaşam kavgası verenler olduğu için henüz çöp fabrikası yoktur...
İhmalden mahkûmların diri diri yanması, çöp dağlarının patlaması, bizlerin birincil gündemi değil, ilk sayfa haberi de...
Zaten şu sıralar gözümüz kulağımız Arap Baharı’nda...
Ben sadece belki duymaz, belki görmezsiniz diye haberdar olun istedim...