Artan yol kalitesine rağmen
kazalar ve can kayıpları azalmıyor. Faturayı soyut kavramlara hapsedip kimliği meçhul
trafik canavarına kesmek kolaycılık.
Aşırı hız veya sürücü hatası diye istatistik havuzuna attığımız vakalar gerçekte öyle mi gerçekleşiyor? Bütün değişkenleri masaya yatırıp sorgulamak gerekiyor. Öncelikle de yollardan başlamakta fayda var. Halk arasındaki tabiriyle 'duble',
teknik ifadesiyle ayrılmış yollar,
AK Parti hükümetini
seçim başarısına taşıyan unsurlar. Yeni yapılanlar, otoyolları kıskandıracak seviyede. Ama
küçük ihmal ve dikkatsizlikler bir çuval inciri berbat edebilir. Eskisiyle kıyaslanmayacak kadar geniş ve yeni asfaltlanmış olanlar memnuniyet ve sürüş keyfi veriyor. Trafik işaretleri başta olmak üzere bazı küçük ayrıntılar ise can yakıcı kazaların devamına yol açıyor. Mesela yol yapımından dolayı defalarca diğer şeride yönlendiriliyorsunuz. Doğal olarak çıkışı da işaretler gösteriyor. Ancak bir yerde gözden kaçmış; biraz dikkatli olmasak ters yöne girmiş muamelesi görüp karşı yönden gelen
araçlarla kafa kafaya girebilirdik. 'Hız limitleri gerçekten doğru mu?' sorusunu kendinize sıkça soruyorsunuz. Zira o limitlere uymaya kalktığınızda yediğiniz kornalar, ışıklı uyarılar bir yana, tehlikeyle karşılaşıyorsunuz. Arkanızdan gelen aşırı süratli arabaları kollamak, önünüze bakmaktan daha fazla önem kazanabiliyor.
Yollardaki önemli eksikliklerden biri ışıklandırma. Normal yollar neyse de her metrekaresine para ödediğimiz otoyollardaki zifiri karanlığın izahı yok. Karanlığın ortasından çıkagelen, uzun farlarını yakmış magandalar ayrı
hesap. Dünyanın pek çok ülkesinde orta refüjler ya
ağaçlandırma ile veya başka vasıtalarla yükseltilmiş durumda. Karşı yoldan gelen araçların ışıkları gözleri yoruyor, dikkati dağıtıyor. Güya sollanan araçları uyarmak için yakılıp söndürülen uzun farlar, sizin için geçici
körlük demek. Biz neden bu basit ayrıntıyı atlıyoruz, niye aynı şeyi yapıp orta refüjleri yükseltmiyoruz? Otoyolların hali içler acısı desek yeridir. Yama yama üstüne köy yoluna dönmüş bazı yerler. Bedava duble yollar paralı otoyollardan daha sağlam ve güvenli görünüyor.
İzmit-
İstanbul arasındaki otoyoldaki darlık bir türlü halledilemedi. Türkiye'nin belki en yoğun trafiği en dar boğazdan geçmeye çabalıyor.
Gelelim sürücülerle ilgili müşahedelere... 'Ağır vasıtalar sağdan gidiniz' tabelaları temenni olarak algılanıyor. Gece trafiğinde yan yana üç kamyon gördük, dördüncü şerit olsaydı orada da muhakkak olurlardı diye düşündük. Kendini
Ferrari sürücüsü sanan ağır vasıta şoförlerine ayrı sayfa açmak lazım. İtibarlı bir firmanın iki yolcu otobüsünün yarışını uzun uğraşlardan sonra şirketine şikâyet ettik. Umarım ilgilenmişlerdir. En sağ şerit çoğunlukla en boş olanı. Piramit tersine dönmüş, sollamalarda kullanılması gereken sol şerit hiç boşalmıyor. Sollamalar en sağ şeritten gerçekleşiyor. Trafik tıkandığı anda ise
emniyet şeridi en işlek yol haline geliyor. Aptal yerine konduğunuza yanmıyorsunuz ama ilerideki sıkışıklığı kördüğüme çevirdiklerine kızıyorsunuz. Emniyet şeridinden çıkmak zorunda kaldığı noktada araya sıkışmaya çalışanlar az olan akışı durma noktasına getiriyor. Emniyet şeridinden gelen motosikletli polise karşı önlem ise bütün araçların
motor kapağını açmak. Aynı anda onlarca araç kaputunu açmaya başlıyorsa polisin geldiğini anlıyorsunuz. Tek şeride düşüldüğünde akışkanlığın artması ayrı bir tuhaflık. Şerit iki olduğunda beş, üç olduğunda sekize çıkarmak için yüklenildiğinden akış duruyor. Kaza ya da benzeri durmayı gerektirecek durumlar olmadığı halde kilitlenmenin tek sebebi, iki şeritte beş arabayla gitme ısrarı.
İlk defa Erzurum'a arabayla gitmiş uzun yol acemisi bir sürücü olarak gözüme takılanları paylaştım. Belki faydalanmak isteyen birileri çıkar. Son söz 'kul hakkı'nı düşünenlere. Trafikteki ihlaller bize vebal olarak yeter. Kurallara uymadığınızda kendi canınız da dahil tehlikeye attığınız her can için
katil muamelesi görebilirsiniz.