Teröre küresel seviyede kimlik biçilen bir gün 11
Eylül.
Pek çok zihinde asrın
komplosunun yaşandığı gün.
11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırılarına kadar, 11 Eylül bizim için
12 Eylül ihanetinden bir gün öncesini ifade ediyordu.
Tarihe ve uluslararası arenaya yön veren keskin virajlarda beliren sorular, mantıklı cevaplarla karşılanamıyorsa komplodan öte bir şeyler var deriz.
Biz komplo hesapları üzerinde kafa yorarken
siyaset ve diplomasi çoktan hedeflediği mecraya girmiştir.
John Kennedy suikastında olduğu gibi ya bir engel ortadan kalkmıştır ya da yeni bir durum yaratılmıştır.
11 Eylül saldırılarında olduğu gibi.
80 ton ağırlığında bir
Boeing 757'nin
Pentagon'a çarptığı söylendi.
Uçak kazalarının enkazı daima vardır ama çarptığı iddia edilen
uçaktan hiçbir kalıntı bulunamadı.
Pentagon çalışanlarından Tom Seibert ve Michael Di Paula,
füze sesi duyduklarını, çarpan şeyin kesinlikle füze olduğunu belirttiler.
Temelden
darbe almayan İkiz Kuleler'in bu kadar hızlı yıkılmasının mümkün olmadığı bizzat ABD uzmanlarınca belirtildi.
Tuhaf ki
Usame Bin Ladin saldırının hemen sonrasında yaptığı açıklamada:
"Biz yapmadık ama yapanları
tebrik ediyorum" demişti.
O zamana kadar varlığı bile bil
inmeyen
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide, inanılmaz bir popülarite kazandı.
İkiz Kule saldırılarından sonra Leo Strauss'un Neo-Con tilmizlerine gün doğdu.
ABD küresel
terörün sübjektif bir tanımını yaptı ve sloganı ortaya koydu.
"Ya bizdensin ya onlardan!"
Ülkeler bu slogana göre saflarını belirledi.
Ortadoğu'da
ABD askeri varlığının sırrı bu kelimededir: Terör!
Bu süreçte
İstanbul,
Madrid ve
Londra terör saldırılarında pek çok kişinin hayatını kaybetmesi, "operasyonel tutarlılık" taşıyan önemli gelişmelerdi.
Terörün her yerde herkesi vurabileceği, potansiyel bir tehdit olduğu dünya kamuoyuna gösterilmişti.
Neo-Con'ların
terörist avı, haydut devletler stratejisi ve Ortadoğu'ya inme planları devredeydi artık.
Jimmy Carter'ın ulusal güvenlik danışmanı Brzezinski'nin "
Amerika için en önemli jeopolitik
ödül Avrasya'dır" teşhisi, ABD dış politikasının temelini oluşturdu.
Rusya'yı çevreleme, doğalgaz ve enerji havzalarını
kontrol ve tek kutuplu dünya stratejisini garanti etmek için
Irak ve
Afganistan harekâtları yapıldı.
Ya Türk dostu olarak bilinen John Kennedy'nin (JFK) akıbeti?
Bizdeki görünümün aksine ABD'nin bir merkez
bankası yoktur.
Bunun yerine Federal Reserve denilen ve üç beş bankerin bir araya gelip kurduğu özel bir banka vardır.
Paralar burada basılır.
Bu paraların hiçbir karşılığı da yoktur. Üzerlerinde "Federal Reserve Note" yazar.
Bu bankerler, istedikleri gibi enflasyon veya deflasyon yapabilmektedirler.
Yani ekonominin efendileridirler.
JFK, Federal Reserve'i ekarte etmeyi kafasına koymuştu.
Başkan JFK, 4 Haziran 1963 yılında
Hazine Bakanlığı'na,
gümüş karşılığında para basma yetkisi tanıdı ve üzerinde "
United States Note" yazılı, 4 trilyon dolar parayı piyasaya sürdürdü.
Fakat 22
Kasım 1963'te JFK Dallas'ta öldürüldüğünde, yeni paraların hepsi piyasadan çekilmişti.
İlginçtir ki,
ekonomik sistem yine Federal Reserve sistematiğine geri dönmüştür.
JFK'yı öldürdüğü söylenen Lee Harvey Oswald, Jack Ruby tarafından vurulur.
Jack Ruby de hapiste biyolojik operasyonla öldürülür.
Olayı araştıran Warren Komisyonu'nun belgeleri hâlâ açıklanmadı.
ABD kamuoyu bunları öğrenmek için 2012 yılını bekliyor.
Haklı sorular isabetli cevaplarla tatmin edilmiyorsa, gerçeği komplo kelimesiyle geçiştiremezsiniz.
Hakikatte komplolar Kızılderili atasözündeki "büyük ayı"dır.
Ormanda ne olup bittiğini öğrenmek istiyorsan, büyük ayıyı takip edeceksin.
Temennim Mavi
Marmara olayının da komplolar tarihinde yerini almaması.
Çünkü demokratik bir sağlığa kavuşmak için daha çok yolumuz var.
Devlet-i Aliyye'nin 1.Cihan Harbi'ne girmesi gibi yeni Goben ve Breslau benzeri komplolara fırsat verilmemeli.
Unutmayın Türk derin yapılanması hâlâ pusuda.
Gerilimin kontrolü her an sabote edilebilir.