Amerikan Merkez Bankası korkak mı?


Amerikan ekonomisinde işsizlik oranı bir türlü gerilemiyor. Yirmi sekiz aydır işsizlik oranı yüzde dokuzun altına düşmedi ve işsiz sayısı on dört milyonu buldu. Bu nedenle bazı iktisatçılar, Amerikan Merkez Bankası'na (AMB), daha radikal bir politika izlemesini öneriyorlar. Daha radikal politika uygulanmasını isteyen iktisatçılar arasında ünlü isimler de var. Mesela Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman, AMB'nin daha çok para basarak ekonomiyi canlandırmasını istiyor. Aynı Krugman, ekonomide parasal genişleme sağlamak amacıyla Kasım 2010'da açıklanan 600 milyar dolarlık hazine tahvil alımını yetersiz bulup eleştirmişti. Paul Krugman, "15 trilyon dolarlık bir ekonomide 600 milyar dolarlık tahvil alımıyla ekonomiye enjekte edilecek paranın ekonomiyi canlandırıp işsizliği düşürecek bir etkisi olmaz" diyerek, AMB Başkanı Ben Bernanke'yi eleştirmişti. Krugman, Bernanke'nin uzun vadeli düşündüğünü, oysa sorunun kısa vadeli olduğunu, uzun vadenin kendilerini ilgilendirmediğini öne sürerek, Keynes'in ünlü sözünü hatırlatıyor. "Uzun vadede hepimiz öleceğiz" diyor ve Bernanke'yi, işsizliğe karşı daha saldırgan bir para politikası izlemediği için korkaklıkla suçluyor. Gelelim Ben Bernanke cephesine... Daha saldırgan bir para politikası izleyerek çok miktarda para basmasını isteyenlere karşı Bernanke kendisini şöyle savunuyor. "Çok para bastığımızda yatırımcı daha fazla risk alarak kalitesiz yatırımlara yöneliyor. Bu defa da ekonomide kırılganlıklar hızla çoğalıyor" diyor. Saldırgan bir para politikasının tehlikeyi daha da artıracağını ileri sürüyor. Peki AMB bundan sonra ne yapacak? ABD ekonomisinin son açıklanan verilerine göre işsizlik gene gerilemedi ve gene yüzde 9.1'de kaldı. İşsizliğin yüksek olması, AMB'nin önümüzdeki iki hafta içinde yeni önlemler alacağı yönünde beklentileri çoğalttı. Hatta 8 Eylül Perşembe günü Başkan Barack Obama'nın ardından Bernanke konuşacak. Bernanke'nin uzun vadeli faizleri düşüreceği ve parayı bollaştıracağını ileri sürenler bile var. Oluşan bu beklenti nedeniyle altın fiyatlarının tekrar yükselişe geçtiğini söyleyebiliriz. Gelelim Bernanke'nin olası parasal genişleme kararının Türkiye ekonomisine etkisine... Gelişmekte olan ülkeler Çin, G.Kore, Hindistan, Brezilya ve diğerleri enflasyonla ekonomik büyüme arasında tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Eğer Bernanke, korkaklık suçlamaları karşısında silkinip ani olarak yeni bir parasal genişleme kararı alırsa, gelişmekte olan ülkelere daha fazla sıcak para girişi olabilir. Bu durumda Türkiye ekonomisi fazla olumsuz etkilenmez. Hatta faiz indirimine giderek daralan dış talebe karşı iç talebi daha da canlı tutabilir. Ayrıca küresel piyasalarda ham petrol fiyatları mayıs ayına göre yüzde yirmi aşağıda seyrediyor. Enerji hammaddesi ithal eden Türkiye için bu da bir avantaj. Bir de dün açıklanan ağustos enflasyon verilerine göre, yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 6.65 oranında seyrettiği dikkate alınırsa, bu oran bizim Merkez'in beklenti patikası içinde olduğundan, Türkiye için endişe edecek bir durumun olmadığı görülür. Gene de bizdeki "kararlı endişelileri" hesaba katarak daha net söyleyelim... Eğer AMB üçüncü bir parasal genişleme kararı alırsa, biz bundan zarar görmeyiz.
<< Önceki Haber Amerikan Merkez Bankası korkak mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER