Ha deyince söyleyin bakalım
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin ismini... (Gazetelerin dış haberler servislerinde çalışanlar yarışmaya katılamazlar.)
Çıkmıyor mu? Ben söyleyeyim: Ban Kee Moon.
Kendisi
Güney Koreli... Başından beri, bu makama getirilecek diplomatların dünya politikasında "ne kokar ne bulaşır" ülkelerden olmasına dikkat edilir,
İsveç,
Norveç, Peru, Birmanya falan. (Birmanya neresi yahu?)
Bir ara "Turgut Özal'ın BM Genel Sekreteri yapılacağını" yazan arkadaşlar vardı, bir tarafımızla gülüyorduk.
Peki bundan öncekinin ismi? Ondan öncekinin ismi?
Vallahi benim de oturup düşünmem gerekecek, aslına bakarsanız ben Dag Hammarskjöld'de kaldım, çocukluğumun sekreteri...
Birleşmiş Milletler, ondan önceki uluslararası
örgüt olan Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kadar büyük bir fiyasko olmasa da, gene de kocaman bir hayal kırıklığıdır.
Çünkü bir işe yaradığı yoktur.
"Dişli" ülkeler onu takmazlar. Bugüne kadar
İsrail takmıyordu, şimdi
Gazze konusunda bu son ve saçmasapan kararını da biz takmıyoruz.
Ama Ecevit o saftırık ve üçüncü
sınıf politikacılığıyla bu örgütü çok ciddiye almış, en olmayacak zamanda, tam ordumuz yürürken bu adamların ota bota hemen ortaya atıverdikleri "
ateşkes kararına" uymuş, orduyu Girne-
Lefkoşa yolunda daracık ve çok tehlikeli bir üçgene sıkıştırmıştı... (Hayret, o zamanlar
Genelkurmay sivil hükümetin kararına uyuyormuş demek ki...)
Bir ay sonra bu ateşkes kararını "çiğnemek" zorunda kaldık, bütün dünyayı da karşımıza aldık. Bravo.
Bu örgütler, gene saftırık
Amerikan politikacılarının icatları olmuştur. Eskisi, savaşları ortadan kaldırabileceğini sanan Başkan Wilson'un, yenisi de kendini Stalin'e bir güzel kazıklatan Başkan Roosevelt'in.
Ne birinci örgüt yeni bir dünya savaşını önleyebilmiştir, ne de ikinci örgüt bir sürü yerel savaşı...
Bunların bir "Barış Gücü" vardır, özellikle kendilerine
ek gelir sağlamak isteyen İsveçli subaylardan falan oluşur, kelle gezdirir. Kıbrıs'ta Yunanlı faşistler Türk kadınlarını, Türk bebelerini keserlerdi, aval aval seyrederdi Barış Gücü!
Bu örgütün parasını esas olarak Amerika verir. O kadar ki, Birleşmiş Milletler Amerika'nın
Irak saldırısı üzerine ık mık edince, George W.
Bush hemen "ödeneğinizi keserim, sizi kapatırım haa" diye tehditler savurmaktan da çekinmemişti.
Bunların bir de Unesco falan gibi kültür işlerine
bakan yan kuruluşları vardır ki, işini bilen uluslararası haybecilerin "çöplenmelerine" yarar.
Birleşmiş Milletler, esas olarak "Almanya'ya karşı fiilen savaşmış ya da en azından kağıt üzerinde de olsa savaş ilan etmiş ülkelerin" örgütüydü. Milli Şef
İnönü, hiç istemediği halde bu yüzden Almanya'ya savaş ilan etmek zorunda kaldı, aksi takdirde bizi almayacaklardı.
Mesele bundan ibarettir. Şimdi artık bizim için de, beğenmediğimiz kararları "yok hükmünde" bir göstermelik örgüt... O kadar.