Elbette okunur yahû! Sadece
Atatürk'e değil,
Allah'ın rahmetinden başka melcei kalmamış her
Müslüman için dua ve Fatihâ okunmaz mı?
"Her renge boyandık, fıstıkî yeşil mi eksik kaldı" demeyiniz; bu konuda bazı kamu görevlilerinin gevşeklik ettiği imâsında bulunan bir
vekilimiz meseleyi gündeme getirmeseydi, bahse bile değmezdi fakat konunun ayrıntılarına buyrunuz birlikte eğilelim: 30
Ağustos Zafer
Bayramı münasebetiyle Bakan Zafer
Çağlayan ve beraberindekiler şehit mezarlarına
çiçek bırakıp, kabir ziyaretine gelen şehit aileleriyle sohbet etmişler. Daha sonra şehitler için dua okunmuş. Protokol de el açıp Fatiha okuyarak "Âmin" demişler. Buraya kadar iyi güzel...
Velâkin dua esnasında orada hazır bulunan
CHP Mersin Milletvekili
İsa Gök, gazetecilere, "Yanıma gelin ki ne diyeceğim" dedikten sonra sinirli bir edâ ile demiş ki, "Şehitlik ziyareti yapıyoruz. Bu
şehitlik ziyaretinde
30 Ağustos Zafer Bayramı'nın kahramanı büyük önder Atatürk ve
silah arkadaşlarına dua okumuyoruz. Dua sırasında asla vatan savunmasından laf edilmiyor. Yalnızca Cenab-ı Allah yolunda ölen şehitlerden bahsediliyor. 30 Ağustos'tan önce şehitlik ziyareti varsa,
bakanı, valisi, herkes buradaysa, 30 Ağustos kahramanlarına dua okunmak zorundadır. Bu ülkede Atatürk'e ve silah arkadaşlarına bir rahmetten bu kadar mı korkuluyor?"
Hoppala!
Sayın vekili anlıyorum; bu vesileyle gazetelerde isminin geçmesi fırsatını ustalıkla değerlendirmiştir; nitekim yukarda adını zikrederek şânına şan katmış bulunuyoruz, ne var ki talebi
teknik açıdan yersiz ve mânâsızdır. İzah edelim mi:
-Atatürk'e dua veya rahmet okumak, laik devletin resmi
protokolünde yer almayan bir ritüeldir; nitekim her yıl 10
Kasım'daki
anma merasimlerinde resmî nitelikte bir "Fatihâ" veya dua faslı yer almaz. Bilakis vekilimize bu konuda devletin resmî kayıtlarına geçmiş bir hâdiseyi örnek olarak gösterebilirim; bundan otuz sene kadar önce bir ilkokulda yapılan
10 Kasım töreninde okulun yöneticisi, saygı duruşundan sonra, "Atatürk için isteyenler içinden bir Fatiha okuyabilir" cümlesini ilâve edince hakkında laikliğe aykırı davranıştan
soruşturma açılmış ve zavallı yakayı zor sıyırabilmişti. Mevsuktur, mûteber rivayettir. Gerekirse isim ve yer gösterebilirim.
-Kaldı ki 10 Kasımlarda veya sair resmi bayram ve günlerde Atatürk için devlet eli ve teşebbüsü ile
mevlid okutulmak,
hatim indirilmek gibi bir devlet geleneği de teessüs etmemiştir; dolayısıyla herhangi bir vatandaşın veya kamu görevlisinin Atatürk'e dua etmek gibi bir resmi bir vecîbesi bulunmuyor.
-Ve önemle hatırlatmak isteriz ki, dua işleri, rahmet temennîleri, sayın vekilimize "gîran" gelse de
gönüllü işlerdir, zorla olmaz; buna rağmen hayli zamandan beri hasseten bizzat TRT'nin naklen yayınladığı mevlid programlarının sonunda duâhanlar, "Başta Cumhuriyetimizin bânisi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere..." diye başlayan bir girizgâhla, Atatürk'e rahmet okumayı bir nevi yarı resmî gelenek haline getirmişlerdi. Sayın vekil, bu bid'at-i haseneyi devlet protokolünün icabı sayıyorsa yanılıyor olmalıdır.
-Bu millet kime nasıl dua edeceğini, sayın vekilimizden öğrenecek değildir. Mustafa Kemal Paşamız millet v
e devlet büyüğüdür, istiklâlimize unutulmaz emekleri geçmiştir ve elbette her hatırşinas ve vefâdar vatandaşımız, şehit ve gâzilerimiz meyanında Atatürk için de rahmet temennîsinde bulunur. Atatürk'ü bu hasbî ve samimi dualardan mahrum edebilecek yegâne unsur, ancak bu gibi fevrî ve eni-sonu hesab edilmemiş kuru Atatürkçülük gösterileridir.
-Toparlayalım; zorla güzellik olmaz azizim! İsteyen
Anıtkabir'e gider saygı duruşunda bulunur; isteyen de etrafındaki nöbetçilere çaktırmadan içinden hâlisâne, "Bu da senin kulundur, affeyle ya Rabbi" niyazıyla Fatihâsını okuyup
hediye eder ki bu fakir, vaktiyle yıllar önce Anıtkabir ziyaretinde aynen böyle yapmıştı.