Türkiye'de satılan şekerin ve çikolatanın neredeyse yüzde ellisi bayramda satıldığı için
markalarımızın "Ben buradayım"
iletişimleri hızlandı.
Dün bizim
gazetede de değerli arkadaşımız Perihan Çakıroğlu'nun Şölen'in CEO'su (Genel müdür mü denmek istiyor acaba? Benim bildiğim Şölen tek şirket!) Elif Çoban'la söyleşisi vardı.
Elif Hanım da
ODTÜ Ekonomi mezunuymuş. ODTÜ'nün idari bilimler, ekonomi alanlarında
efsane olduğunu bilmeyen yoktur. Yalnız mezunları biraz bencildir ve çoğunluğu da
takım oyunu oynamaya çok uygun değildir. (Bu arada bir zamanların
küçük himini'si oğlum Görkem de bu yıl ODTÜ sosyolojiyi kazandı. Anlayacağınız yandık!)
Neyse.
Reklam, pazarlama iletişimi, halkla ilişkiler
sektörlerinin düzelticibaşısı olarak söyleşinin bir yerindeki hatayı söylemeden geçemeyeceğim. Çakıroğlu sormuş: "Sizde de
Godiva gibi bir popüler markanın yolculuğu var mı?"
Elif Çoban şöyle demiş: "Böyle bir markayı satın almak sektör adına da güzel bir şey ama yoktan üretmek de önemli."
Buradaki yanlış ne diyorsunuz değil mi? Tamam
yanıttaki kısmı bir küçümseme günün sonunda
mesaj verenin hanesine hafiften eksi puan olarak yazılıyor ama asıl sorun bir Şölen röportajında sektördeki lider marka Ülker'in pazarlama eylemlerini,
rekabet stratejilerini sordurmak, bir de buna yanıt verdirip tam bir iletişim kazasına neden olmak!
Suç öncelikle halkla ilişkilercinin. Önceden gazeteciyle konuşacak ve girilmemesi gereken alanların sınırını çizecek. Bunu da höt zötle değil ilişkileriyle yapacak. Böylece patronun kendi röportajında gereksiz yere rakibin gündeme getirilmesinin önüne geçecek, patronu "kibirli" durumuna sokmayacak.
Aslında yazdığım PR 101 kodlu dersin içeriğidir ama ne yazık ki tekrar tekrar yazmak gerekiyor. Çünkü bazı halkla ilişkiler çalışanları röportajda patronun yanında bulunmayı sadece süs heykeli olmak sanıyor.
Profesör alınacaktııır, al!
Türk Hava Kurumu Üniversitesi
profesör arıyor. Tutmuş ilan sayfalarına küçücük bir kutu ilan vermiş. Metin aynen şöyle:
T.C
Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörlüğü'nden duyurulur:
Üniversitemize profesör alınacaktır.
İlanın metni www.thk.edu.tr adresinden incelenebilir.
Hani diyorum ki aranan profesöre
masa,
sandalye muamelesi yapılmasaydı. Biraz kişiliğinden söz edilip hiç olmazsa aransaydı. Üniversitelerde bu iş bu hale mi geldi?
Kavun,
karpuz alır gibi profesör mü alıyoruz!
Rixos'un marka bilinirliği ve
Libya
Milliyet'in takdir ettiğim ekonomi muhabirlerinden Nevin Donat yine çok güzel bir habere
imza atmış. Konu Libya hükümetinin Rixos'u uluslararası medya merkezi olarak belirlemesi ve bu sayede dünyada Rixos'un marka bilinirliğini artırması. Haberde Rixos
Trablus'un özellikleri, öyküsü ve tartışmalardaki Rixos tavrı da var.
Nevin ayrıca Rixos'ların sahibi Fettah Tamince'nin de görüşlerine yer vermiş. Tamince "Son olaylar mutlaka Rixos marka bilinirliğini artırıcı etki getirmiştir.
Savaş ortamından dolayı dile gelmesini çok istemezdim ama bizde reklamın iyisi kötüsü olmaz derler. Ancak burada yaşananlar çok acı verici" demiş.
Tamince son dönemin takdir ettiğim iş adamlarından. Bir düzeltme yapacağım. Teknik olarak sözünü ettiğimiz şey reklam olmasa da "reklamın iyisi kötüsü olur." Kötü reklam satmaz ve kötü reklam zarar verir. Kötü reklam markanın iş hedeflerine ulaştırmadığı için
firma batar. Burada ise Libya'da yaşananların Rixos'a yaptığı bir kötülük yok ki. Orada kalanlar Rixos'tan şikâyet etmiyorlar ki. Aksine herkesin huzur bulduğu yer belli ki Trablus Rixos. Sadece haberin bağlamında savaş var ve bu nedenle de bilinilirlik Rixos'un hanesine artı puan yazıyor. Biz buna "satır arası"ndan doğan avantajlar diyoruz.
Seyhan kalemini reklama kiralamıştı ama...
Seyhan Erözçelik'in
ölüm haberini dün okudum, çok üzüldüm. Seyhan'la nerede, nasıl tanıştığımızı anımsamıyorum ama görüştüğüm zamanlarda reklam üzerine güzel sohbetler yapardık. Edebiyata gönül verip, karnını doyurmak için kalemini reklam sektörüne kiralayanlardandı. Çok naifti, şiir için yaşıyordu ama en azından bazı romantik solcular gibi yemek yediği kabın içine pislemezdi. Uzun zamandır yoktu ortalarda. Ölüm haberi geldi. Ardından iki satır yazmak istedim. Yaşıttık. Genç ölüm. Ölümlerin hepsi gibi zamansız. Rahat uyusun, nur içinde yatsın.
Reklametre (22 -27
Ağustos)
En İyi TV İlk Beş
1.Paris'te Futbol (
Vodafone)
2.Domino (
Bosch)
3.Kısa Masaj (
Turkcell)
4.Büyüksün (Polo VW)
5.Yamyam (Turkcell)
En İyi Gazete İlk Beş
1.Artık Futbol Konuşacak (
Digiturk)
2.Tatilimiz Yolda Geçmesin (Avis)
3.Kendi İşim Kredisi (
İş Bankası)
4.Kalbim Seni Sevdi (Mondi)
5.Tatili Düşünmek (
Audi)
Özgür Karçak'tan özgürce
Gold
Bilgisayar tüketici ile dalga geçiyor
Bir şirketin
satış elemanlarının kendi aralarında eğlenmesinde bir sakınca olacağını
sanmıyorum, kimse düşünmez. Peki bu eğlencede müşteri davranışları ile dalga geçseler ve bunu sizin logonuzu taşıyan kıyafetler üzerlerindeyken, bilgisayar kamerasına kaydederek, mağazanın içerisinde gerçekleştirseler yine bir sakınca olmayacağını düşünür müsünüz?
Geçtiğimiz hafta Gold Bilgisayar çalışanlarının bu tarz bir eğlence videosu internete düştü. İzleyince
komik, tabii siz o
taklit edilen tiplemelerden biri değilseniz.
Her ne amaçla olursa olsun tüketicisi ile dalga geçen bir markanın yara almaması mümkün değil. Şirketlerin artık çalışanlarını dijital medya riskleri konusunda eğitmeleri gerekiyor.
Gold Bilgisayar'a tavsiyem iletişim eğitimlerine bu eklemeyi bir an önce yapmaları. Ha eğer zaten yapıyorlarsa da anlamayan çalışanları ile yola devam etmemeleri. İşin daha da sıkıntılı başka bir tarafı sosyal medya üzerinde bu görüntüler "
Bimeks Çalışanları" başlığı ile geziyor. Açıkçası ben de bu hatayı başta fark etmeyerek sosyal medya hesaplarımda Bimeks'e söylendim. Kendilerinden özrü borç bilmekle beraber bir de önerim var. Bu yanlışa, doğruyu gösterir bir video ile
cevap verseler önemli bir kitleye iletişim yapma şansı yakalayabilirler. Benden önermesi...
Bu arada videoyu http://bit.ly/o90pww adresinden izleyebilirsiniz.