İftar sofralarının özel bir yeri var. O sofralar, birlikte tutulan orucu paylaşmanın, ilişkileri geliştirmenin, ortak değerlerde buluşmanın ve empati kurmanın sofraları.
Bu yıl israfa yönelik haklı bir
protesto gelişse de bu sofraların geleneksel özelliği hiç değişmedi. Sofralar kurulur, insanlar çağrılır ve değerler ya bir ev ortamında, ya şehirlerdeki gibi çadırlarda ya da bu yıl yaygınlaşan
sokak aralarında veya bir restoranda
iftar yapılır. İftar sofralarını anlamlı kılan paylaşılmasıdır.
Şimdi buna sahur sofraları da ekleniyor. Önceki
akşam AK Parti İstanbul İl yöneticisi Kemal Akar'ın "Dostlar Sofrası" adıyla düzenlediği sahur sofrasına katıldım.
Sahur sohbetinin bir de özel konuğu vardı; AB Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış. Hem birlikte sahur yapılacak hem de
Türkiye'nin AB yolculuğunun nereye geldiği sohbet ortamında konuşulacaktı.
Öyle de oldu. Biraz beklediğimin üzerinde bir kalabalık olmasına rağmen ağırlığını iş adamlarının oluşturduğu katılımcılarla AB Bakanı Bağış arasında verimli bir sohbet oldu.
Türkiye'nin
Menderes döneminde başlayan AB yolculuğunun kısa tarihini özetleyen Bakan Bağış, AB'nin bir barış projesi olduğunu vurgulayarak şöyle diyordu:
"AB standartlarını AB ülkeleri istediği için değil, kendimiz için hayata geçirmeye devam ediyoruz. Artık
Avrupa vizyonunu aşan bir Türkiye var. Haklı olmak yetmiyor güçlü olmak gerekiyor. Bunun için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Ve AB yolculuğumuzu her türlü engele rağmen sürdürüyoruz."
Kısaca "Papaza kızıp oruç bozmayacağız" diyen Bakan Bağış, yeni ve
sivil bir anayasayla evrensel
demokrasi standartlarının güvence altına alınacağını söyledi.
Kadıköy Double Tree
Hilton Oteli'nde düzenlenen sahur buluşmasına, katılanlar arasında
Emrullah Turanlı,
Aziz Torun, Faruk Kayar, Hakkı Kalkavan,
Güngör Çepni, Fatih Kıral gibi işadamları da vardı. İşadamları ağırlıkla
bürokrasi, İstanbul, yeni anayasa ve
bakan yardımcılıklarıyla ilgili sorular sordular.
Taşyapı'nın sahibi Emrullah Turanlı şöyle diyordu:
"Bugün aşılmaz dağları aşan bir Türkiye var ama ne yazık ki hâlâ bürokrasi tam olarak aşılamadı. Bu ülkenin yatırıma ve istihdama ihtiyacı var ama yatırımcı günlerce bir yetim gibi bürokratın kapısında bekliyor. Bunu neden aşamıyoruz?"
Bir başka ilginç soru da bakan yardımcılıklarıyla ilgiliydi. Bir
işadamı bakan yardımcılarının neden açıklanmadığını ve bu uygulamanın
başkanlık sistemini getirip getirmeyeceğini sordu. Bakan Bağış'ın cevabı şöyleydi:
"Bakan yardımcılıkları şu anda belirlenmiş durumda. Ama bunu başbakanımız açıklayacak. Ben açık söylüyorum başkanlık ve dar
bölge seçim sisteminden yanayım. Uzun yıllar ABD'de yaşayan biri olarak bunu söylüyorum. O zaman belki yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesi daha güçlü bir biçimde hayata geçer. Bugün tartışılan birçok sorunu da aşarız... Ama bu süreç nasıl işler onu ileride göreceğiz."