Eski
Genelkurmay Başkanı’na ait olduğu öne sürülen ses kaydının ikinci bölümü de yayınlandı.
Koşaner bu kez medya ve balyoz
soruşturmasıyla ilgili değerlendirmeler yapıyor.
Ordu kavramı ve TSK’nın gelişen “
iletişim” dili üzerine kitap yazan “akredite” akademisyenlerin “sözcükler”ini çöpe atıp “kışla” ağzıyla konuşuyor:
“
Basın mensubu, haber olabilecek bir şeyi yakalarsa çok afedersiniz anasını bile satar. Onu oraya haber diye koyar. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Çünkü onun için en önemli şey haber bulmak. Gazeteye koymak. Para alıyor çünkü. Bir de
manşete çıkarsa haber pirimi de varmış. Manşet oldu diye... Onun için gazeteci olsun, televizyoncu olsun uzak durunuz.”
İşte 2011 yılında “darbeye teşebbüsten”
tutuklu generallerin hak ve hukuklarını
savunmak adına Genelkurmay Başkanlığı’ndan “
istifa” eden
paşanın medya analizi.
Medyanın teknoloji ve insan kaynakları açısından devrim yaptığı
bilişim çağında bir asker gazetecileri, “haber için anasını bile satarlar!” diye tanıtabiliyor.
Komutanın üslubu asıl kendi mesleğiyle ilgili “zaaflar”ı dışa vuruyor:
Hantepe, heronlar, arkadaşını vuran erler, “tam bir kepazelik!”
Koşaner’in
ses kayıtları kimilerinin savunduğunun aksine “özel alan”a ilişkin değil.
Evet, “ortam dinlenmesi”nin savunulacak bir yanı yoktur.
Ancak konuşmaları internete düşen kişi Genelkurmay Başkanı’dır.
Ve her biri “soruşturma açılması”nı gerektiren, ölümle sonuçlanmış olaylarla ilgili bugüne dek ne yapıldığını bilmiyoruz. Ancak bu ses bantlarının sızdırılmasıyla
Güneydoğu’da yaşananlar “aleniyet” kazanmaktadır.
Vietnam Savaşı’nda Savunma Bakanlığı’nın savaşın ne yönde seyrettiği konusunda hazırlattığı “
Pentagon Belgeleri”
Amerikan medyasına yansıyınca
yönetim Washington Post ve NewYork Times’ın yayınlarını durdurmaya çalışmış, ancak yüksek
mahkeme bu isteği “kamunun haber alma hakkı” gerekçesiyle reddetmiştir.
O gazeteler Watergate skandalıyla ABD Başkanı Nixon’u istifaya mecbur bırakmışlardır.
Emekli paşa, subaylarına “bunlar anasını bile satarlar” diye gazetecilerden uzak durma çağrısı yaparken internet andıçlarından söz etmiyor ancak telefonla ve özel temasla ne söylenecekse söylediklerini belirtiyor. Paşanın “OYAK’a gelecek vergilerin
emekli maaşlarını yüzde 15 azaltmasın diye mücadele ettikleri”ni açıklaması da Güneydoğu içerikli o konuşma açısından başka bir talihsizlik!
Ve
Balyoz itirafı:
“Balyozun vebali günahı 1. orduya ait. Karargâhtan böyle planlar nasıl dışarı çıkar izahı yok. Neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız!”
Bütün bunlar için özür dilenecek mi? Hesap sorulacak mı?