2009 yılı başında 1980 yılındaki ons başına 850 $'lık seviyesini geçtiğinden beri
altın sürekli yükseliyor ve yükseldiği her gün yeni bir
rekor kırmış oluyor.
Ama ağustos ayında 1900 $'ı geçip son 10 yılın en yüksek aylık artışını yakalayınca dikkatleri daha da üzerine çekti. 2000'li yılların başında kimsenin istemediği, madenlerin daha altını çıkarmadan vadeli satmaya çalıştığı, merkez bankalarının bile rezervlerinde görmeye dayanamayıp satışa çıkardığı altın birden yine herkesin gözdesi konumunda.
Bu altın hücumunun devam edip edemeyeceğini görmek için önce buralara kadar neden yükseldiğini tespit etmek sonra da bu sebeplerin geleceğe yönelik analizini yapmak gerekiyor. Başka türlü belli bir
fiyat düzeyinin aşırı mı yoksa daha yolun başı mı olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü özellikle Türk yatırımcıların düşündüğünün aksine altın aslında bir yatırım aracı değil.
Hisse senetleri gibi temettü getirisi, tahvil veya
mevduat gibi faizi, emlak gibi
kira geliri yok ve bunlardan yola çıkıp
hesaplama yapılamıyor. Altın sadece
fiyat artışı ile kazandırıyor ya da kaybettiriyor. Dirençler, destekler,
teknik analizler anlamsız. Belki altının reel yani enflasyondan arındırılmış fiyatı henüz 1980'deki rekoru yakalayamadı ama 2250 $'a gelince (gelirse) onu da geçmiş olacak ve artık geçmişle bağlantısı iyice kopacak.
Altının kullanım amaçlı arz ve talep dengesi de fiyatın gelişimini açıklamaya yetmiyor. Çünkü mücevher ve teknoloji (sanayi) amaçlı kullanım yıllardır yerinde saydığı ve altın üretimi her geçen yıl yükseldiği halde altın fiyatı yükseliyor. (Grafik 1) Bugün altın fiyatını yükselten asıl sebep yatırımcıların global
ekonomik belirsizliklerden ciddi şekilde endişelenip kendilerini korumaya almaya çalışmaları. Birçok merkez bankasını yeniden almaya sevk eden de bu korku. Elbette birçok profesyonel/kurumsal yatırımcı korktuğu için değil spekülatif anlamda altındaki yükselişten kâr etmek için de altında (long) pozisyon alıyor. Ama onların da faydalanmaya çalıştığı aslında geniş kesimlere hakim olmaya başlayan bu korku kaynaklı altın talebi.
Korkulan ne?
2008-09 krizinden sonra otoriteler ellerinden ne geliyorsa yaptılar ve global ekonomiyi uçurumun (depresyonun) kenarından çekip kurtardılar. Özellikle gelişmiş
ülke ekonomileri bir süre alınan radikal önlemlerin etkisiyle kendisini toparlamaya çalıştılar ama 2011 yılı başında solukları yeniden kesilmeye başladı. Daha önce eldeki tüm mermileri tükettikleri için piyasalar bir anda gelişmiş ülkelerin tarihin en kötü eşzamanlı resesyonuna/deflasyonuna doğru gittiğini düşünmeye başladılar. Kolayca depresyona çevirebilecek bu deflasyon olasılığının sebebi ise gelişmiş ülkelerde özellikle son 15 yılda oluşturdukları büyük borç yükü. Bu borç ancak ekonomiler hızlı büyüyüp yeni gelir oluşturulabilirse geri ödenebilecek. Ama aynı zamanda borçlar temizlenmeden
tüketim ve yatırım harcamalarının yeniden eski seviyelerine dönmesi ve gelişmiş ülke ekonomilerinin yeniden hızlanmaları da mümkün değil. Tam bir çıkmaz. O nedenle çok borçlu olanlar ya iflas edecek ya da bu borçlar para basılarak ödenecek.
İflas büyük bir toplumsal sorun olacağı ve zaten deflasyonu getireceği için para basılmak zorunda. Yani borçlar önce özel sektörden devletlere geçecek oradan da merkez bankalarına. Bu zaten kısmen oldu. ABD
Doları'nın sahibi FED'in bilançosu (yani yarattığı para) 2006 öncesine göre 2,5 kat arttı. Ve belki bu hafta sonu yeni bir parasal genişleme programı daha açıklanacak (FED bilançosu 2,5 kat artarken altının dolar fiyatının da 3 kat arttığına dikkat, Grafik 2). Bu kadar para basılıp ekonomiler yeniden büyümeye ve talep artmaya başlayınca da enflasyon fırlayacak.
Merkez bankaları deflasyondan enflasyona göre çok daha fazla korktukları için her ihtiyaç duyulduğunda para basmaktan çekinmeyip enflasyonu riske edecekler.
Üstelik bu korku
senaryosuna bakıp korunmak bugünlerde artık hem çok kolay hem de
ucuz. Nasılsa faizler çok düşük, ev stoku çok büyük (fiyatlar uzun süre düşük gideceği gibi daha da düşebilir) ve depresyona gidilen bir ortamda zaten düşmekte olan
hisse senedi almak mantıksız (ABD S&P 500 hisse senedi endeksi altın fiyatı bazında 1990 seviyesine geldi, Grafik 3). Her gün basında işlenen bu korku senaryosunu görüp altın almak isteyen
küçük yatırımcılar bunu geçmişe göre çok daha kolay yapabiliyorlar. Artık altın fiyatlarına endeksli fonlar ve hisse senetleri (ETF adlı her gün borsalarda alınıp satılan yatırım ortaklıkları) var. Ve son aylarda altın fiyatı artarken talebi artan da bu ETF'ler, külçe altın ve altın paralar (Grafik 4). Sebep ortada.
Korkuyla çıkan, korku bitince inecek
Merkez bankaları para basıp büyümeyi frenleyen borçları ödedikçe korku devam edecek ve altın fiyatı yükselecek. Ama artık altın fiyatının balon bölgesine girmeye başladığını da söylemek mümkün. Çünkü her gelen veri resesyon işaret ettikçe ekonomik büyümenin yeniden hızlanabileceğini düşünenlerin sayısı azaldı ve resesyon ana senaryo haline gelmeye başladı. Buna paralel altın fiyatının çok şiştiğini düşünenler de azalıyor ve bu fiyat seviyelerine rağmen satıcıdan çok daha fazla alıcı var. Ve belki de en önemlisi korku kaynaklı altın talebi artık tabana yayılmaya başladı.
Ama şu da bilinmeli. Yeterince para verdikten sonra eninde sonunda ekonomiler ve enflasyon hızlanacak. O zaman da merkez bankaları geçmişe değil geleceğe bakıp bugün bastıkları paraları yine eşzamanlı ve sert bir şekilde geri çekmeye çalışacaklar. Parasal genişleme (QE) stratejileri yerine parasal sıkılaşma (QT) stratejileri uygulanacak. QT1, QT2, QT3 derken birden faizler hızla yükselmeye başlayacak. İşte o zaman kimse altın tutmak istemeyecek ve satmaya koşuşturacak. Herkes bunu bildiği için de düşüş çıkıştan daha sert olacak. İşin kötü tarafı bugün rahat uyumak için altın alan küçük yatırımcılar fiyatlar hızla düşerken en son satacak kişiler olup rahat uykunun bedelini
ödemiş olacaklar. Hatta düşüş sırasında henüz almamış olup da "fırsat" diye alanlar olacak. Ve en kötüsü, eğer dünya ekonomisi korkulduğu gibi depresyona gitse bile altınlarını satamayacaklar çünkü kimsede altın alacak para olmayacak.
Ama bugün gelişmeleri yakından takip eden, hesap kitap yapan, mantıklı bir analist verilere bakınca deflasyon korkusunun bir süre daha devam edeceğini görüyor. Bugünün altın günü olduğunu kabul edip akıntıya karşı
kürek çekmek istemiyor. Zaten altın fiyatı da ondan yükseliyor.