Sporda yeni dönem, yeni umut


Bugüne kadar çok sayıda Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve GSGM Genel Müdürü ile çalıştık. Bugüne kadar çok sayıda Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve GSGM Genel Müdürü ile çalıştık. Kimisini çok ağır bir dille eleştirip, kimisiyle darıldık. Hepsi, elinden gelen hizmeti yapmaya gayret edip zamanı gelince bayrağı bir başkasına devretti. En çok çatışıp, en çok eleştirdiğimiz Mehmet Atalay döneminde elde eden kazanımların meyvalarını şimdi yiyoruz. Daha sonra görevi devralıp pek çok başarılı projeye imza atan sevgili kardeş ve dostumuz Yunus Akgül de görevini bir başka dostumuz Mehmet Baykan’a devretti. Akgül döneminde yapılan pek çok büyük organizasyonun altından alnının akıyla çıkmayı başardı. Düzenlediği şampiyonalar, yaşadığı sportif başarılar bir yana, bence en önemli projeleri de yürümekte olan Olimpik sporculara sağlanan kaynaklardı. Onun yaptıklarının karşılığını da Londra’da alacağız. Ekonomik anlamda tüm federasyonlara sınırsız kaynak sağlayan Akgül bayrağı daha da yukarı taşıdı. Bundan sonraki yaşamında da spora önemli katkılar sağlayacağından şüphem yok. Ancak ne eski genel müdürler, ne Atalay, ne de Akgül hayal ettiklerinin büyük çoğunluğunu yapamadı. Kabinenin en genç bakanı olan Suat Kılıç, coşkulu ve aslına bakarsanız sert başladı. GSGM genel müdüründen başlayarak kilit noktalardaki pek çok insanın istifasını alması, siyaseten ters partilerin iktidar değişikliğinde görülen cinsten. Bu kadrolar da AKP döneminde oluşturulduğuna göre Kılıç’ın kararı “bizim adamlarımız gelecek” diye yorumlanamaz. Hem Kılıç’ın, hem de Baykan’ın işi çok zor. Genel müdürün il müdürünü görevden alamadığı, yetersiz genel müdürün ancak görev yaptığı şehrini değiştirebildiğini, onların da mahkeme kararıyla geri geldiğini biliyoruz. Genel müdürün antrenör istihdamı için bekçi-bakıcı kadrosundan ihale yaptırdığını, bazı il müdürlerinin antrenör açığını kapatmak için parmağını kıpırdatmadığını da biliyoruz. Futbol hariç bu ülkenin faal sporcu sayısının 200 bin civarında olduğunu daÖ 2020 olimpiyat oyunlarını düzenlemeye adayız ama bu ikiyüzbin faal sporcumuza karşılık, devletin istihdam ettiği kadrolu ve sözleşmeli antrenör sayısı yaklaşık 1000Ö BESYO’lardan mezun olan beden eğitimi öğretmenlerinin iş bulamadığı, bu yüzden ilköğretim okullarında beden eğitimi derslerine üstelik ders sayısı artmasına rağmen spor bilgisi sıfır rehberlik ya da başka branş öğretmenlerinin girdiğini, derslerin boş geçtiğini, çocuklarımızın spora yöneleceği yaşlarda, spordan uzaklaştırıldığını da biliyoruz. İlk öğretimde okul başına düşen beden eğitimi öğretmeni sayısı 0,65 ise “spor okullara girdi” diyen insana elbette hep şüpheyle bakacağız. Sağlıklı yaşam için spor politikamızın olmadığını da biliyoruzÖ Bunu Kılıç da biliyor, Baykan da elbette. Sorun devletin, daha doğrusu maliye politikalarının “sporun” önünü tıkamasıdır. Madalya temelli başarı anlayışını, herkesi sağlığına kavuşturmak için yaygın spor anlayışıyla değiştirmek zorundayız. Suat Kılıç kabinedeki abileriyle, “kavga etmek pahasına” şu tıkanıklığın önünü açabilirse ne ala yoksa o da Bakan olarak hizmet etmeye çalışmış bir insan olarak tarihteki yerini alacaktır. Çoğu insan hafife alsa da benim neznimde Türkiye için en önemli bakanlık makamı Spor bakanlığıdır. Küçücük hamlelerini “devrim” diye anonslayan medyadaki yazarların durdurucu etkisine kapılırsa, nesiller boyunca saygıyla anılmasını sağlayacak reformları yapmaktan geri kalacaktır. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünün liderini, kulüplerin ve sporcuların sorunlarını bilen Baykan tercihi çok başarılı ama yetmez. Bu sistem değişmezse bakanını da yer, genel müdürünü de. Onlara bir şey de olmaz. Bu sistem çocuklarımızı yemesin artık... İki spor adamına da başarılar diliyorum...
<< Önceki Haber Sporda yeni dönem, yeni umut Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER