Milliyet muhabiri Musa Kesler “
İnternet Andıcı” davasında avukatlara dağıtılan klasörlerde yer alan çok önemli bir bilgiyi haberleştirdi.
Nisan 2009 tarihli andıçta “Sn.K’a arz” notu bulunuyormuş. Savcılar bu nottan hareketle
sanıklara kastedilen
komutanın kim olduğunu sormuşlar. Bazı şüpheliler, “Bu komutan,
Genelkurmay Başkanı’dır” diye
yanıt vermişler.
O tarihte
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’du.
Bodrum’da “
tatil sohbetleri” yapan Başbuğ’un terörle ilgili “stratejik” derinlikteki sorunlardan arta kalan zamanda, görevdeyken fazla önemsemediği, “kâğıt parçası,
boru” diye geçiştirdiği konulara da girmek zorunda kalacağı anlaşılıyor.
Askeri Şûra’da
yakalama kararı çıkan
generaller nedeniyle “tepki” istifalarına yol açan “İnternet Andıcı” davası
Albay Dursun Çiçek’in suçlandığı “
İrtica İle Mücadele
Eylem Planı”yla birleştirildi. Çiçek, Genelkurmay’ın hükümet dahil pek çok kişi ve kuruluş aleyhinde
propaganda amacıyla kurdurduğu internet siteleriyle ilgili belgenin gerçek olduğunu kabul etmişti.
Bu gerçeklik şimdi eski Genelkurmay başkanlarını sıkıntıya düşürüyor.
Mahkeme, savcılığın “yakalama” istemi doğrultusunda karar verdi.
Emekli
Orgeneral Hasan Iğsız dün tutuklanarak Hasdal’a gönderildi.
Andıç ifadelerinde Iğsız’ın “Komutan kim?” sorusuna verdiği yanıt şöyle yer alıyor:
“Sn. K’a arz, ifadesi sadece Genelkurmay Başkanı’na sunulunca yazılır. Ona sunulup, onaylanıp onaylanmadığını bilmiyorum. Onun onayı ve emri olmadan bir şey yapılamaz. Nihai karar merci Genelkurmay Başkanı’dır.”
Benzer soruya verilen, “Arz edilen komutan Genelkurmay Başkanı’dır” yanıtı ortak payda.
Dursun Çiçek’in internet siteleriyle ilgili arzı yapan ve emirleri alan kişi olduğunu söyleyen subaylar da var.
Bu sürecin Başbuğ’dan önce Gül’ün Çankaya’ya çıkması üzerine
Büyükanıt döneminde başladığı da öne sürülmekte.
Elbette bu iddialar
mahkemede netleşecek ancak
Balyoz sanığı
tutuklu generallerin “hukukunu koruyamadığı” için Genelkurmay Başkanlığı’ndan ayrılan Koşaner’in tutumunun da, Büyükanıt ve Başbuğ’dan devralınan “karargâh”ı koruma kollama amaçlı olduğu anlaşılıyor. Mahkeme 7’si general ve
amiral 14 sanık hakkında
tutuklama kararı verdi ve aralarında
Nusret Taşdeler de var!
Bu çağda hâlâ Soğuk
Savaş yöntemleriyle “dezenformasyon” yapılıyor.
“Andıç” uygulaması
Cumhuriyet tarihi kadar eskidir. 28 Şubat’ta sanık ifadelerine
muhalif isimler eklenerek
PKK yandaşlığıyla suçlanmışlar,
hedef hale getirilmişlerdir.
1925
Kürt isyanının görüldüğü Şark
İstiklal Mahkemesi’nde Cumhuriyet karşıtlığıyla suçlanan aydınlara ifadesinde yer vermesi halinde Şeyh Sait’e “cezasının hafifletileceği”
vaat edilmiştir.
2011’e geldik “iç tehdit”ten kurtulamadık.
Teknoloji dışında Garp cephesinde değişen bir şey yok!