Deniz Gezmiş devlet tarafından öldürülmeseydi şimdi 64 yaşında olacaktı...
Ve de belki
CHP milletvekili!
Bir "sol Kemalist"...
Öne çıkardığı sosyalizm değil,
Amerika ve NATO düşmanlığıydı... (İkiye bölünmüşlerdi, "sosyalist
Türkiye" diye slogan atanlar ve "bağımsız Türkiye" diye slogan atanlar... Birbirleriye sık sık
kavga ederlerdi, sonra işi birbirlerini öldürmeye kadar da götürdüler.)
Oysa, NATO'dan çıkmaya kalkanlara Amerika'nın ne yaptığını isterseniz Silivri'ye sorabilirsiniz, dilerseniz Hasdal'a.
Bu çocukların (Silivri'deki bazı kazıkların değil) mahvına türlü çeşitli sebepler arasında, bir tanesi de "
Atatürk'ün
Bursa Nutku" olmuştur.
Daha doğrusu, Atatürk'e "atfedilen" düzmece bir nutuk!
Tıpkı gene Atatürk'e atfedilen "şurası muhakkaktır ki Türk âleminin en büyük düşmanı komünistliktir, her görüldüğü yerde ezilmelidir" palavrası gibi...
Hani tıpkı,
Yahudi "büyüklerine" atfedilen, oysa önceki yüzyılın doksanlı yıllarında Çarlık Rusyası'nın gizli polisi Ohrana örgütü tarafından kaleme alınmış "
Sion Büyüklerinin Gizli Protokol Anlaşmaları" adlı aşağılık metin gibi...
O sahte
belge nice
Alman faşistinin çarpık beyninde fırtınalar koparmıştı...
Bursa Nutku da bizim kuşaktan nice saf çocuğu yedi.
İşin matrağı, bu sahte nutuk, kırklı yılların sonlarına doğru, bazı DP taraftarlarınca, "gençliği CHP'nin aleyhine çevirmek" amacıyla uydurulmuştu ama...
Altmışlı yılların bazı "solcu mütefekkirleri" tarafından, bu sefer gençliği DP-AP aleyhine çevirmek amacıyla kullanıldı!
Ve birçok saf ve iyi niyetli arkadaşımız da bu zokayı yuttu.
Atatürk, bu sözde nutukta, güya gençliği "devrimleri korumak için 'bu ülkenin polisi vardır jandarması vardır, bize düşmez' demeden, gerekirse taş ve
sopayla hükümete karşı ayaklanmaya"
teşvik ediyordu!
"Atatürk böyle laf eder mi?" sorusuna da, sahteciler, bula bula "belki içkili olduğu sırada söylemiştir canım" savunmasını buldular.
Taş ve sopa akla gelmişti ama herhalde "yumurta" akıllara gelmemişti o zamanlar.
Yumurta ucuzlayınca, sol Kemalistler'in gözde silahı oldu. Bir kere, ölümcül olmadığı için soruşturmadan yırtması kolaydı. İkincisi,
Avrupa ve Amerika'da da öyle yapıyorlardı! Kendini solcu sanan
Amerikan oğlanları ve kızları yumurta işini sevdiler.
Beğenmedikleri herkese yumurta atar oldular.
Amaç, akıllarına basmayan fikirlerin dillendirilmesini önlemek, insanları "konuşturmamaktı"... Ne kadar
devrimci bir davranış...
Kimisi bu
protestoyu "cumhurbaşkanının eşinin elini sıkmamak, başbakana poposunu dönmek, hatta sohbetlerde ona
küfür etmek" şeklinde gerçekleştiriyordu... Eh,
yaşlı başlı adamların yumurta atacak halleri yoktu ya!
Ama gençlerin vardı. Attılar.
Bir üniversitede bir
rektör, Bülent Arınç'ı protesto eden iki öğrenciye, bir ve iki sömestr okuldan uzaklaştırma cezası vermiş.
Gençler, "biz görevi Atatürk'ten devraldık" demişler.
Rektörün de o yetkiyi nereden aldığını merak etmiyorlar mı?
Büyük Kemalist Kenan Baba'larından! Kenan Baba'larının kurduğu YÖK düzeninden.
Yaaa, böyledir işte, farkında olmadan çanak tuttuğun hurmalar, gün gelir okula devam çizelgeni tırmalar.