İster
Genelkurmay Başkanı, ister Türk sporunun yüz küsur yıllık çınarı, hiç fark etmez. Yeni Türkiye’de kimsenin anası
babası, gelmişi geçmişi, hangi makamda oturduğu önemli değil. Kendi kendini “cumhuriyet” olarak ilan eden böylece de geri kalan diğer bütün kulüpleri dışlayan, gerçekte
ülke sporunun temel direklerinden biri olan kulübün başkanı, öne sürüldüğü gibi,
yasa dışı işlere soyunmuşsa, o da
hesap verecek.
İsteseniz de istemeseniz de; beğenseniz de beğenmeseniz de bu ülkenin değiştiğini kabul edeceksiniz.
Kemal Burkay ülkesine dönüyor, başbakan yardımcısı “hoşgeldin” diyor. Ülkenin başbakanı
TBMM kürsüsünden Nazım’ın dizelerini okuyor. “Kriz” çığırtkanlarına en güzel
yanıt, on bir küsur milyar dolarlık Temmuz ihracatıyla veriliyor!
İnternet andıçları, irticayla mücadele
eylem planları, ıslak
imza saçmalıkları, cumhurbaşkanlığını gözetleme zırvaları, denizkızı, balyoz, ay ışığı ve benzeri meşrubat çöp tenekesini boyluyor. Yenileşmeye çalışan ama her yanı lime lime dökülen köhne
CHP yeni Türkiye’ye ayak uyduramadığı için yerinde sayıyor, sözcüsü kem küm edip elindeki kağıtları yere düşürüyor, Kemal Bey tatilini yarıda kesip dönüyor... Döndüğüyle de kalıyor. Çünkü dört devlet memurunun emekliliğini istemesi ne bunalıma yol açıyor ne de kimsenin umurunda. Muhtıra vermek , seçilmişi alaşağı etmeye kalkışmak,
darbe tasarlamak suç... Şike yapmak, karşı takımın topçusunu,
teknik adamını satın almak,
teşvik primi vermek de suç! Bu suçları işlediği öne sürülenlerin yargı önünde hesap vermesine karşı çıkmak, sokağa dökülmek, abuk subuk demeçler vermekse en azından günün bilincinde olmamak demek! Bırakın geçmişi, gelin bu güne... Burada hava çok daha
temiz çünkü!
Sevgiliye kurşun armağan etmek
Böyle şey duydunuz mu hiç? Kalkmış iki sevgili, birbirine kurşun armağan etmiş. Vazgeçilen vazgeçenin kafasına sıkacakmış kurşunu. Ayrılmak zorunda kalırlarsa da
intihar edeceklermiş bu kurşunlarla! Ee “sana sevdanın yolları, bana kurşunlar” gibi şarkıları dillerinden düşürmeyenler için, olağan sayılmalı bu davranışlar. Daha bırakın aşkı, sevdayı, tutkuyu, birbirinden hoşlanma aşamasında olanlar bile mutluluktan, gelecekten, kendilerini bekleyen güzel günlerden söz edecekleri yerde birbirlerine kurşun
hediye ediyorlarsa, bazı insanlara bu sıcaklar iyi gelmiyor! Tıpkı kendisini terk eden sevgilisini öldüren, son mermiyi de kendi kafasına sıkan Sadık falanca gibi! Ya boşandığı kadının sığındığı baba evini basıp herkesi öldüren zırdeliyi ne yapacaksın?
Sıcaklar mı diyeceksin gene? Yoksa şiddetin her şeye çözüm olduğunu inanan insanların sayısı artıyor, buna bir çözüm getirmek gerekmez mi?
Sen başladın kuzum
Bizim Celal okulu bitirmiş, ilk kez iş için başvurmuş.
İnsan Kaynakları bölümüne gitmiş. Müdür özgeçmişine, diplomasına bakmış.
“Bizim bir mühendise ihtiyacımız var. Ne
maaş istiyorsun?”
“Ayda en az 15 bin lira net.”
Müdür bakmış Celal’e; gülümsemiş:
“Peki. Yılda otuz gün izin, özel
sağlık sigortası, her yıl son
model bir
Mercedes ya da BMW,
yurt dışına bedava
bilet versek ne dersin?”
“Benimle dalga geçiyorsunuz derim!”
“Haklısın ama ayda 15 bin lira maaş isteyerek dalga geçmeye sen başladın önce kuzum!” (Arnavutköylü Celal’e teşekkürler)