Hz. Mevlânâ'nın evinin yeri


Avukat M. Ali Uz ve Muhammed Doğan beyler yaptıkları araştırmalara ve belgelere dayanarak Mevlânâ Hazretleri'nin evinin yerini tespit ederek bana çalışmaları ile ilgili bu bilgileri gönderdiler: Molla Atik Medresesi'nin yani Hz. Mevlânâ Medresesi'nin günümüzdeki yeri, Şerafeddin Caddesi'nde, Sabah Dershanesi'nin Ahmet Sağırlı Şubesi'nin bulunduğu yerdedir. Medrese binası bahçenin güneybatı köşesindedir. Bahçenin ortasında bir de havuz bulunmaktadır. Hatırladığımıza göre dershane yapılmadan önce burası etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir arsa durumunda idi. Arsa uzun zaman bu haliyle kaldı. Merhum Mehmet Önder'in, Caner Arabacı'nın ve bizim tespit ettiğimiz arsanın eski tapu kayıtları 21 pafta, 242 ada, 35 parsel iken sonradan arsa, 916 ada ve 57 parsel olarak değişmiştir. 1017.5 metrekare arsanın 135 metrekare kadarı yola terk edilmiştir. Kurs binası yaklaşık 889 metrekare alana inşa edilmiştir. Bu duruma göre, eski Hz. Mevlânâ Medresesi'nin hiçbir özel şahısta bir metre yeri yoktur. Eskiden binanın kuzeyindeki sokak, Saray Sokağı adını taşırken, sonradan Ahmet Özdemir Sokağı olarak değiştirilmiştir. Bu sokak ve cadde üzerindeki evlerin bir zamanlar Maliye-i Hazine üzerinde kayıtlı olması, bu evlerin Ermenilerden kaldığını göstermektedir. Dershane binası yapılmadan önce arsanın mülkiyeti, Bursa'da ikamet eden aslen Silleli bir aileye aittir. Koyuncu Vakfı yöneticileri bu arsa yerine bir eğitim kurumu yaptırmak üzere talip olur. Fakat binanın sahibi veya sahipleri biz kendimiz buraya inşaat yapacağız diye satmak istemez. Buraya inşaat yapmak istediklerinde de buranın vakıf bir mülk olduğunu öğrenince, arsa bir kere daha el değiştirdikten sonra Koyuncu Vakfı'na intikal eder. Vakıf da buraya bugünkü binayı yaptırır. Burayı satanların da, alanların da arsanın yerinin Hz. Mevlânâ'nın evi ve medresesi olduğundan haberleri yoktur. Bizim bu tespitimizin önemli bir tespit olup ülke çapında, hatta ülke dışında büyük ilgi ile karşılanacağını tahmin ediyoruz. Tarafımızdan, Sabah Dershanesi yerinin Hz. Mevlânâ'nın evi ve medresesi olduğu ifade edilince Bursa'da ikamet eden H. İbrahim Erdönmez ailesi, ellerinde bulunan Osmanlıca bütün kayıt ve belgeleri bize göndermişler ve yardımcı olmaya çalışmışlardır. Kendilerine şükran borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Daha önce ifade ettiğimiz gibi Hz. Mevlâna bu medreseye büyük önem verir ve saygı duyar. Bir dostlarının Şems'in hücresinin duvarına çaktığı çivi dolayısıyla, "Bizim bu medresemiz, velilerin meskenidir. Bu hücre de Mevlânâ Şemseddin'indir. Buraya çivi çakmaktan korkmuyorlar mı? Bir daha yapmasınlar. Bana, sanki bu çiviyi ciğerime çakıyorlarmış gibi geliyor." der. (Eflâki, Ariflerin Menkıbeleri, Çev. Tahsin Yazıcı, 1986, 1/ 543 ). Sekiz asır sonra medrese yerinin parçalanıp bölünmeden yine bir eğitim kurumunun Allah'ın takdiri yanında, Hazreti Pîr'in bir himmeti olarak yorumluyoruz. Böylece vakfın gayesi korunmuş oluyor. Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi Yazma Eserler bölümünde 4005 numarada kayıtlı "Menakıb-ı Mevlânâ" isimli eserde Hz. Mevlânâ'nın, "Vallahi zaman ola ki, medresemiz tamamen harap olup yıkıla, yol ola... Yoldan geçerken halk 'Bu makam Mevlânâ'nın Medresesi olan mahaldir' deyip hayr ile zikredeler." (s, 19b ) buyurduğu yazılıdır. Cenâb-ı Hakk'ın böyle Hz. Mevlânâ'nın hayırla yâd edilmesine bizi vesile kıldığı için de Allah'a hamd ediyoruz. Bu sebeple bundan sonra binanın üzerine "Bu bina Hazret-i Mevlânâ'nın, evi ve medresesi üzerine inşa edilmiştir" yazılı levha asılması, dershanenin adının "Sabah Dershanesi Mevlânâ Şubesi" olarak değiştirilmesi ve Hz. Mevlânâ'nın medrese ile ilgili sözleri ve kısa hayatı ve eserlerinin yer alacağı bir Mevlânâ köşesinin yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz.
<< Önceki Haber Hz. Mevlânâ'nın evinin yeri Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER