Türkiye'de her şey değişir ama
CHP değişmez.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü
Ria Oomen Ruijten TSK komuta kademesindeki son toplu
emeklilik eylemi ertesindeki gelişmeleri değerlendiren açıklamasında şöyle demişti:
"- Türkiye, demokratik kurumların askeri kararlar üzerinde denetim sahibi olduğu daha demokratik bir
ülke haline geliyor.''
Bu açıklama CHP yönetimini sinirlendirmiş.
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Osman Korutürk de önceki gün bir yazılı açıklama yaptı ve özetle şunları söyledi:
"- Görevi Türkiye'deki durumu saptayıp,
Avrupa Parlamentosu'na
rapor etmek olan bir Avrupa parlamenterinin bütün bu gerçekler hakkında hiçbir tespit ve beyanda bulunmayıp iktidarın Silahlı
Kuvvetler mensuplarına yönelik hukuk dışı tutumunu kınamak yerine, bu tutum nedeniyle görevlerinden
istifa eden komutanların bu demokratik
protestolarını 'demokratik kurumların askeri kararlar üzerinde denetim sahibi olması' şeklinde yorumlayacak kadar aymaz olmasından ciddi kaygı ve üzüntü duyuyoruz."
Demokratik protestoymuş
"Bütün bu gerçekler"den biri de 12
Eylül Anayasa referandumu ertesinde yargının yürütmeye bağımlı hale gelmesiymiş.
Düşünebiliyor musunuz?
Generallerin
muhtıra vermek yerine toplu emeklilik eylemleri ile sonuçlanan olayı Avrupalı parlamenter Türkiye'nin demokratikleşmesi şeklinde yorumluyor.
Türk ana muhalefetinin yöneticisi ise bu yoruma öfkeleniyor.
Generallerin davranışını "Demokratik protesto" olarak niteliyor.
Gerçi buna da
şükür.
28
Şubat post-
modern darbesinde CHP'nin o zamanki Genel Başkanı
Baykal "Silahlı Kuvvetler de bir
sivil toplum örgütüdür" doğrultusunda sözler söylememiş miydi?
Yeni CHP'nin sözcüsü de ayıp olmasa "Generallerin değil hükümetin istifa etmesi gerekirdi" diyebilirdi herhalde.
Asker askeri
tasfiye edebilir
Aslında bu mantığa göre "Demokratik kurumların askeri kararlar üzerinde denetim sahibi olduğu" bir
model bize uygun değildir.
Aslında askeri kararlar da, siyasi sorunlar da sivillere bırakılamayacak kadar ciddi işlerdir.
Askeri asker
terfi ettirir, ancak askerler meslektaşlarını emekli edebilir.
Hatırlayın 1960'ı...
27
Mayıs darbesinden üç ay sonra 3
Ağustos 1960 günü, "Milli Birlik Komitesi" adı verilen cunta 235 generali ve 5000'e yakın subayı emekliye sevk etmemiş miydi?
EMİNSU'ları unuttunuz mu?
Ertelenen
12 Eylül muhtırası
Osman Korutürk'ün rahmetli babası Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e 29
Aralık 1979'da
Genelkurmay Başkanı
Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından demokratik protesto içerikli "Uyarı Mektubu" verilince, o da "Aman bu uyarıyı benim görevim bittikten sonra uygulayın" diyerek, 12 Eylül darbesini demokratik biçimde 1980'e ertelememiş miydi?
Türkiye'de asker-
siyaset çarpık ilişkilerini bir Avrupalı parlamenterin, askerin siyasete müdahalesini üstelik
aile boyu yaşamış CHP Genel Başkan Yardımcısından daha doğru değerlendirmesine şaşırmamalıyız...
Eskisi ve yenisi ile "Derin CHP" için
demokrasi teferruattır.
Bu yüzden de her seçimden yenik çıkarlar.