Norveç'in teröristi veya teröristin Norveç'i


Norveç'te infial uyandıran katliam hemen hemen herkesin zihninde... Norveç'te infial uyandıran katliam hemen hemen herkesin zihninde "bu adam manyak mı, gizli bir örgütün üyesi mi, yoksa istihbarat servisleriyle bağlantılı bir eylemin figüranı mı" gibi sorulara yol açtı ve mesele medyada da benzeri bir problematik içinde tartışıldı. Böyle soruların net cevabını bilmek zor... Ortaya çıkan eylemin ve teröristin açıkladıklarına baktığımızda, aslında bu meselenin tek başına ele alınmasının çok fazla anlamlı olmayacağı, daha geniş bir çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gereği ortaya çıkıyor. Yaklaşırken uzaklaşmak Hatırlarsınız, Türkiye'de bir grup "AB'ye hiç bu kadar yakın olmamıştık" tarzında sevinç gösterileri yaparken, Türkiye'ye karşı ortaya konan tavırlar, neredeyse düşmanca bir tutuma dönüşmüş, Türkler'e ve buradan da Müslümanlar'a karşı sözel bir Haçlı Seferi başlatılmıştı. Bu saldırıyı yapanlar arasında sadece Norveç'teki terörist gibi adı sanı bilinmeyen "manyaklar" değil, anlı şanlı Avrupalı politik liderler ön sıralarda saf tutmuştu. Aşağı yukarı aynı zaman dilimine tesadüf eden bir dönemde, karikatürlerden çeşitli gazete yazılarına kadar, başta İslam peygamberi olmak üzere, İslam'ın ve Türklüğün bütün kutsallarına karşı ahlaksızca bir kampanya sürdürülmüştü. Avrupa'da durup dururken bir Türk ve İslam düşmanlığının yükselmesi sebepsiz olamaz. Bu tablonun ortaya çıkmasının nedenleri arasında Türkler'in AB'ye girme teşebbüsünün doğrusu çok önemli bir yeri olduğu da söylenemez. Batı'nın kendi içinde yaşadığı değişmeleri dikkate almadan meselenin anlaşılmasının imkânsız olacağı açıktır. Bu noktayı kavramak için Norveç'in teröristinin psikolojisine ve hayat hikâyesine bakmaktan çok, teröristin Norveç'ini anlamak gerektiğini görmek durumundayız. Batı'yı ve geçirdiği değişimleri anlamadan onun bir parçası olan Norveç'te olup biteni de doğru değerlendirmek oldukça zordur. Fransa'da Sarkozy, Almanya'da Merkel veya diğer Batılı siyasetçilerin İslam, Türkler ve Türkiye hakkında söyledikleriyle bir teröristin yayınladığı metindeki ortak duygudaşlık benzerliği, ideolojik bir yönelimin temel parametrelerini ortaya dökmektedir. Söylem analizi yapıldığında, bu benzerliklerin yabancı düşmanlığına, İslam ve Türklüğe bakış açısının çok gerilerde kalması gereken bir Haçlı algısına, farklılıkları ve çoğulculuğu reddeden bir ötekileştirme mantığına dayandığı aşikârdır. Batı'da öz güven kaybı: Yeniden Haçlılaşmak O zaman Türkiye'nin meseleyi irdelerken "Batılılar böyledir, dün de böyleydiler bugün de böyledirler" mantığıyla değil, 21. yüzyılın dünyasında neden Batı'da böyle bir zihniyetin yükseldiği, bu tür dışlayıcı ideolojilerin neden yaygınlık kazandığı düşüncesiyle hareket etmesi gerekir. Tek bir olaydan hareket edilerek Batı'nın değiştiğini, "Batı uygarlığının" yeni bir yönelime girdiğini söylemek ne kadar doğrudur? Bu tür itirazlara hemen cevap verelim; öncelikle ortada tek bir olay yoktur, bir zihniyet biçiminin, düşünce sisteminin ürettiği muhtelif sapkın davranışlar vardır. Bu, davranışların dayandığı zeminde problem olduğunu gösterir. O halde soru, bu problemin ne olduğuyla ilgilidir. Kısaca söylemek gerekirse Batı uygarlığı artık kendine olan güvenini kaybetmiştir. Öz güven kaybı başkalarına ve ötekine düşmanlık duygusu geliştirir. Bu duyguların davranışa dökülmesi, problemin büyüdüğünün işaretidir. Almanya'da Türkler'e yönelik kundaklama olayları, Fransa'da yerleşik Müslümanlar'a karşı gösterilen düşmanca tavırlarla, Norveç'te Protestanlığı yüzlerce yıl sonra düşman ilan eden bir teröristin zihin karışıklıkları, bütünüyle Batı uygarlığının entegre edici gücünü kaybettiğini gösteren olaylar olarak okunabilir.
<< Önceki Haber Norveç'in teröristi veya teröristin Norveç'i Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER