İç savaş bekleyen alçaklar


Bir tek budaladan duymuş olsaydım üstünde durmayacaktım, aldırmayacaktım, gülüp geçecektim. Birden fazla budaladan duydum, epeyce çok. "İç savaş çıkmadığı sürece bu adamlar gitmez" diyorlar. Bu adamlar dedikleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş ve "meşru" yöneticileri. Hiçbir seçimi kazanamayacakları sonunda artık kafalarına dank etmiş, darbeden marbeden de hayır yok, bir kalıyor iç savaş beklentisi... Yok efendim, öyle "PKK ile savaş" falan değil, Türk ile Türk savaşı. Yani, Kemalistler ile "şeriatçı" olarak gördükleri kesim arasında savaş. Bürokrasiyle halk arasında savaş. O kavga soğuk düzeyde sürüyor da, bunlar "sıcağını" istiyorlar. "Nasıl olsa top tüfek bizim elimizde sayılır" diyorlar, buna güveniyorlar. Öyle ya, halkın elinde çakaralmaz tabanca var, pek pek pompalı tüfek. Uçak, top ve tank "onlarda" sayılıyor. Ekonomik kalkınmanın rekorlar kırdığı, burjuvazinin yükselen sınıf olarak daha yeni yeni parladığı bir ülkede iç savaş patlayabilir sanıyorlar. Seçimi kazanamayacaklarını, hele hele "parti içi iktidarı" bile ellerinden kaçırmakta olduklarını anlayınca halkı "Kahire'nin Tahrir Meydanı tarzı" bir ayaklanmaya çağıracak kadar zırvalayan bazı CHP politikacıları mı daha zavallıdır, "ordu darbe yapamıyorsa bari ayaklansın" diye bekleyen bazı CHP seçmenleri mi? "Gerekirse ekonomi batsın, yeter ki bu hükümet gitsin" diye bekleyenlerle bunlar arasında "gömlek" farkı var, bunlar bir gömlek daha alçak. Körkütük cahil oldukları için, örneğin İspanya İç Savaşı'nın "kısmen başarılı bir darbe girişiminin tam üç yıl sürüncemede bıraktığı iktidar kavgası" değil, "spor olsun diye çıkarılmış bir eğlence" olduğunu sanırlar. (İspanya İç Savaşı'ndan haberleri varsa tabii... Genç ve cahil bir budala da bana "Amerika'da ne zaman iç savaş oldu ki yahu?" diye sormuştu.) Gene körkütük cahil oldukları için, ordunun bölünebileceğini, bir kısım subayın ve birliğin "meşru hükümetin safına" geçebileceğini ve askerimizin birbirini vurur duruma düşeceğini de akıllarına getiremezler. Bunlar bir iç savaşı "televizyondan seyredeceklerini" sanırlar, patlamış mısırlarını ve biralarını hazırlayıp... Daha sonra bunun sinema filmi falan da yapılmak üzere... Dahası, o iç savaşta "ölmeyeceklerini" sanırlar. Öyle şeyler hep başkalarının başına gelir çünkü... Bir maç oynanacaktır, onlar izleyeceklerdir, sonunda da "onların tarafı" kazanacaktır. Kazanamaz gibi görünürse, belki bir Aziz Yıldırım çıkar, işi bağlar nasıl olsa. Yüz binlerce insan ölecek, memleket bir daha kolay kolay toparlanmamak üzere batacak, yücelttikleri devlet ortadan kalkacaktır. Bir iç savaşı kim kazanırsa kazansın, bu devlet bu şekliyle ayakta kalamaz. Kurtarmak istediği devleti kumar masasına sürüp batırmak... İttihatçılar'ın eski özelliğidir, alışkanlığıdır, geleneğidir bu! Ama bu arada elinden geldiğince Kürt de kesmek tabii, dedelerinin Ermeni kestiği gibi... Bir batalım, sonra nasıl olsa Atatürk Samsun'a çıkar bizi kurtarır canım... Zaten Mevlana Türbesi'nden gökyüzüne bir lazer ışını yükselmeyecek, Atatürk ona tutunup aşağı inmeyecek miydi? Çevrenize şöyle bir bakınız: İç savaş isteyen ya ahmak oğlu ahmak, ya alçak oğlu alçaktır. Genellikle de ikisi birden.
<< Önceki Haber İç savaş bekleyen alçaklar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER