"Al lafı koy rafa" veya "Lafa bak hizaya gel"...


Herkesin kendine göre doğrusu vardır. "Kürt Sorunu"na ilişkin olarak farklı kişiler "Demokratik çözüm"den söz ettiklerinde bile, bu çözümün içeriği kişiden kişiye öylesine değişiyor ki. Örneğin bazıları "Önce PKK'yı bitirmeliyiz" diyerek demokratik çözümün kendince şifresini verirken, bazıları da "PKK gerçeği kabul edilmeden demokratik çözüm olamaz" demiyor mu? İlk duyduğunuzda aklınıza yatkın görünen deyişleri derinine irdelediğiniz zaman, bunların söylenmemelerinin söylenmiş olmalarından daha doğru olacağını görebilirsiniz. Örneğin bazılarının Atatürk'e izafe ettikleri "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözü vardır. Hawking olayı Günümüzde böyle bir sözü söylemenin özürlüler açısından ne kadar kırıcı olacağını herhalde düşünürsünüz. Veya fizikçi Stephen Hawking'in kafası ile vücudunu hatırladığınızda, vücut sağlamlığı ile kafa sağlamlığı arasında bir bağlantı kurmanın yanlışlığını hemen görürsünüz. 50kilo ağırlığındaki Hawking tekerlekli sandalyesinde oturuyor, başını, yüzünün hareketlerini, ayaklarını kontrol edemiyor. Buna karşı Hawking 20'nci yüzyılın Einstein'dan sonra gördüğü en büyük dâhi olarak kabul edilmekte "İnsan, Mars'a ne zaman yerleşecek", "Evrende dünya dışında da canlılar yaşıyor mu", "Başka galaksilere yolculuk yapabilecek miyiz" gibi sorulara tek cevap verebilecek kişi o... Doğru olan alışılmışın ya da ezberlerin dışına çıkabilmektir. Çelişen atasözleri Neticede atasözlerinde ve özdeyişlerde bile zaman-üstü ortak doğruyu bulamazsınız. Google'a girip "Çelişen atasözlerimiz" e bir göz attım. Birkaç tane örnek vereyim: - İyi insan lafın üstüne gelir./ İti an çomağı hazırla... - Eski dost düşman olmaz./ Güvenme dostuna, saman doldurur postuna. - Bir elin nesi var, iki elin sesi var./ Nerede çokluk, orada bokluk. - Yüzü güzel olanın, huyu da güzel olur./ Yüzü güzel olanı değil, huyu güzel olanı sev. - Erken kalkan yol alır./ Acele işe şeytan karışır. - Birlikten kuvvet doğar./ Körler, sağırlar; birbirlerini ağırlar. - Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır./ Lafla peynir gemisi yürümez. Eğri ile doğru karşı karşıya - Eğri otur, doğru söyle./ Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. - Harama el uzatılmaz./ Üzümü ye bağını sorma. - Fazla mal göz çıkarmaz./Azıcık aşım ağrısız başım. - İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur./ İki çıplak bir hamama yakışır. - İyilik yap denize at./ Merhametten maraz doğar. Ezberleri hiç düşünmeden tekrar etmek yerine bunların hangi koşullarda ve hangi ortamlarda söylendiklerini düşünmekte sayılamayacak kadar çok yarar vardır. Ölçüyü kaçırmak Mesela her ölenin ardından "Su testisi su yolunda kırılır" demek doğru değildir. Ya da 1930'larda söylendiği zaman "Yükselen değerleri" ifade eden bir sözü tekrarlamak 21'inci yüzyılda "İnsanlık suçu" oluşturabilir. Ama işi abartıp bir dönemde "Muhtar bile olamaz" dediğiniz siyasetçiye "Usta öyle diyorsa öyledir" diye yaklaşarak da ölçüyü kaçırmamalısınız.
<< Önceki Haber "Al lafı koy rafa" veya "Lafa bak hizaya gel"... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER