Barış dostla değil, düşmanla yapılır!


Protestan partisinin milletvekili anlatıyor: “Ben de Sinn Fein temsilcilerinin başlangıçta ellerini sıkamadım. Benim aile üyelerim arasında da IRA şiddetine kurban gidenler vardı. Ama Mandela’nın sözünü unutmayın. “Barış, dostlar değil, düşmanlar arasında yapılır” der. Biz de barışı böyle yaptık. Şimdi aynı parlamentoda, aynı koalisyon hükümetinde birlikte çalışıyoruz.” Katolik mahallesinde bu toprakların acılı geçmişini anlatan rengârenk duvar resimleri var. BELFAST Yaşamak için ille de acı mı çekmek lazım?.. Yine dipsiz bir kuyunun karanlıklarından kulağıma çalınıyor o uğultu... Hep böyle zamanlarda duyarım bu sesi. İnsanoğlunun cennette nasıl cehennem yarattığına şahit olduğum ya da düşündüğüm zamanlar... Oysa güneşli pırıl pırıl bir gün. Bu Kuzey İrlanda memleketinde seyrek rastlanan enfes bir havada, yemyeşil ağaçlarla kaplı sükûnet içinde bir sokaktan geçiyoruz. Duvarlar, korku duvarları! Dikenli teller, ilki 1969 yılında inşa edilen bariyerler, demir parmaklıklı pencereler... Sokağın bir tarafı Protestanların, diğer tarafı Katoliklerin. Protestan tarafında Britanya bayrakları, Katolik tarafında bağımsız İrlanda bayrakları... PROTESTAN MISIN, KATOLİK MİSİN? Çatışmalı dönem 2005’te bitmiş ama iki dünya arasındaki bölünmüşlük devam ediyor. Sir Kieran Prendergast’ın esprisini anımsıyorum. Uçak Belfast’a inişe geçerken pilotun sesi duyulur: “Aman saatlerinize dikkat edin, üç yüz yıl geriye gidebilir.” Belfast’ta taksi şoförü sorar müşteriye: “Protestan mısın, Katolik mi?” Adam biraz ürker: “Yahudi’yim.” “Katolik Yahudi mi, Protestan Yahudi mi?” Katolik mahallesindeki rengârenk duvar resimleri acılı bir geçmişi anlatıyor. Hapishanedeki açlık grevinde ölenler, IRA’nın kahramanları, açlık grevindeyken milletvekili seçilen Bobby Sands... Bu resimler korumaya alınmış, silinmeleri yasak! Diyor ki: “Bunlar bizim geçmişimiz. Bunlar silinerek geçmişin acıları iyileşmez.” Geçmiş hâlâ geçmiş değil. James Joyce’ın Ulysses’indeki o cümle: “Stephen dedi ki, tarih uyanmak için uğraştığım bir kâbustur.” Kuzey İrlanda böyle. Topu topu iki milyona bile varmayan nüfusuyla bir kâbusun içinden geçmiş, ama hâlâ tam uyanamamış. UÇURUM VE BÖLÜNMÜŞLÜK Bölünmüşlük devam ediyor. Mahalleler ayrı, okullar ayrı. Duvarlar, dikenli teller... Halkın yüzde 90’ı kendi duvarlarının arkasına çekilmiş yaşıyor. Çocukların yüzde 90’ı Katolik ya da Protestan okullarına gidiyor. Çatışma yok ama duvarlar var. Bir yıl önce üç hafta geçirdiğim Güney Afrika’daki gibi... Demokrasiyle barış, kâğıt üstünde eşitlik bir zamanlar ırkçılığın kol gezdiği bu güzel ülkeye 1990’larda gelmişti; ama siyahlarla beyazlar arasındaki uçurum ve bölünmüşlük tüm çarpıcılığıyla devam ediyordu, 2010’un yazında... Belfast’ta da gördüm aynı şeyi. Yaralar daha doğru dürüst kabuk bağlamış değil. Çatışmanın kökleri henüz sağlam... Protestanların, Demokratik Birlikçi Partisi Milletvekili Jeffrey Donaldson acıyı anlatıyor: BARIŞI BÖYLE YAPTIK “Çocukluğumda annem babam gezmeye gidince beni Katolik komşularıma bırakırdı. Çocuklar hep birlikte oynar, top peşinde koştururduk. Okullarımız yine bugünkü gibi ayrıydı, ama mutluyduk. Sonra 1969’da çatışmalar başladı, koptuk birbirimizden... Bugün çocuklar arasında yeniden bir kaynaşma başladı, ama ertesi sabah herkes kendi okuluna gidiyor. Bu da iyi değil.” Jeffrey Donaldson, Kuzey İrlanda’da Britanya ordusunda görev yapmış. Sonra ayrılıp otuzuna doğru siyasete girmiş. Barış sürecinde müzakerelere katılmış. Diyor ki: “Ben de Cumhuriyetçilerin, Sinn Fein temsilcilerinin başlangıçta ellerini sıkamadım, onlarla tokalaşmakta zorlandım. Benim aile üyelerim arasında da IRA şiddetine kurban gidenler vardı. Ama Nelson Mandela’nın sözünü unutmayın. “Barış, dostlar değil, düşmanlar arasında yapılır” der. Çok haklı. Biz de barışı böyle yaptık. Uzlaştık, tavizler verdik karşılıklı... Bu arada barış sürecinde çalışırken, müzakereleri etkilemek, birbirimizi baskı altına almak için şiddete başvurmayacağımıza dair de söz verdik birbirimize, masaya otururken... Şimdi aynı parlamentoda, aynı koalisyon hükümetinde barış sürecini Kuzey İrlanda’da daha ileriye götürmek için birlikte çalışıyoruz.” O da aynı şeyi söylüyor: GEÇMİŞTE YAŞANMAZ “Barış bir süreç! Bunu unutmayın. Tek bir anlaşma imzasıyla olup bitmiyor, süreci devam ettirmek lazım. Barış süreci gayet güçlü, eski karanlık günlerin bir daha geleceğini sanmıyorum.” Ve ekliyor: “Geçmişte yaşamak olmaz. Geçmişin acıları, geçmişte yaşamakla iyileşmez. Biliyorum zaman alacak, kolay olmayacak geçmişin acılı yükünden kurtulmak. Ama başka çaremiz var mı? Artık ne yapacaksak, barışçı yollardan, siyasetle yapacağız. Acıların bize öğrettiği en büyük ders budur.” Evet, acılar olgunlaştırır! Yarın İskoçya’dan, Edinburgh’dan..
<< Önceki Haber Barış dostla değil, düşmanla yapılır! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER