Gelinen noktada kim diyebilir ki "Terörle mücadelede çok başarılıyız..."
Hadi "çok"tan geçtik, "başarılı mıyız" hatta "az" başarılı mıyız?
Geldiğimiz noktada
PKK terörü ile mücadelede ciddi ciddi "
şike" iddiaları var kardeşim!
Futbolda şike değil, savaşta şikeden bahsediliyor!
Ve milletin böyle düşünmesi için haklı sebepleri var.
Yüzlerce
karakol baskını...
Yüzlerce pusuya düşürme...
Binlerce, on binlerce şehit!
Eğer ortada bir şike,
bir numara,
bir çapanoğlu,
bir bityeniği olmasa aynı karakol beş defa basılabilir mi?
Yılan sizi bir delikten ancak bir kere ısırabilir.
Eğer aynı delikten ikinci kere ısırılıyorsanız sorun sizdedir.
Tedbir almamış, deliği kapatmamış, mevzuyu önemsememiş ya da anlamamışsınızdır.
Ya da "şike" yapmışsınızdır!
İnsanlar haklı olarak soruyor. Son
Silvan olayında Genelkurmay'ın açıklamasına göre 13 askerimiz şehit edildi. Yedi de PKK'lı öldürüldü. Fakat PKK yetkilileri ise söz konusu çatışmada iki teröristin öldürüldüğünü, sözü edilen diğer beş kişinin PKK'lı olmadığını söylüyor.
Peki kim bunlar?
Var mı makul bir açıklaması, insanlar bilmek istiyor.
Aslında buna gelene kadar sorulması gereken çok soru var da... Karşıdan makul
cevap veren yok.
Hükümeti devirmek için, irtica ile mücadele etmek için planları var fakat PKK terörü ile mücadele için planları yok, tek uzmanlık alanları irtica ile mücadele diyorsunuz, karşıdan tık yok!
Ya cevap vermek için hükümet ve millet üzerindeki eski baskıcı güçlerini kullanabilecekleri günlere dönecekleri zamanı bekliyorlar ya da sükut ikrardan geliyor!
Neyse...
Şu ana kadar
AK Parti hükümetini devirmek için yapılmış onlarca
darbe planı ortaya çıkarıldı. Bunlar mahkemelerde yargılanıyorlar.
AK Parti hükümetini devirmek için bunca plan yapan, cunta kuran vs. bir yapının PKK'yı bitirip AK Parti'ye puan getirecek bir işe girişmesini beklemek de pek mantıklı olmaz, değil mi?
Askerin PKK ile mücadeledeki başarısı hükümete yazar çünkü.
Devirmek istedikleri hükümeti başarılı kılacak bir kazanıma
imza atmak kendileri açısından çelişki olur değil mi?
İşte "şike" deyince benim aklıma bu geliyor.
Halkımız ise birkaç aylık sıradan askeri eğitimden sonra çocuklarının PKK'lı canavarların önüne atıldığını düşünüyor.
Ortada böyle bir
algı varken hangi başarıdan söz edilebilir ki?
Ortada bir başarı var ve biz bu başarıyı örtmeye mi çalışıyoruz?
Kaldı ki, öyle bir başarı olsa bu başarıyı dünya alem örtmeye çalışsa bile örtülemez, değil mi?
Çünkü hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz.
Şimdi hükümet
terörle mücadelede inisiyatifi ele alma ve geçmişten
ders çıkararak yeni bir mücadele yöntemi belirlemeye çalışıyor ya...
Malum
koro "Yurttan sesler" çıkarmaya başladı.
Emekli
Necati Özgen paşamız
Sözcü Gazetesi'nde "Askeri polise bağlamak istiyorlar" diyor.
Emekli
Albay Erdal Sarızeybek
Aydınlık Gazetesi'nde asıl amacın terörle mücadele olmadığını, alternatif bir ordu yaratmak olduğunu söylüyor ve daha ileri gidiyor: "Yapılan girişimler AKP-PKK ortak operasyonudur."
Vay be...
Siz PKK'yı dize getirdiniz de hükümetler sizin elinizi kolunuzu mu bağladı?
Terörle mücadele politikasının yeniden yapılanması neden "
Ordu başarısız" anlamına gelsin!
Kaldı ki, durum böyleyse, hiçbir şey yapılmasın, mevcut statüko korunsun, anakronik hale gelmiş metotlarla mücadeleye devam edilsin demek.
Çocuklarımız şehit olmaya devam etsin.
Karakollarımız taransın.
Birliklerimiz pusuya düşsün.
Yiğitlerimiz mayına basmaya devam etsin anlamına gelmez mi?
Hükümetin tespitleri doğrudur:
PKK'nın korkulu rüyası iken geri çekilen
Özel Harekât polislerine terörle mücadelede aktif görev verileceğine dair açıklamalar bazılarının keyfini kaçırmışa benziyor.
Bu gelişmeden Ergenekon'un rahatsız olması da ayrıca anlamlı.
Hükümeti devirmeye çalışanlardan terörü bitirmeye çalışmalarını beklemek beyhude bir bekleyiş olur.
30 yıldır terörün bitirilmesini bekliyoruz. Türkiye'nin ve anaların beklemeye tahammülü yok.
Yeter artık, gereği yapılsın!