Cemil Bayık rol mü kesiyor?


Heron ihanetindeki üsteğmenin PKK'lılar için "bizimkiler ölüyor, Heron'ları düşürün" dediği grup, PKK içindeki Derin Ankaralılar'ın yönlendirdiği bir gruptu. Bu grubun liderlerinden Cemil Bayık'ın Öcalan'a resti PKK'daki bölünmenin Türk kamuoyuna ilanıydı. Biraz kuşkucu bakalım. Velev ki seyredenleri yanıltmak amacıyla bir bölünme mizanseni sahneleniyorsa, İmralı eksenli PKK iyi polisi, Derin Ankaralılar eksenli PKK kötü polisi oynuyorsa ne değişir? Bence hiçbir şey... "Kötü polis" Cemil Bayık'ın terör eylemlerini tırmandırmasıyla Öcalan'ın eli güçlenmez. Zira böyle kanlı bir ortamda Öcalan'ın elinin söz konusu edilebileceği bir pazarlık ve müzakere zemini kalmaz. Sonuçta her iki parça da farklı inisiyatif ve taktiklere sahip terör örgütleridir. Her iki parçanın da taleplerinin dinlenmesi için öncelikle silah bırakması gerekir. Her iki parçaya karşı silahlı operasyonlar devam eder. Terör örgütlerinde bölünmeler vakidir ve normaldir. Dünyanın kara, deniz ve hava gücüne sahip tek terör örgütü olan TAMİL Kaplanları, zamanla ayrılıkçı Tamil hareketleri içinde diğerlerini bastırarak öne çıkmış ve Sri Lanka'da terör iktidarını yakalamıştır. Yine IRA parçalanmış, PIRA, RIRA, OIRA ve INLA gibi kollara ayrılmıştır. Öcalan'ın devletle Barış Konseyi kurulması konusundaki mutabakata varmasından sonra Silvan saldırısının gelmesi benzer bir IRA (RIRA) saldırısını hatırlatmaktadır. Tony Blair'in barış sürecine hız veren çalışmalarıyla IRA ateşkes ilan etmiş, İngiltere ve İrlanda arasında Belfast Anlaşması imzalanmıştı. Anlaşma referanduma sunulmuş, İrlanda'nın %94'ü Kuzey İrlanda'nın ise %71'i anlaşmayı kabul etmiştir. Buna rağmen RIRA (Real IRA) 3 ay sonra terör saldırısı düzenlemiş ve bu olayda 29 kişi ölmüştür. Ama İngiliz hükümeti anlaşmadan geri adım atmamıştır. İspanyol terör örgütü ETA; ETA PM ve ETA M olarak ikiye bölünmüştü. ETA PM, sonunda tam siyasallaşma yaşamış ve parlamentoya girmişti. ETA M ise sertlik yanlısıydı. Sistem içinde siyasallaşmaya karşıydı. İspanya hükümetinin başlattığı demokratik açılım hareketlerine terör eylemlerini artırarak cevap vermiştir. Neticede PKK'nın da yapması gerektiği gibi tek taraflı olarak silah bırakan IRA oldu, ETA oldu. Bu örgütler içinde küçük marjinal gruplar silah bırakmamışlarsa da bunun önemi yoktur. PKK'nın kendine özgü hiçbir teori ve pratiği yoktur. "Öz" kelimesiyle başlayan "özyönetim", "öz savunma" gibi kavramlar IRA terminolojisinden çalınmıştır. "Stratejik" kelimesiyle başlayan "stratejik savunma", "stratejik saldırı" gibi kavramlar, Peru Aydınlık Yol Savaşçıları terör örgütünden çalınmıştır. Teröre son verebilecek ılımlı politik bir iklimin hâkim olmaya başladığı dönemlerde, güvenlik kuvvetlerine karşı eylem yapmakla barışı ve ateşkesi sabote etme refleksi, PKK'nın TAMİL Kaplanları'nı taklit ettiğini göstermektedir. Hele tüm sosyalist illegal yapılanmaların kullandığı "demokratik" kelimesiyle başlayan ama tam bir totalitarizmi belirten kavramlar kullanılıyorsa bilin ki demokrasi dışı her şey kastedilmektedir. BDP'lilerin dillerine pelesenk ettikleri "barış dili", hunharca 13 askerin öldürülmesini kınamayan, Tunceli'de 8 polis öldüren canlı bombayı şehit ve kahraman ilan eden, PKK'nın tüm isteklerini millete dikte eden bir dildir. Terör sorunuyla Kürt sorunu birbirine geçmiş durumda. Terörün baskın karakteri, Kürt sorununu gerçek mecrasından kaydırıp BDP-PKK sorunu haline getiriyor. Terör sorunu çözülmeden Kürt sorununda mesafe katedemeyeceğiz. PKK'nın ateş gücü ve askeri kapasitesi zayıflatılmadan, dünyanın en demokratik standartlarını hayata geçirsek, makul bir karşılık almamız oldukça zor görünüyor. Şehitlerle canı yanan bir organizmanın sağlıklı düşünebilmesi ve analitik çözümler üretebilmesi mümkün mü? Önce ağrı ve acıyı dindirmek gerek. Demokratik açılımı ve çözüm zeminini, PKK'nın silah gücünü kırarak korumak gerek.
<< Önceki Haber Cemil Bayık rol mü kesiyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER