Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (
KKTC) alınan elektriğin
haram olduğunu açıklamış. Başpiskopos, "Karanlıkta oturalım, klima açmayalım ama bu zilleti yaşamayalım" mealinde sözler sarf etmiş. "KKTC'ye muhtaç olmak yerine, onurlu bir eziyet çekelim" diyor.
Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB) yolunu kesen işte bu bağnaz zihniyettir. Adadaki ihtilâfı halletmeden, Kıbrıs Rum kesiminin, bütün adayı temsilen AB üyeliğine alınması, çözümün önünü tıkamıştır. Kaybedecek hiçbir şeyi bulunmayan
Rumlar, bu yüzden
Annan Planı'na % 70 oranında "hayır" demiştir. Baksanıza, Rumlar, KKTC'den alınan elektriği bile içine sindiremiyor. Yumruğunu uzatmakta direnen birinin elini nasıl sıkabilirsiniz?
Kıbrıs Rum kesimi, "Annan Planı'na ilave olarak daha neler koparabiliriz" hesabındaydı. Erdoğan, tavrını, Güzelyurt ve Maraş'la ortaya koydu. Annan Planı'nda Rumlara terk edilen Güzelyurt'un KKTC'nin olduğunu vurguladı. Maraş'ın ise, bugünkü haliyle muhafaza edileceğini söyledi. KKTC'ye uygulanan
ambargo kalkmadan, Türkiye'deki havaalanı ve limanların
Güney Kıbrıs'a açılmayacağını tekrarladı. Bence en önemlisi, aba altından
sopa göstermesi, "Bıçak kemiğe dayanmadan sorun çözülsün" demesiydi. Bıçak kemiğe dayanırsa, adada iki bağımsız devletin kurulması, yani adanın taksimi söz konusu olabilirdi.
Kısacası,
Tayyip Erdoğan rest çekti. Kendisini tanıyan, inadını bilen biri olarak, bu restin blöf olmadığını söyleyebilirim.