Haberler hız kesti ama
şike işi öyle kolay kolay bitmez.
Tüm gündemler gelir geçer, bu iş bir süre sonra kaldığı yerden devam eder.
'Şike var, yok' tartışmaları başladığında ilk aklıma gelen 'yönetimler geçici, camia büyüktür' oldu. Bu düşünce beni de rahatlattı.
Son dönemde başına gelmedik kalmayan
Turkcell'i bu kez
Türkiye Futbol Federasyonu korudu. Düşünsenize şike tartışmaları sürerken başında Turkcell olan bir Süper Lig olsaydı ne olurdu?
Avea,
Ülker ve diğerleri öyle kolayca
futbol sponsorluklarından vazgeçemezler. Kulüpler hiç merak etmesin, halkımızın futbola düşkünlüğü böyle sürdükçe
markaların sponsorlukları da sürecektir.
'Arınmadan gelme' diyen
Çarşı, şikeye de karşı ama kendilerinden daha veciz kampanyalar bekliyoruz.
Bana olmaz demeyin, afet zengin fakir dinlemiyor
Afet, kelime anlamıyla bir aşırılığı anlatıyor. Güzellik için de,
doğal felaketler için de kullanılıyor, yani işin içinde bir sıra dışılık, sıra dışılık olduğu için de bir uzak duruşum var. Öyle ya son dönemde 1999
Marmara Depremi'yle başlayan, ardından küresel
ısınma nedeniyle artan şehir selleri ve dahası
yangın,
fırtına ve
deniz kazaları gibi afetler belleğimizde çok taze. Belleğimizde çok taze ama akla getirmeyince sanki gelip beni bulmayacakmış gibi varsayıyoruz. Oysaki böyle zamanlara hazırlıklı olmak gerek.
MAG, büyük depremin hemen sonrasında 2000 yılında
İsviçre İşbirliği Ofisi Türkiye Şubesi'nin katkısıyla kurulmuş. Afet anında hem kendini hem yakınlarını korumak gerçeğinden yola çıkan MAG, mahalle düzeyinde örgütlenmiş. Depremde etkilenmesi kaçınılmaz olan mahallelere öncelik vererek 36 saatlik eğitim sonrasında mahalle
gönüllüleri yetiştiren
vakıf, bugüne değin 89 mahallede 3 bin 500'den fazla kişiyi eğitmiş. İstanbul'da 900 mahalle olduğunu söyleyen vakıf yetkilileri, 300 mahallenin risk altında olduğunu ancak bunlardan sadece 58'inde MAG gönüllülerinin var olduğunu ifade ediyor.
MAG'ın yönetiminde bireysel ve kurumsal kurullar var. ABB
Elektrik,
Anadolu Endüstri Holding, ben Boru san,
Doğuş Holding, Eczacıbaşı, İTO,
MÜSİAD, Nural İnşaat,
Kadir Has Vakfı ve Parador Properties Gayrimenkul MAG Vakfı mütevelli heyetinde yer alırken pek çok
işadamı ve akademisyen MAG Vakfı'nda gönüllü olarak görev alıyor. Vakfın başkanı ise Vedat Kirişçi.
MAG, her vakıf gibi gönüllü
destekle yürüyor. Bir mahallenin afete karşı örgütlenmesinin bedeli ise 30 ile 35 bin lira arasında değişiyor. Bu nedenle de vakıf sürekli olarak desteğe ihtiyaç duyuyor. Vakıf Başkanı Vedat Kirişçi'ye destek konusunu sorduğumda konunun kurumlar için bir
sosyal sorumluluk projesi olması gerektiğini ancak afet gibi sevimsiz bir konunun kurumsal sosyal sorumluluk projesi olarak pek ilgi görmediğini söylüyor. Oysaki bırakın mahalleyi her
fabrika, her işyeri kendi MAG gönüllülerini yetiştirmeli.
Allah lazım etmesin ama felaketin ne zaman geleceği belli olmuyor.
Cem Yılmaz, rakiplere tur bindirdi
17-30 Haziran 2011 tarihleri arasında Ad-Metre tarafından Marketing Türkiye için yapılan
ürün ve
hizmet reklamlarının etkinlik ölçümü araştırmasında başarılı sektörler şöyle sıralanmış; İletişim&komünikasyon,
finans, otomotiv-
ulaşım araçları ve yan sanayisiyle perakende,
yakıt ve içecek.
Reklam Bilinirliği En Başarılı İlk 5 Reklam Kampanyası listesinde en çok hatırlananlarda Türk
Telekom,
Vodafone ve Turkcell'in 3 kampanyası ardı ardına sıralanırken Cem Yılmaz'lı "Boruları birleştiren Taşkın" filmi, en yakın rakibinden beş kez daha fazla hatırlanmış.
Reklam Bilinirliği En Başarısız İlk 5 Reklam Kampanyası'na gelince.
Listede 11880,
Pepsi Cola, 11810, Avea ve TTNet yer alırken 11880'in neden ısrarla "Bilmiş 80" mesajıyla
iletişimine devam ettiğini merak ediyorum.
Reklamın Marka Bilinirliğine Katkısında En Başarılı İlk 4 Reklam Kampanyası listesinde 2. ve 3. sıradan iki kez Panda yer alırken listenin ilk sırasında
Fiat Punto, son sırada ise Molfix var. Bu üç markanın sektöründe de
rekabet diz boyu, reklamların marka bilinirliğine katkısı rekabette çok işe yarayacaktır.
Reklamın Marka Bilinirliğine Katkısında En Başarısız İlk 11 Reklam Kampanyası listesinde 11880 bir kez daha yer alıyor. Liste epey kalabalık. Bu listenin başında yer alan markalar ise hepimizin çok iyi bildiği Avea, Turkcell ve Pepsi. Acaba telekomünikasyoncular sadece rekabette geri kalmamak için yaptıkları ama hangi markanın olduğunu bilmeden izlediğimiz reklam çılgınlığına ne zaman dur diyecekler?
Reklamın Satın Almaya Etkisinde En Başarılı İlk 5 Reklam Kampanyası listesi reklamın bilinirliği önemli değil, yapılan reklam
satışa yansımış mı diyenler için. Bu listede
Türk Telekom, Vodafone, Turkcell, Algida Cornetto ve Turkcell'in 4X4 kampanyası listenin başındalar. Reklama en çok ve sürekli yatırım yapan markaları listenin başında görmek sevindirici. Acaba tersi olsaydı markaların reklama inancı biter miydi?
Reklamın Satın Almaya Etkisinde En Başarısız İlk 6 Reklam Kampanyası denince. İşte, "zurnanın zırt dediği" yer burası olsa gerek. Sırasıyla en azdan en çoğa doğru; 11880,
Migros, Pepsi, 11810, Avea, Algida Magnum listede yer alırken kanımca listedeki markaların, bu markalar hizmet veren üçüncü partilerin ve kampanyada dahli olan herkesin "şapkalarını önlerine koyup ne oluyor" demesi gerekiyor.
NT'de kitap satışı arttı ama yetmez!
Muhteşem Yüzyıl dizisi içinde bir altyazı ile reklamı yapılan
Kanuni Sultan Süleyman adlı kitabın ne kadar satıldığına dair geçtiğimiz hafta sorduğum soruya NT AŞ'den
Pazarlama ve Satış Geliştirme Müdürü Ömer Faruk Özlen
yanıt verdi.
2010 yılı aylık ortalama satışı sadece 46 olan kitabın
ocak ayı içerisindeki satışı 1.000'in üzerinde gerçekleşmiş. Benim yazımda ifade ettiğim ve Özlen'in de onayladığı gibi, kitabın satışları ciddi oranda artmasına rağmen, tekil kitaplardan alınan geri dönüşlerle reklam harcamalarını karşılamak mümkün değil. Bu nedenle de NT kitabevleri, okur algısında farklılaşmak için bir yandan reklam çalışmalarıyla
okuma rekorları gibi etkinliklere devam etmeli, diğer yandan da kitabevinin fiziki ortamını farklılaştırmalı. Amerika'yı yeniden keşfetmeye ise hiç gerek yok. Tüm kitapseverlerin buluştuğu, yerlere adeta serilerek kitap okuduğu Barnes&
Nobel kitabevi zincirinin mağazalarına bakılsın yeter.
Terörün yüzü var mı?
Tüm kanallarda cenaze törenleri.
Tansiyon tüm ülkede yüksek, şehidi olan iller öfkeli.
Velhasıl hepimiz kızgınız ama kime? İmralı'ya mı, BDP'ye mi, orduya mı, AKP'ye mi yoksa evinde çoluk çocuğuyla yaşayan
Kürt vatandaşa mı?
Şimdilik tepkimizi
bayrak asarak, slogan atarak gösteriyoruz ama pek çok şehir efsanesine doğru yanlış demeden inanıyoruz. Umarım toplumsal öfkemiz yanlış yere, yanlış zamanda patlamaz!