Herkesin ağzında bir '
komplo' lâfıdır dolaşıyor. Doğaldır. Anlaşılması zor ortamlarda
zihin görünmeyeni araştırır. Çoğu kişi için o zihinsel faaliyet 'komplo alanı' oluyor işte... Silvan'da 13 eri şehit eden
yangın, bazıları için, o alanın içinde kalıyor...
Dostum, "Hiç hakları yok" dedi
PKK çevrelerinden yükselen 'komplo' iddiaları hakkında... PKK'ya yakın bir ajans, "Yangın bombayla başlamadı, helikopterler ve uçaklardan açılan ateş sonucu çıktı" iddiasını seslendirmiş ya... "Elinde yanıcı maddeyle sokakta dolaşırsan, çıkan yangını sana mal ederler" görüşünde dostum...
PKK ve ona yakın duranların çoktan "Biz şiddetten medet ummuyoruz" demeleri ve silâhlarını en yakın devlet görevlisine teslim etmeleri gerektiğine inanıyor dostum...
Artık dünyada şiddetle sonuç almanın yolu kapandı. Şiddetten arındırılmış bir dil,
demokrasi ve
özgürlük için sürdürülen mücadelede, en otokratik rejimleri dize getirebiliyor...
Ya silâhlı mücadele, ya savaşla sonuç almada ısrar? "
Sri Lanka'da fırsat yakalamışken silâhlı mücadeleden vazgeçmeye yanaşmayan Tamil Kaplanları
örgütünün âkıbetini unuttun mu?" diye sordu dostum...
Tamil Kaplanları Sri Lanka'da ülkenin kuzeybatısında bağımsız devlet kurmayı amaçlayan bir örgüttü. 1983 yılından beri silâhlı mücadele yürütüyordu. Örgüt, hükümetin, "Silâhı bırak, görüşelim" çağrısına
kulak tıkayıp eylemlerine devam edince kaderini mühürlemiş oldu. Başlatılan topyekün savaş sonucu 2009 yılı mayıs ayında örgüt Sri Lanka Silâhlı Kuvvetleri tarafından yenildi; lideri Velupillai Prabhakaran öldürüldü.
"Bugünün dünyası böyle bir dünya" dedi dostum...
Margaret MacMillan '
Paris 1919: Six Months That Changed the
World' (Paris 1919: Dünyayı Değiştiren Altı Ay) eserinde Paris'te toplanan ABD,
İngiltere ve
Fransa liderlerinin ilk büyük savaş (1914-1918) sonrası dünyayı dizayn etmelerini anlatır. İkinci büyük savaş sonrası düzen ise, Rusya'yı da yanlarına alan
üç büyükler tarafından, bu defa Yalta'da çizilmiştir.
"Ne yani" dedim dostuma, "Şimdi de...?"
"Şu sıralarda
Libya Temas Grubu vesilesiyle İstanbul'da gerçekleşen
buluşma nicedir süregiden benzer bir sürecin parçasıdır ve
Türkiye o çalışma içindeki en önemli ülkelerden biridir. Böyle bir ülkenin terörle dikkatinin dağıtılmasına dünya sistemi izin vermez. Benim korkum, çözüme en yakın olunan noktada, bir-iki cazgırın dolduruşuna gelip duvara çarpmaları..."
Gafil bulunup "Sri Lanka..." diyecek oldum, dostum "Ağzından yel alsın" diye haykırdı.
İşin 'komplo' boyutu şu, dostuma göre: Bugünlerde birbiri ardına meydana gelen ve insanların kafasını fena halde karıştıran olayların hepsi, aslında
seçim öncesi için planlanmış, ancak
iktidarın uyanıklığı ve dışarının müsamahasızlığı sebebiyle o zaman hayata geçirilememiş şeyler...
Ben "Şike olayı?" ile başlayıp son günlere damgasını vurmuş birkaç konuyu soru olarak yönelttikçe, dostum, hepsine "Evet" cevabını bastı...
Seçimden önce meydana gelselerdi
sandık sonucunu müthiş etkilerdi bu olaylar... Dostum, "Ak Parti'nin rakiplerinden biri için, 'Son ana kadar seçimin kaderini lehlerine değiştirecek bir şeylerin olmasını beklediler' diye yazmadın mı kısa süre önce; işte bekledikleri bu türden olaylardı" dedi...
Düşünün, seçimden önce, bütün
spor camiasını dehşete düşüren, FB, GS, BJK, TS taraftarlarını kızdıran olay oluyor... Ya da, çok sayıda şehit cenazesi gittiği illeri ayaklandırıyor... Ya da...
Hiç düşünmemiştim bu olayların aslında seçim öncesi için planlanmış olabileceğini; dostuma göre, nasıl olmuşsa plan iktidar tarafından bozulmuş...
Plancılar hazırlıklarını seçim sonrasına bırakmışlar...
Plancıların takvimi ertelemeleri planlarının farklı sonuçlar vermesini imkân dahiline sokmuş oluyor bir yandan... Öyle ya, seçim öncesi '
şike' dalgası veya
şehit cenazeleri, vatandaşları iktidara karşı bileyebilecek iken, şimdilerde aynı olaylar hiç beklenmedik sonuçlar doğurabilir...
"Teröre muhatap ülkelerde sona doğru yaklaşıldığında hep bir kırılma noktası görülmüştür. O nokta ya iki tarafça fark edilip iyi değerlendirilerek çıkış yolu kısaltılır; ya da tek taraf fark eder o noktayı, fark edemeyen taraf kaybeder... Ama hemen kaybeder, ama sonra... Mutlaka kaybeder..."
Avrupa'nın
ekonomik krizlerle başa çıkma zorunda kaldığı bu dönemi Türkiye'nin terörden kurtulması açısından şans olarak görüyor dostum: "Avrupa'nın elini uzatamadığı ortam Türkiye'nin elinin güçlü olduğu ortamdır; sorununu kendi başına çözebileceği bir ortam..."
BDP içinde de olanı doğru değerlendirebilecek çapta insanlar var çok
şükür...
Vardır herhalde, değil mi?