Öncelikle şunu koyalım: İstanbul'da yaşayan bir Türk,
New York'a çabuk uyum sağlar. Sorun yaşamaz.
İletişim problemleri ile başlayalım.
Cep telefonunuzu etkin kullanmak istiyorsanız, Amerika'yı da içeren yurtdışı konuşma paketi alacaksınız.
Misal...
Turkcell'in "Avantaj 180" paketi, bir ay boyunca 79 TL'ye 180 dakika konuşturuyor. Bu da yeterli oluyor.
İnternete gelince... İşte o büyük problem.
Turkcell dahil, hiçbir GSM operatörü ucuza yurtdışı internet hizmeti vermiyor. İncir çekirdeğini doldurmayan minik paketler yapmışlar, yetersiz.
Fakat New York'ta şanslısınız. Adeta tüm şehir wireless ağıyla örülü...
"Public free internet" her yerde. Yine,
Amazon ve
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google, şehir meydanlarında sebil internet sağlıyor. Bitmedi, tüm kafelerde veya bankalarda AT&T, turistleri
ihmal etmemiş. İlla Starbucks'ta bir şey içmek zorunda da değilsiniz. Önündeki merdivenlere çöküp internetini hortumlayabilirsiniz.
Yolunuzu kaybetmemek için akıllı cep telefonlarının
harita uygulamaları müthiş kolaylık sağlıyor. Özellikle New York gibi teknoloji ile barışık, ileri bir şehirde,
iPhone gibi akıllı cepler, tüm navigasyon cihazlarını çöpe atacak bir fonksiyonelliğe bürünüyor. Yaya yolu,
araç yolu,
otobüs durakları, hatta kalkış saatlerine kadar sizi yönlendiriyor. Hepsini yüklemişler sisteme...
O arada ülkenizdeki gelişmeleri atlamanız mümkün değil. Misal,
Anadolu Ajansı'nın son iPhone uygulaması, son dakika gelişmeleri sinyal sesiyle veriyor.
iPhone demişken...
Apple bir çılgınlık... ABD'de olup da uğramamak mümkün değil... Apple Store'larda özellikle
iPad ve iMac büyük ilgi görüyor. Türkiye'de binlerce TL'ye satılan tüm Apple ürünlerini burada yarı fiyatına, yüzlerce dolara almanız mümkün.
Gelelim ulaşıma... Otobüs ve metrodan şaşmamalısınız. Kalabalıksanız, kısa mesafede
taksi avantajlı... Yakın yerlere taksi ile gidin, 5-6 dolar yetiyor.
Yeme içmeye gelince... Sayısız alternatif var. Türk restoranları her yerde... Alibaba, Turkish Kitchen,
Marmara Restaurant, Dervish, Güllüoğlu hemen akla gelenler...
Bir Türk restoranına gidince, karnınız gerçek anlamda doyuyor, mideniz bayram ediyor. Ama kendinizi yine de kötü hissediyorsunuz, "New York'a geldik, farklı lezzetleri tatmak lazım, ama soluğu yine Türk lokantasında aldık" diye hayıflanıyorsunuz.
Bir şey daha var... Her köşe başında "
helal gıda" (halal food) büfeleriyle karşılaşıyor, 1 dolarlık hotdog'a karşı geliştirilen bu alternatife şaşırıyorsunuz. Ha, yedin mi diye sorarsanız, üzgünüm. "Helal"di belki ama hijyeninde ciddi sorunlar vardı.
Kahve z
inciri Starbucks'lar her yani sarmış durumda ve çok yoğun (bedava internet gerçeğini atlamayalım, burada Starbucks'lar adeta açık
ofis gibi). Aynı şeyi, öteki
Amerikan gerçeği
McDonalds için söylemek mümkün değil... Bir veya iki şubesine ancak rastladım, terk edilmiş gibi duruyordu.
Bugünlük son not, mutlaka American restoranlarını da denemelisiniz, fakat "Little Italy" gibi bölgelerde kazıklanmayı göze alacaksınız.
Acemi seyyahın New York güncesi bitmedi.
Sırada... Sokaklar, insanlar, hayvanlar,
alışveriş, medya,
trafik gibi konular var.