Sadece
gazete haberlerinden ve köşe yazılarındaki yorumlardan yurttaki ve dünyadaki tüm olayların gerçek nedenlerini anlamanız pek mümkün değildir.
Olsa olsa hemen her olayda taraf konumuna girersiniz ve olayın aktörleri hakkında pek adil olmayan kararlara varırsınız.
Bir de zaten tutkularınız ve saplantılarınız varsa, kararlarınız zaten ön yargılara dayalıdır.
Eğer
Fenerbahçe taraftarı iseniz, Aziz Yıldırım'ın merkezinde bulunduğu gelişmelerde Fenerbahçe düşmanlığına dayalı bir
komplo vardır.
O anda "Futbolda
şike" olayının özü sizin için pek önemli değildir.
Ya da
CHP oydaşı iseniz TBMM'yi boykot etme kararının sorumlusu iktidardaki AK Parti'dir.
CHP'nin daha önceki
Anayasa değişikliği çalışmalarını da neden boykot ettiğini veya
Ergenekon sanıklarını neden
aday listelerine yerleştirdiğini sorgulamaya gerek görmezsiniz.
Global ön yargılar
Global sorunlara ilişkin kesinleşmiş ön yargılarınız olduğunda da, Kaddafi'nin yaptıklarını değerlendirmek yerine "Siyonizm"in veya "
Amerikan emperyalizmi" nin
Libya olaylarındaki parmağını aramayı yeğ tutarsınız.
Oysa yurttaki ve dünyadaki olaylar karmaşık içeriklere sahiptir.
Bir gazete haberindeki yahut bir günlük yorumdaki içerik, olayları bütün boyutları ile anlamamıza yetmez.
Zaten bu nedenle gazetecilerin "
Tarih" i değil "Tarihin taslağı"nı yazdıkları söylenir.
Nadir Nadi anılarında Cumhuriyet'in
Viyana muhabiriyken 2'nci Dünya Savaşı'nın başlamasını yani Almanya'nın Polonya'ya saldırmasını nasıl atladığını anlatırken "Çünkü o gece Viyana Senfoni Orkestrasının konserindeydim" der.
Tarihi ıskalamak
Buna benzer bir anekdotu da Kemal Tahir'den duymuştum.
Balkan Savaşı'nda yurtları Bulgarlar tarafından zaptedilen Türk
köylüsü İstanbul'a göçtüğünde, gazeteciler "Bulgar nasıl aldı sizin yöreleri" diye sormuşlar ona...
Köylü "Bilemiyorum, ben o gün şehre, pazara gitmiştim" demiş.
Osmanlı'nın bitişinin ön işareti olan Balkan Savaşı yenilgisini, pazara gittiği için atlamış yani.
Gerçekten çok karmaşık boyutları olan ve bazıları tarihin yönünü etkileyecek olayların bir güncel haberde veya yorumda anlatılmasını, Beethoven'in bir konçertosunun kavalla çalınması çabasına benzetenler vardır.
Acele yargılar
Bu haber ve yorumlara dayalı olarak kitlelerin "Bu haklı- Bu haksız" benzeri yargılara varmaları ve daha da ötesi sokaklara dökülüp
eylem koymaları gerçekten yanlıştır.
Saplantılı taraftar olmak, ön yargılarla olaylara bakmak, bir yanlı haberin veya yorumun güdümünde nefret üretmek, toplumsal bir hastalıktır.
Ne yazık ki bu hastalığın en fazla etkili olduğu bir coğrafyadayız.
Bereket bu coğrafya için istisnai bir durum olan çok partili demokrasimiz var.
Eksiklere ve aksaklıklara rağmen temel hak ve özgürlükler, çok seslilik, hukukun üstünlüğü ve şeffaflık gibi olgular, siyasal yaşamımızın yükselen değerleri.
Bu ortamda insanların olaylara daha sağlıklı bakabilmesi için sayısız imkan vardır.
Kendimiz tarihin taslağındaki boşluklara göre değil gerçek tarih boyutundaki gerçeklere göre şartlandırmayı denememiz daha doğru değil midir?