Haberlerin ardı arkası kesilmiyor.
Aziz
Yıldırım tutuklandı.
Sadri Şener, Levent
Kızıl gözaltında. Mahmut Özgener’in ifadesi alınıyor.
Yeni bir dalga yükselirken yalnız
futbol, yalnız
spor dünyası değil, bütün
Türkiye çalkalanmaya devam ediyor.
İlkinden sonra şimdi de ikinci dalga kabarmaya başladı ‘
şike operasyonu’nda.
Ne yazayım?..
Bundan önceki yazımda söylediklerime daha ne eklenebilir ki? Yoksa aynı şeyleri
takla attırarak bir daha mı yazacağım?
Bilemiyorum.
Ben futbolu çocukluğumdan beri çok seven, damardan Galatasaraylı bir insanım.
Hem futbolun geyiğini, hem de
Fenerbahçe’yle rekabeti severim. Bu bir heyecan kaynağıdır benim için.
Ya da Fenerli dostlarla şakalaşmak, didişmek hayatıma gerçekten
renk katar.
Bir başka deyişle:
İyi ki futbol var derken, bunun benim için iyi ki Fener var anlamına geldiğini de söyleyebilirim.
Futbolun keyfi ancak böyle çıkar.
Futbolun dünyasında fazla derinlere inmeden de olsa dolaşmaktan hoşlanırım.
Dostluklarım vardır.
Aziz Yıldırım’ı,
Levent Kızıl’ı, Mahmut Özgener’i, Sadri Şener’i tanırım, sohbetlerini severim.
Bugün içinde bulundukları güç koşullardan dolayı kendilerine
Allah kolaylık versin,
sabır versin diyorum.
Aynı temennim Fenerli dostlar için de geçerli... Fenerbahçe taraftarlarının şu günlerde ne kadar acı çektiklerini, nasıl tepkili olduklarını da biliyorum.
Onlara da Allah kolaylık versin.
Sabır versin.
Elbette herkes kendi kulübünün yanında olacak, onunla dayanışmasını eksik etmeyecek.
Bu hepimiz için geçerli.
Ama aynı zamanda sevdikleri futbola, kulübe eğer leke sürülmüşse, eğer kir bulaşmışsa bunların temizlenmesi için de ayağa kalkmak zorundayız.
Başka çare var mı?
Olabilir mi?
Futbolu gerçekten seviyorsak, futbolun aynı zamanda güzel oyun olduğuna samimiyetle inanıyorsak, o zaman futbola yıllardan beri musallat olan bazı ayıplardan mutlaka kurtulmak zorundayız.
Futbol dünyasında, futbol kulisinin kuytuluklarında dolaşanlar iyi bilir.
Futbol kirlenmiştir bu ülkede!
Ölçüsünü bilemem.
Ama kirlenmiştir.
Ve futbol kulislerinde şu soru çok kez kulağıma çalınmıştır:
Maçlar, kupalar sadece yeşil sahalarda mı kazanılıyor sanıyorsun?..
Bir futbolsever olarak beni hayal kırıklığına uğratan duygu ve düşünceler asılıdır, bu soru işaretinin çengelinde...
Ve bu soru geçerli bir soru olduğu içindir ki, geçen nisan ayı sporda şike ve şiddetle ilgili önemli bir
yasa geçti parlamentodan.
Yaşanmakta olan operasyonlar da bu yasanın bir ürünü sayılır.
Sonucu sabırla beklemek zorundayız.
Gerçeğin de bir an önce aydınlanmasını, tutukluluk sürelerinin kendi başına cezaya dönüşmeden adaletin yerini bulmasını istiyoruz.
Geçen yazımda da belirtmiştim.
Koskoca bir endüstriye dönüşen futbolun artık bizde de profesyonelleşmesi, profesyonel ellerce yönetilmesi gerekiyor.
Futbolun şeffaflaşması gerekiyor.
Futbol yönetiminin hukukla daha çok tanıştırılması gerekiyor.
Futbolun ‘mafya’yla bağlarının, ‘güç odakları’yla bağlarının kesilmesi gerekiyor.
Futbol dünyası temizlenirken, ‘medya’nın da bazı bakımlardan kendine çeki düzen vermesi, haberciliği ve yorumculuğuyla futbolu daha sıkı
kontrol eder hale gelmesi gerekiyor.
Bir noktayı daha belirtmek istiyorum.
Futbolun temizlenmesi, yeşil sahalarda topun peşinde koşan futbolcularımızın emeğine saygının da vazgeçilmez bir gereğidir.
Futbolumuz çok güç bir döneme girmiş durumda!
Futbolu seven ve futbolu güzel oyun sayanların hep birlikte, herhangi bir kulüp ayrımı, renk ayrımı yapmadan böylesine güç bir dönemden temizlenerek çıkmanın yollarında sabır ve olgunlukla yürümeleri lazım.
Ama adaletin de bir an önce hiçbir gecikme olmaksızın tecelli etmesini talep etmek de hepimizin hakkıdır.