Şu
Öcalan'la "Devlet"in görüşmelerini kastediyorum.
Bu görüşmelerin seyrini biz, Öcalan'ın açıklamalarından öğreniyoruz. Öcalan'ın açıklamalarını da kendisi ile görüşen avukatlar medyaya (
Fırat Haber Ajansı'na) bildiriyor.
Bu açıklamaların Öcalan'a ait olduğundan kuşku duymak mümkün değil. Ama verilen bilgilerin, devletle yapılan görüşmelere ilişkin olanlarının gerçekliği sorgulanabilir.
Şu da var ki, bugüne kadar "Devlet" adına Öcalan'ı yalanlayan bir açıklama da gelmiş değil. Hatta öyle ki, böyle bir görüşmenin olmadığına dair bir açıklama da yok.
O zaman, Öcalan'ın hem bu tarz görüşmeler olduğu hem görüşmelerde, Öcalan'ın iddia ettiğine benzer kararlar alındığı bilgisini doğru kabul etmek gerekiyor.
Acaba öyle mi?
Mesela Öcalan'ın "Artık görüşmeler müzakere safhasına geldi" sözü doğru mu?
Ve yine Öcalan'ın "Devletle yaptığımız görüşmelerde bir Barış Konseyi kurulmasını kararlaştırdık" sözü doğru mu?
Öcalan bazen, devletle hükümet arasında tefrik yapıyor, devleti
tebrik ederken, hükümete
öfke dile getiriyor.
Öcalan bazen, savaş tehdidi yapıyor, bazen barışa yönlendiriyor.
İlginç olan şu ki,
Kandil olsun, BDP olsun, Öcalan'dan gelen mesajları önemsiyor. Kandil ya da BDP, Öcalan'ın statüsünü iyileştirmek için canla başla çalışıyor.
Sonuç itibarıyla Öcalan, halen önemli bir aktör olarak devrede.
Bununla birlikte ortada ciddi belirsizlikler var.
Mesela şu sorulara bakalım:
- Öcalan'ın devletle hükümet ayrımı ve hükümete karşı devletin yanında yer alışı konusunda hükümet ne düşünüyor?
- Baş
bakan, İmralı'daki görüşmeleri "Açılım"ın neresine yerleştiriyor?
-
Başbakan'a göre, Öcalan'ın avukatlar kanalıyla verdiği bilgiler, ne kadar anlamlı? Mesela şu sıralar devletle Öcalan arasında "Barış konseyi" kurulmasına ilişkin bir mutabakata varıldı mı? Gerçekten devlet, Öcalan'la varılan bir mutabakatı nihai planda bağlayıcı görüyor mu? Barış Konseyi gibi bir oluşum için anlaşıldı(!) ise, nedir bu Konsey'in çerçevesi, misyonu?
- Devlet-Öcalan görüşmesinde, her görüşme arasında gerçekleşen
cinayetler şunlar bunlar nasıl değerlendiriliyor?
- Diyelim son görüşmenin akabinde Öcalan'ın "Barış Konseyi"nden öte "silahlı güçlerin koordinesi" gibi "Demokratik
Ulus Kongresi toplama" gibi faaliyetleri
teşvik etmesi nereye oturuyor?
- Devlet-Öcalan görüşmeleri, BDP için ne anlam taşıyor,
Hükümet için ne anlam taşıyor?
- Başbakan ya da ilgili bakan, her görüşme öncesinde ve sonrasında, oraya gidenlerle görüşüyor, bilgi alıyor ve gelişmelerin seyrini ona göre mi izliyor?
-
Kürt sorunun çözümünde ana mecra Devlet-Öcalan görüşmeleri de onun dışındaki tüm aktörler, kendilerine göre gelin güvey olmak gibi bir oyalanmanın içinde mi? Bu durumda Kandil ne, dağdaki
militan ne, Avrupa'dakiler ne, BDP ne, KCK ne? Ve tabii, medyadaki bizlerin yazıp çizmeleri ne?
- Başbakan ya da hükümet, bunca "önemli" bir görüşmenin hem içinde hem dışında olmak gibi bir rolü nasıl sürdürüyor?
- Öcalan,
Tayyip Erdoğan gibi dominant bir karakter hükümetin başında iken, hükümeti devre dışı bırakan bir görüşmenin "devlet inisiyatifi" ile yürütülebileceğini nasıl düşünebiliyor?
- Devlet, şayet Hükümetin bilgisi dahilinde Öcalan'la görüşüyor ise, BDP'nin, Doğu-Güney
doğu'da,
AK Parti ile böylesine kıran kırana bir yok etme projesinin içinde yer alması neyin nesidir? Hükümetin bilgisi dahilinde olmayan bir "devlet inisiyatifi" söz konusu ise bu neyin nesidir?
- Devlet aklı nasıl bir
siyaset izliyor, Öcalan nasıl siyaset izliyor, "devletin elinde"ki Öcalan'a, böylesine
tayin edici ve mistik roller yükleyen Kürt hareketi ne yapıyor?
Ortada bir gizli diplomasi var.
Görünürdekilerin tamamını çelik-çomak oyununa dönüştürecek bir alt akım olabilir bu.
Onun için görünürde oynayanlar, çok da önemsememeli oyunlarını mı demek lazım, bilmiyorum.