Neyse,
yemin boykotu yüzünden yaşanan olumsuzluklar bu hafta sona ereceğe benziyor.
CHP'de "Yanlış yapıyoruz" diyenler çoğalmış; ayrıca
Meclis Başkanı
Cemil Çiçek'in iyi niyetli yaklaşımı da buzların erimesi için yeterli bulunmuş. Ankara'dan "CHP'nin
yemin boykotu bugün bile bitebilir" mesajı geliyor...
Doğrusu da bu. Anamuhalefet partisine yemini boykot eylemi hiç yakışmıyordu.
Galiba BDP de boykotu sona erdirmeyi düşünüyor. İktidarın kendi boykotlarıyla fazla ilgilenmemesi burukluğa sebep olmuş gibi; dün bir gazetede, bir BDP yetkilisinin "Bizi de sürece katsalardı yemin ederdik" açıklaması vardı. Ayrıca BDP üzerinde etkili bazı kişilerin de "Yemin edin" baskısı başladı.
Keşke BDP de fazla uzatmadan yemin boykotundan vazgeçse...
Boykot eyleminin sona erme noktasına gelmesinin pek çok sebebi var. Ancak, geçen haftaya sığan iki gelişmenin yumuşamada özellikle etkili olduğunu düşünüyorum. İlki, seçimden yüzde 50 oyla çıkan Ak Parti'nin
TBMM Başkanlığı için Cemil Çiçek'i
aday göstermesi... Diğeri de,
Tayyip Erdoğan liderliğinde kurulan yeni Bakanlar Kurulu'nun yapısı...
Cemil Çiçek Ak Parti içerisinde farklı görülen bir politikacı. Tepki toplayan tavır ve açıklamaları olsa da Tayyip Erdoğan'ın hemen yanı başındaki yerini hep korudu. Muhalefet partilerinin de ona güvendikleri anlaşılıyor. Ak Parti'de 'merkez sağ' denildiğinde ilk akla gelenlerden olması yanında, her kesimden kişilerle de arası iyi biri Cemil Çiçek...
Onu
TBMM Başkanlığı koltuğuna oturtmakla, Ak Parti, önümüzdeki dönemde Meclis çalışmalarının daha yumuşak geçmesini arzuladığı mesajını da vermiş oldu.
Yalnızca altı
bakan değiştiği için ilk bakışta 'sınırlı bir
revizyon' gibi görünse de, yeni Bakanlar Kurulu'nun yapısı, 'Ustalık Dönemi' diye adlandırılan önümüzdeki yılların nasıl geçeceğiyle ilgili ipuçları sağlıyor. Devlet bakanlıklarının kaldırılarak bütün bakanlıkların icracı hale getirildiği hükümet, Ak Parti'yi,
Türkiye siyasetinde kalıcı kılacak bir kararlılığı yansıtıyor.
Muhalefeti zora düşürecek bir kararlılık bu...
Siyasetin bugüne kadar bizde yapılış biçiminin artık para etmemesi yüzünden zora düşebilir muhalefet... Ayak oyunları, karalamalar, niyet okumalar, yakıştırmalar, abartmalar, kuru vaatler, yıpratma kampanyaları hakimdi siyasi hayatımıza; son seçimde seçmenlerin büyük bölümünün farklı bir siyaset talep ettiği anlaşıldı. Tayyip Erdoğan'ın yeni Bakanlar Kurulu'nu oluştururken yaptığı
tercih, toplumun talep ettiği türden siyasete uygun...
Başbakan Erdoğan'ın Meclis'te okuduğu 61.
Hükümetin programı dört yıllık tıka basa bir icraat öngörüyor...
CHP ve BDP de, dikkate alınmak, sorunların çözümüne katkıda bulunmak ve varlıklarını sürdürmek istiyorlarsa, kendilerini Ak Parti karşısında doğru bir siyaset zeminine konuşlandırmak zorundalar... İcraata yoğunlaşmış bir
iktidar karşısında "Küstüm, ben yokum" tavrıyla siyaset yapılabilir mi hiç?
Millet, Meclis'e girmesine vize verdiği CHP ve BDP'den de ciddi politikalar üretmelerini bekliyor.
Yemin etmeleri sadece bir başlangıç...