Zaruri bir açıklama yapmak şart oldu. Caprice Otel diye bir yer var.
Genelde muhafazakâr insanların
tatil yapmak için gittiği bir mekân. Buranın yöneticileri birkaç haftadır
gazetemiz Zaman'a çok ağır
hakaretler içeren bir
bildiriyi
otel müşterilerine dağıtıyor. O bildiride yalan var, yanlış var, hakaret var. Nitekim müşterilerden bir kısmı bu anlamsız bildiriye
itiraz ediyor; hatta saygısız yöneticilerin tavrı üzerine bazı üzücü olaylar yaşanıyor. Şimdi her gün yüzlerce Zaman okuru bizlere meselenin ne olduğuna dair sorular yöneltiyor. Varsayımlara sebebiyet vermemek için meseleyi özetleyelim.
Vaktiyle Zaman'a reklam veren bu otel, iş ödeme yapmaya gelince tuhaf metotlara başvurarak meseleyi bir çıkmaza sürüklemeyi denedi. Bir türlü ödeme yapmayan Caprice'i hukukçularımız ısrarla uyardı ancak aldırış etmediler. Hiçbir reklam verenle
mahkemelik olmak istemeyen gazetemizin hukuk bürosu, makul bir çözüm bulabilmek için çok çaba sarf etti ancak bu
firma akıl almaz ve vicdan kabul etmez bir tarzda ödemeyi yapmamak için her yolu denedi. Üstelik asılsız suçlamalar da yöneltmeye kalktılar. Sonuçta olay mahkemeye intikal etti. İki yılı aşan yargılama sonunda mahkeme Zaman'ı haklı gördü ve
dava gazete lehine sonuçlandı. İşte oteldeki bildiri asarak öç alma hafifliği de o zaman başladı.
Bildiri işi müşterileri tarafından gazetemize intikal ettirilince otel yönetimine noter kanalıyla bir yazı gönderilerek yaptıklarının doğru olmadığı ifade edildi. Ne var ki düzeltme beklerken otelin daha da maksadı aşan şımarık ve
saldırgan davrandığı gözlendi. Abonelerimizin artan şikâyetleri üzerine savcılığa hakaret, sövme ve
iftira davaları açıldı. Yazının panolarda asılı tutulması üzerine
savcılık kararıyla otele avukatlar gitti ve durum tespiti yapılarak yazılar toplatıldı. Suç tespiti yapıldı. Hukukî mücadelede aciz kalan ve haksız olan otel, bu sefer de yalan ve iftira dolu iddialarını internet sitelerine taşımaya kalkıştı.
Açıkça söylemek gerekirse gazete yönetimi reklam servisimize, "Böyle sabıkalı bir şirketle niye çalıştınız?" diye sitem etti. Keşke sabıka kaydı bir hayli eskilere dayanan ve yurtdışında
mağdur ettiği binlerce insanın hesabını hâlâ vermemiş olan bir şirketle reklam anlaşması hiç yapılmasaymış. Ama olan olmuş. Bu aşamada hukukî süreç devam ediyor ve adamların hırçınlığı hukukî süreçteki bozgunlarından kaynaklanıyor. Zaman okurunun, 'Neler oluyor, bu adamlar nasıl utanmadan gazetemize hakaret ediyor?' isyanı olmasaydı ve konuyu bilmeyen kişilerin kafasında soru işareti oluşmasaydı bu mecburi açıklama yapılmayacaktı. O malum bildiride söylenen yalan ve hakaretlerin takipçisi olmak elbette gazetemizin görevi. Gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Turgut
Özal'ın bir hayali daha gerçekleşti
Bu yıl temmuz ayında 17.si yapılan
Malatya Kayısı Festivali'ne Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD) üyeleriyle birlikte katılıyorum. Tek amaç festivale katılmak değil, bir kuşla çok kuş vurulacak. Öncelikle MİAD Başkanı Yunuş Akdaş'ın üstüne titrediği projelerden biri olan ve 2009 yılında 16 villadan oluşan
yardıma muhtaç çocukları barındıran
Sevgi Evleri'ni ziyaret edeceğiz. Sonra
Turgut Özal Tıp
Merkezi'nde uzun süreli yatan
hasta yakınları için 5 yıldızlı otel standardında
Malatya Belediyesi ile birlikte hayata geçirilen konukevlerinin açılışına katılacağız.
MİAD Sevgi Evleri'ni ziyaretimizde gördüklerimiz bizi mutlu ediyorsa da yardıma muhtaç minikler içimizi burkuyor. Çocukların ilgi ve istekleri ise Malatya'ya geliş sayımızı artırmamız gerektirdiğini düşündürüyor. Başkan Akdaş ise Sevgi Evleri'nde barınan çocuklara karşı, rüyalarına girecek kadar ağır bir sorumluluk duyuyor. MİAD Başkanı bu nedenle de evleri SHÇEK'e teslim ederken 10 yıl boyunca evleri
denetleme maddesini de koydurmuş. MİAD
Kadın Kolları yönetiminin de katıldığı bu ziyarette Başkan Kadriye
Yüksel, konu çocuklar olunca Malatyalı kadınlara çok daha fazla iş düştüğünün altını çiziyor.
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde açılacak konukevi ise MİAD için ayrı bir gurur vesilesi. Üniversitenin tıp akültesi, çok başarılı işlere
imza atınca hasta sayısı da çevre illerden gelenler de artmış. Hasta yakınları ise uzun süreli yatışlar söz konusu olduğunda hastanenin bahçesini
yatakhane gibi kullanmaya başlamışlar. Açılışa katılan
AK Parti Malatya
Milletvekili Öznur Çalık,
CHP Malatya Milletvekili
Veli Ağ
baba ve CHP
İstanbul Milletvekili
Mevlüt Aslanoğlu'nun da ifade ettiği gibi bu durumun şehre hiç yakışmadığıydı.
Malatya Belediyesi binaları yapmış, Malatyalı işadamları ise tepeden tırnağa binaları giydirmiş. 62 odası ve 123 yatak kapasitesiyle faaliyete başlayan konukevinin Malatya Festivali'ne yetiştirilmesi ise ayrı bir başarı hikâyesi olmuş. Konukevi, çok faydalı bir proje ancak işletiminin de aynı başarıyla yapılması gerekliliği var. Mesela ya kapasitesinden daha fazla hasta yakını talepte bulunursa ne olacak? Gelecekte
doğabilecek her türlü başka sorulara da iyi hazırlanmak lazım!
Karaciğer naklinde dünya ikincisiyiz
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nin, yaptığı
karaciğer nakli
ameliyatlarıyla dünyada ikinci sırayı aldığını açılışta bir konuşma yapan Rektör Cemil Çelik'ten öğreniyoruz. İkincilik sadece sayıdan değil ameliyat sonuçlarındaki başarıdan da geliyormuş. Şimdilerde günde 2 karaciğer nakli ameliyatı yapabilecek performansa ulaşan tıp merkezi yılda 200 nakil ameliyatını neredeyse yüzde yüz başarıyla gerçekleştirmiş. Bu tür ameliyatlar yurtdışında
organ bağışıyla kadavradan yapıldığından görece daha risksiz. Malatya'da yapılan ameliyatları farklı kılan bir diğer özellik ise organın hasta yakınından alınması. Bu durumda verenin de bir riski olabileceğinden yola çıkarsak,
yaşam kaybının olmaması operasyonun değerini artırıyor. Bütün bunlar anlatılırken Turgut Özal'ın Malatya'yı bir sağlık merkezi yapma düşüncesinden ve tıp merkezinin bugün onun istediği yere geldiğinden söz ediliyor.
Konukevinin
destekçileri MİAD'ın
hayırsever işadamları
"Her şeyi devletten beklemek doğru değil." diyen
Şahin Nalbant, Necmettin
Bitlis, Vahap Küçük,
Abdullah Kiğılı, Ömer Çokyaşar, Ömer Özpehlivan, Hasan
Yıldırım, Burhan
Polat,
Cengiz İktimur, Mustafa Akboğa, Turam Tuna, Ahmet Akbalık, Ahmet Demezoğlu, Ali Nahit Bozatlı, Bülent Arıkan, Genç MİAD,
Hikmet Tanrıverdi, Hüseyin Oflaz, Hüseyin Türkan,
İlhan Şahintürk, Naci
Ekşi, LC Waikiki, M.Zeki
Baykal,
Mehmet Yılmaz, MİAD
Kadın Kolları, Mustafa Paşahan, Nurettin
Yaşar, Nüvit Karagözlü,
Serdar Mutlu, Yunus Akdaş ile Mormaş Mobilya ve Bahariye Halı, maddî destek vererek binayı tefriş etmişler. Ayrıca Ahmet Turan Koçel, Yüksel Çengel, Kenan
Işık ve Vahap Munyar da konukevinin oluşumuna manevî katkıda bulunmuşlar.. Emeği geçenlere bir Malatyalı olarak ben de teşekkür ederim.
Doğanşehir'de kahvaltı,
Darende'de
rafting
Malatya'da bulunduğumuz süre içinde MİAD'ın diğer ilçelere düzenlediği
gezilere de katılıyor
heyet. İlk davet LC Waikiki'nin patronu Vahap Küçük'ün Doğanşehir'deki evinde sabah kahvaltısı. Vahap Küçük, İstanbul'da büyüyen ancak doğduğu şehri hiç unutmayanlardan. Bu yıl gezi programında
Pütürge ve Darende'ye giden iki
kafile var. Ben Darende'ye gidene katılıyorum. 'Aman yol çok bozuk' diyorlarsa da aklıma koydum gideceğim. Evet, yol çok bozuk hem de en az iki yıldan bu yana. Başlamışlar ve kilometrelerce yolu mıcır içinde bırakıp gitmişler. 90 km'lik yolu sallanarak 2 saatten fazla zamanda alıyoruz. Ancak yolda hissettiklerimiz Darende'nin içinde Tohma Çayı'nın kenarında yapılan mesire yerinde otururken uçup gidiyor. Çay rafting yapmaya olanak verdiğinden kendiliğinden bir
spor turizmi aktivitesi doğmuş. Ekibin sporcuları ıslanırım demeden kuşanıyorlar kasklarını. Başkan İsa Özkan Darende'ye yılda 300 bin iç ve dış turistin geldiğini söylüyor.
Darende'yi neden görmelisiniz?
Başkan İsa Özkan, Darende'nin altyapısının tamamlandığını söylüyor. İlçedeki değişim ise gözle görülür biçimde, dağların arasındaki bu bereketli vahada göğe yükselen binaların sayısı hiç de az değil. Ancak her değişime uğrayan
bölge gibi
doğal yapı da buna paralel bozuluyor.
Darende hem dinî hem tarihî hem de doğal güzellikleriyle bölgede öne çıkmış. Tarihin ilk çağlarından bu yana bir yaşam alanı olarak seçilen bölgede 7 bin yıllık geçmişin izlerine rastlanmış. Bu yıllar içinde bıraktıkları izlerden Hititler, Frigyalılar ve Arapların bölgeyi yaşam alanı olarak seçtiği görülüyor. Doğal bir
kale niteliğindeki Zangibar'ın bölgenin seçiminde etkin olduğu düşünülüyor. Ayrıca Günpınar köyü sınırları içinde yer alan Avazan havarilerinin kayalıklar içinde oydukları manastır da bulunuyor. Doğu Anadolu'da Van'a kadar tüm Hıristiyanların dinî merkezi olan bu manastır her ne kadar tahrip edilmişse de varlığını sürdürüyor.
Somuncu Baba Camii ve Türbesi ise sadece Darendeliler için değil tüm Müslümanlar için dinî bir merkez.
Görünen o ki Darende bir turizm hamlesi içinde. Gerek dinî gerekse doğa turizmi açısından da bu cazibeye sahip ancak pek çok doğal ortam modernize edilirken doğanın aslına uygun korunmadığını da gözlemlemek mümkün. Es-Seyid Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından işletime açılan pek çok alanın doğal halinin bozulduğunu söyleyen Günpınar köylüleri, "Doğa hoyratça tahrip ediliyor." diyorlar. Kişisel olarak yaşam alanlarının iyileştirilmesine iç ve dış turizm için hazırlanmasına karşı değilsem de işlerin doğayı bozmaması gerektiğini söylemeliyim.
Çılgın Darendeliler, okul yapmak için yola çıkınca
Çılgınlık, Darendelinin adeta doğasında var. Geçtiğimiz yıllarda İnönü Üniversitesi ile bölgede bir
ilahiyat fakültesi ve sağlık meslek
yüksekokulları açmak üzere yola çıkan yöre halkı hem vakfın binalarının üniversiteye verilmemesi ve hem de akademisyenlerin sosyal yaşamı bahane etmeleri nedeniyle tekrar Malatya'ya taşınmış. Oysaki
gençler için bir yüksekokul Darende için oldukça önemli. Bu nedenle 2008'de kurulan DASEV, İnönü Üniversitesi ile uzlaşmış. 5 bölümden oluşan
teknik meslek okullarının binasını DASEV inşa edecektir.
Meslek yüksekokullarının temeli 30
Ağustos 2010 tarihinde atılmış, üstünden bir yıl geçmeden önümüzdeki
ders yılında açılacak. Bu yıl optisyenlik ile yaş
sebze ve
meyve işleme paketleme saklama olmak üzere 2 bölümde açılacak olan okulların diğer bölümleri inşaat,
harita kadastro ve Darendelinin fıtratına en çok uyan girişimcilik bölümleri açılacak. 7 bin 200 metrekarede açılacak olan okulun maliyeti 4 milyon liralık okul bedelinin 1,5 milyonu DASEV tarafından ödenirken kalan bölümü için öncelikle Darendeli işadamları olmak üzere Malatyalı işadamlarından destek bekliyor.