Pazar günü, genelde siyaset konularına girmiyorum. Ama bu hikâyeyi, acele boykot kararı verip de, sonra işin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünenler için anlatıyorum: Genç milyonerin biri kafeteryada otururken yanına yaşlı bir adam yaklaşır. Yaşlı adam cebinden altın kaplamalı çakmağını çıkartıp gösterir; "Bu çakmağı, servetiniz karşılığında satın almanızı teklif ediyorum" der. Zengin adam, "Bu basit çakmağın karşılığında servetimi mi istiyorsun!!! Çıldırdın mı sen!!!" diye çıkışır. Yaşlı adam, "Bu tahmin ettiğiniz gibi basit bir çakmak değil" cevabını verir. Ve çakmağı çakar... Çakmaktan bir cin çıkar. "Buyrun efendim, benden ne istersiniz?" diye sorar. Yaşlı adam çay sipariş eder. Saniyede, masada sıcacık, nefis kokulu bir bardak çay peydah olur. Genç milyoner, bütün servetini yaşlı adama bu çakmak karşılığında vermeyi kabul ettiğini gösteren bir yazı imzalar. Sonra da, evinin yolunu tutar. Eve geldiğinde çakmağı denemek ister. Çakmaktan çıkan cin sorar: - Buyrun efendim, benden ne istersiniz? Zengin adam, büyük bir heyecan içinde ve ellerini ovuşturarak cevap verir: - O yaşlı adama verdiğim bütün servetimi geri getirmeni, ayrıca özel bir uçak ve gösterişli bir yat istiyorum. Tabii bir de içinde, güzel, mavi gözlü sarışın bir afet olsun. - Özür dilerim efendim.. Ben yalnız çay ve kahve yapmasını bilirim. Acele karar verip doğru bir iş yaptığını sananlar, biraz vakit geçince, kendilerini işte böyle çaresiz hissedebilirler.