Bu yıl
Cannes Yaratıcılık Festivali'nin geçen yıldan fazla bir farkı yoktu.
İçerik olarak
Facebook uygulamaları fazlalaşmıştı.
Organizasyon olarak ise bu yıl katılımcı sayısı 10 bin reklamcı ile tavana vurmuştu.
Birçok katılımcı konferansı izleyebilmek için yüzlerce metre kuyruğu en az bir saat beklemek zorunda kaldı.
Türkiye açısından güzel olan TBWA'in TTNet işi ile film kategorisinde bronz aslanı ilk kez sırtlaması idi. Kötü olan ise bu yıl geçen seneye göre kötü bir sezonun geçirilmesiydi. Kristal Elma'da da
ödül alan işlere baktığınızda Türk reklamcılığında ciddi bir yaratıcılık krizi olduğunu söyleyebilirim.
Bu yıl Cannes'ın en önemli olaylarından biri de Murat
Ülker'in Cannes Yaratıcılık Festivali'ni ziyaret etmesiydi. Birkaç konferansı da izleyen
Murat Ülker zaman zaman cebinden çıkardığı kâğıtlara not almayı da
ihmal etmedi.
Türkiye'nin diğer büyük reklam yatırımcıları da Murat Ülker'i örnek alıp Cannes'ı ziyaret ederse belki Türk reklamcılığının içinde bulunduğu yaratıcılık krizini atlatabiliriz. Murat Ülker'i, üretimin yanında pazarlamaya ve pazarlamaya dayalı yaratıcılığa bu kadar önem verdiği ve önemsettiği için kutlarım.
Olmadı
Ford
Ford'un
bakım reklamında anne ve iki çocuğun araca binerken çekilmiş fotoğrafları var. Üçünün yüzündeki gülüşten mutlulukları okunuyor. Ford "Bu sahneyi bozmayın..." diyen reklam başlığıyla korku çekiciliği kullanıyor. Yani diyor ki, "Aman bakımınızı yaptırın, sonra
kaza yaparsınız aileniz ölür!"
Oldu mu şimdi Ford! Bir bakım reklamı için
hedef kitleyi bu kadar strese sokmaya aklına
ölüm getirmeye gerek var mı? Üstelik bir
markaya bu kadar "kaza" ile bağlantı kurdurtmak doğru mu?
Asla değil. Teknik olarak tamamen yanlış reklam. İnanış şudur: Bir araca bakım yatırmazsan en fazla yolda kalırsın! Eğer bakım yaptırmamanın sonucu ölümse bu
mesaj 6x30 ebadındaki basın reklamından çok fazlasını hak ediyor.
Belki de Ford'lar bakım yaptırmadıklarında bizim bilmediğimiz birtakım riskleri içeriyor. Yani "güvenlik" sorunları var! Çaktınız mı köfteyi! Akıl böyle çalışır.
Fiyasko!
Kristal Elma ödül törenine Pascal
Nouma, Eda Taşpınar,
Derya Büyükuncu gibi reklamlarda oynayan
ünlülerin katıldığını öğrenince kendimce
protesto edip belki de yıllardır ilk kez törene gitmedim.
Kusura bakmayın ama reklam işi bu kadar ayağa düşürülmez. Tamam reklamcılık popüler kültür mühendisliğidir ama ödül törenleri bu işin popüler kısmında değil mühendislik kısmında olmalıdır. Buraya gelecek ünlüler de aynı Cannes'da olduğu gibi iş dünyasının ünlüleri olmalıdır. Eğer yeni nesil reklamcıları
Pascal Nouma çekiyor, reklamcılar ancak böyle haber oluyorlarsa kusura bakmayın, reklam dünyasının baştan aşağı yenilenip titreyip kendine dönmesinin zamanı gelmiştir.
Telekom, Regal ve Ufo başarılı
· Telekom'un Cem Yılmaz'lı reklam kampanyaları Taşkın karakteri ile bu kez damarı yakaladı. Hem
Avrupa Fatihi filmi hem
Motorola filmleri amacını gerçekleştiren filmler. Mesajı veriyor, dozunda mizahla da Telekom'u gündeme taşıyorlar. Aman bozma Telekom, Taşkın'la hücuma devam.
· Regal'i reklamlarında konsept sürekliğini başarıyla yakaladığı için kutlarım. Regal'in kanalına çok uygun reklamlar bunlar. Önemli olan talep değil önüne getirildiğinde reddedilmemek. Regal reklamları da "paranın karşılığı" reklamlarıyla bu amacı fazlasıyla gerçekleştiriyor. Devam Regal, kutlarım.
· Ufo, başarılı bir reklamla sıcaktan soğuğa geçti. Anımsarsanız soğutucunun içine girip serinlemeye çalışan fırıncılar haberlere bile konu olmuş.
İnternette de en çok izlenen videolar olarak dikkati çekmişti. Ufo'nun metin yazarları bu fırsatı kaçırmayıp popüler konuyu Ufo soğutuculara uyarlamışlar ve ortaya şahane bir reklam çıkmış. Hem tekrar tekrar izlenir hem de farklılaşma noktası olan bir reklam bu. Tebrikler Ufo.
Özgür Karaçak'tan Özgürce
STÜDYO FACEBOOK
Başlığı böyle atınca fotoğraf stüdyosu gibi algılandığının farkındayım. Zaten geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yoğun şekilde paylaşılan bir fotoğraf vardı. Belki siz de karşılaşmışsınızdır. Bir fotoğraf stüdyosunun vitrininde "Facebook'luk
Fotoğraf Çekilir!" yazıyordu.
Ama bu bahsettiğim stüdyo o stüdyo değil elbette ki. Facebook'un hem reklamveren hem de reklam ajansları için oluşturduğu bir
arşiv havuzu. Facebook'ta gezerken karşınıza çıkan marka uygulamalarının biriktirildiği bu havuza ajanslar yaptıkları çalışmaları yükleyebiliyorlar. Böylece çok iyi bir kaynak meydana gelmiş oluyor.
Bu arada Facebook bu
platform, bir yarışma kanalı olarak da kullanılacak gibi görünüyor. Bakalım nasıl sonuçlarla karşılaşacağız.
Bu alanı sıklıkla girip ziyaret etmenizi ve mutlaka takip etmenizi öneriyorum. Bu işin içindeyseniz iyi bir kaynak, bu işlere adaysanız da pazarı tanımanız açısından çok değerli. Aaa unutmadan bu arada adresi: http://www.facebook-studio.com
Reklametre (26 Haziran-2 Temmuz)
En İyi TV İlk Beş
1. Taşkın (T. Telekom)
2. Sorgu (Regal)
3. Soğutucu (Ufo)
4. Kaynana (Aygaz)
5.
Papağan (VW)
En İyi Gazete İlk Beş
1. Bahçeli Evler (Soyak)
2. Yaz Bakımı (
Honda)
3.
Satranç Ligi (
İş Bankası)
4. Fotolar (Geeley)
5. Ağaç Koruma (
Arçelik)
Not: Özgür seyahatte olduğu için bu hafta ilk beş internet kampanyasını veremiyoruz.
Özür.